Mehmet Asıf IŞIK

Mehmet Asıf IŞIK

Mübarek Beldeye Yerleşen Habis Ur

YER FİLİSTİN: YİNE VAHŞET, YİNE KAN!..

“İşgalci İsrail ordusu, 3 Temmuz Pazartesi gece saatlerinde Cenin kenti ile Cenin Mülteci Kampı'na baskın düzenlemiş ve bölgeyi kuşatma altına alarak havadan ve karadan yaklaşık 48 saat süren saldırılarında 4'ü çocuk, 12 Filistinliyi öldürmüş, 20'si ağır yaklaşık 120 kişiyi yaralamıştı.

İki gün iki gece boyunca devam eden bu vahşete seyirci olan BM saldırı sonrasının bilançosunu açıkladı: Bu saldırılar sonucunda 420 hane kullanılamaz hale geldi!”

Yukarıda özetlenen hadise, yahudilerin Filistin topraklarına kanser hücresi gibi yerleştirildiği yüzyılı aşkın zamandan, özellikle de İsrail devletinin kurulduğundan beri neredeyse sıradan hale gelmiş, hüzünlü Filistin beldelerinde çeşitli bahanelerle emsali her sene birkaç defa tekrarlanan saldırı haberlerinin sonuncusuydu.

Söz edilen hadise işgal altındaki acılı ve hüzün yorgunu topraklarda her fırsatta kan dökme şehveti depreşen vahşi bir ruh halinin insanlıktan, ahlâktan ve hukuktan nasipsiz, ardında kan ve barut kokularıyla korkunç yıkımlar bırakan ve yıllarca gözyaşları döktürecek gaddar bir saldırısına daha, yine suskun ve yine sessiz ve tepkisiz bir şekilde şahit olmuştu dünya. BM misyonu mu? Onların işi sadece ölü ve yaralıları saymak!

2-1.jpg

Zayıf ve güçsüz ülkelerden hiçbir ses ve seda yoktu. Batı ise bugüne kadar İsrail’in bir bahane uydurarak yaptığı her saldırısının ardından, adeti olduğu ve artık ezberlenen gerekçeyi dillendiriyordu: “İsrail'in güvenliği bizim için en öncelikli konudur. İsrail’e yapılan saldırı kabul edilemez, Olanlardan endişe duyuyoruz. İsrail’in kendini savunma hakkı var.”

Ya işgal altındaki Filistin’in, ya yerlerinden-yurtlarından edilen, katledilen Filistinlilerin savunma hakkı ne olacak?!.. Her fırsatta kutsal mekânlara ve mâbedlere tecavüze, ramazan ayında, kadir gecesinde ibadet edenlere saldırıyla onlarca ölü ve yüzlerce Filistinli yaralı için, kullanımı yasak olan fosfor bombaları ve çeşitli kimyasal silâhlar için, Gazze'ye binlercesi atılarak yerleşim yerlerini yıkan ve on binlerce masûmu öldüren hava bombardımanlarına bir çift söz yok! Zaten hiçbir zaman da olmadı…

Vahşeti, vandallığı, sivilleri, çocuk, kadın, yaşlı demeden savunmasız insanların üzerine ve sivil yerleşim yerlerine bombalar yağdırmayı, kan dökmeyi savunma hakkı olarak görmek! İşte Batının aklı ve vicdanı budur!..

Böylesi sözlerle vahşeti meşrulaştıranların da elleri kanlıdır; Mazilerinde iki dünya savaşında katledilen 100 milyona yakın insanın cesedi var, Japonya'ya atılan atom bombaları var, kıyıma uğratılan kızıl derililerin kanı var, napalm-yangın bombalarıyla kavrularak katledilen Vietnam var, Afganistan var, Irak var, köleleştirilen Afrikalılar var, Hindistan var, Avustralya yerlileri var, Cezayir var, Libya var ve gözleri önünde hunharca kıyılan Bosna var. Sayılan ve daha nice yerlerde barbarca katledilen on milyonlarca insanın kanı var…

4-1.jpg

Bunlardan dolayı bugüne kadar olan bitene ya şaşı bakmış veya görmemiş, yaşanan dehşet verici hadiseler karşısında pişkin pişkin baştan savma laflar etmiş, fakat çoğunlukla görmemeyi tercih etmiş ve aynı tutum halen ediyor. İnsafı, ahlâkı, hukuku ve bütün insani değerlerini yitirmiş medeni görünümlü bu vahşi ruhlardan başka ne beklenirdi ki!..

Büyük güçler şu durumda bile saldırgana ahlâksız ve hayâsızca güç veriyor. Zulmedene destek olup cesaret vermek hiç şüphesiz eli kanlı katil ile suç ortaklığıdır. Bu ittifakın ardında ortak menfaat vardır. Yahudiler 18. ve 19.yüzyıllarda Avrupa’da ciddi bir sermaye gücü elde ettikten sonra bunu Amerika’ya taşımış. 20.yüzyılda ise sermaye piyasalarına, finans sektörlerine, bilim, sanat, alanlarında, film endüstrisinde, basın-yayın, medya ve iletişim sektörlerinde hakimiyetlerini zirveye çıkarmışlar. Bu güç ile güçlü ülkelerin siyasetlerine hükmedebilir hale gelmişler. Şu anda görünen o ki ipler ellerinde ve süper diye bilinen devletlerin siyaseti onların ipoteği altında rehinlidir.

Bugüne kadar akan her damla masûm kanında işbirlikçilerin de vebali vardır. Zulüm ve işgal karşısındaki körlük mağdûra yapılanları tasdik olduğundan katil daha da şımarıyor. Bu ahlâksız destek zalime “işine devam et” demektir!..

Bugün işgal altındaki etrafı mübarek kılınmış topraklar yine bir haçlı ve yahudi ittifakının saldırısı altındadır. Filistin ve Filistinliler insan tahammülünün takat getiremeyeceği vahşeti ve organize olmuş devletlerin terörünü bir asırdan beri yaşamaktadır: Ölüm kusan silâhlar, yakıp kavuran alevler, gasplar, haksız ve hukuksuz işgaller, yıkımlar, zayıf ve güçsüz insanları öldürmeler, kadınlara karşı küstah ve barbarca davranışlar ve bütün bunları korku içinde yaşayan masûm çocuklar...

(Bu satırlar geçen temmuz ayında İsrail’in Gazze’ye yaptığı saldırısı üzerine yazılmış, araya başka konularla ilgili yazılar yazılınca yarıda bırakmak zorunda kalmıştık.)

1-1.jpg

***

Şu sıralar iki haftadan beri Filistin’in Gazze şehrinde çok ağır bir insanlık buhranı yaşanıyor. Zaten etrafı karadan kalın ve yüksek duvarla çevrilmiş, güneyi Mısır'a açılan Refah sınır kapısı 17 seneden beri kapatılmış, batısı ise Akdeniz olan şehir halkı dünyadan izole edilmiş olarak abluka altındadır.

İki milyon mağdur ve mazlumun yaşadığı Gazze'de elektrik yok, gaz yok, su yok, gıda yok, vatanlarını işgalden ve saldırılardan korumak azminden başka hiçbir şeyleri yok. Çatışma olmazsa bile bu durumdaki çaresiz insanlar göz göre göre açlıktan ölecek! Bu şehrin üçte ikisi zaten vaktiyle yerlerinden zorla çıkarılmış mültecilerle doluydu. Km2'ye düşen insan sayısı bakımından dünyanın en kalabalık şehri olan Gazze karadan ve havadan İsrail kuvvetlerinin, denizden ise ABD donanmasının kıskacındadır. Diş ve tırnaklarından kan lekesi hiç eksik olmamış bu ikiliye Filistin sorununun esas müsebbibi İngiliz hükümeti de savaş gemileri göndererek katılıyor. Yetmez gibi Fransa ve Almanya’da desteklerini bildiriyor. Böylece eksik tamamlanmış oldu. Hepsinin geçmişinde katliamlar bulunan müttefikler birbirlerine pek yakıştılar doğrusu...

Mazileri kanla ve soykırımlarla dolu bu hükümetler küstahça şu mesajı veriyorlar: Bu işe karışan karşısında bizi bulacak, ona göre! Bu zorbalık ve nobranlığı bütün dünya ölüm suskunluğuyla çıt çıkarmadan sadece seyrediyor. Zalimin gözleri kararınca doymayan ihtirasları, dinmeyen kin ve nefretiyle insan olduğunu unutup dünyayı nasıl da kan ve gözyaşına boğduğu bu son saldırıyla bir kere daha görülüyor!..

İnsanlık adına ne acı, ne sefil bir vaziyet! Kuduz köpekler dışarıya salınmış ve taşların hepsi bağlı!..

5-1.jpg

SON ASRIN ŞANLI DİRENİŞİ: FİLİSTİN MÜCÂDELESİ

Çanakkale’nin ve istiklal harbimizin bir benzeri cesur bir direnişle bugün mahzun Filistin topraklarında yaşanıyor. Kadınıyla, erkeğiyle, çoluk-çocuğuyla, her yaştan mazlûm Filistin halkı, kurulduğundan, hatta öncesinde beri devlet politikası terör ve zorbalık olan gözü dönmüş işgalci İsrail güçlerine karşı, kendi öz vatanlarını canları ve kanları pahasına korumanın onurlu ve şerefli mücadelesini veriyor.

Dahası, zengin, güçlü ve çok uluslu şirketlerin sınırsız yardımlarına, uluslararası siyasette ağırlığı olan yandaşlarının çıkar ortaklığına ve işbirliğine ve Yahudi patronajı altındaki küresel medyaların gerçeği çarpıtan, zalimi masûm, mazlûmu ise suçlu gören ve gösteren muktedir ağa babalarına karşı! Bu tarifler ve ittifaklar ahir zamanda dünyayı fesada verecek dehşetli şahsı hatırlatmıyor mu? Kanaatimce rivayetlerdeki Deccal tarifi bugün tıpatıp karşımızdadır.

Zaten şeytani entrikalarla ve diplomasi hileleriyle kurulmuş olan İsrail devletinin yasa dışı işgalleri ve çoktan beri soykırım boyutunu da aşan sayısız cinayetleri, BM’in yüzlerce kararıyla kınanmıştır. İşgal ettiği yerleri terk edip 1967 öncesi sınırlarına çekilmesi karara bağlanmasına rağmen, BM’in bu iradesi hiçbir zaman hiçbir yaptırımla desteklenmeyince karar sonuçsuz kalmış, bilâkis, zorbayı sonraki cinayetlerine cesaret vermekten başka bir işe yaramamıştır.

8.jpg

HER FİTNENİN ARDINDA ONLAR!..

Kim mi bunlar? Yaratan yüce kitabında bir ayette şöyle buyurmuş: "İnsanlar içerisinde iman edenlere düşmanlık bakımından en şiddetli olarak Yahudiler ile şirk koşanları bulacaksın...." (Mâide/82)

Neler mi yapmışlar? Saymakla bitmez. Yine Kur’an’ın haber verdiği bazısını özetleyelim:

▪︎ Peygamberleri (18) haksız yere öldürdüler.

▪︎ Gücü kutsar, maddeye taparlar. Faiz ve tefeciliğin mûcididirler.

▪︎ Allah'ın kitabını tahrif etmişler, dünyayı âhirete değişirler.

▪︎ Doymak bilmeyen ihtirasla ve aç gözlülükle devamlı yığıp dururlar.

▪︎ Asırlardan beri, bulundukları her yerde kan dökmüş, bozgunculuk yapmış, her fitne ve fesâdın içinden, altından ve arkasından çıkmış, daima sinsice ve haince hile ve entrikalarla türlü dolaplar çevirmişler.

Bu bir türlü iflâh olmayan tabiatları sebebiyle yapıp işledikleri yüzünden tarih boyunca içinde bulundukları toplumlarda kınanıp horlanmışlar, sürgünlere, çeşitli kıyımlara ve cezalara uğramışlar. Kin, nefret ve fesatlarından dolayı defalarca la'netlenmiş, semavi cezalarla tokatlanarak helâk edilmişler. Bazen maymuna (Bakara/65), bazen domuza (Mâide/60) dönüşmüşler. Başlarına gelen onca musibete rağmen yine de uslanmamış, hiçbir zaman ahlâklı ve erdemli olamamışlar.

Bugün işbirlikçileri, çıkar ortakları ve destekçileriyle çok güçlü görünümlü bu zorba, tarih boyunca hasmının karşısına mertçe çıkamamış, düşmanının göğsünü görmemiş, yiğitçe döğüşmemiş, bilek bileğe tutuşmamış, ödlek, korkak ve zavallılar gürûhudur aslında. Toplumsal hafızalarında taşıdıkları korkuları onlara hiçbir zaman emniyet ve huzur vermiyor ve vermeyecek.

9.jpg

İnsan suretindeki vahşi katiller, binlerce yıldan beri peşlerini bırakmayan ve cinnet seviyelerini ziyadesiyle aşmış olan korkularını, güçlerinin ancak yetebildiği savunmasız insanların, yaşlı, çaresiz, kadın ve çocukların kanını dökerek bastırıyor. Eli kanlı, kalbi kinli katilin korkuları ebediyen bitmeyecek kâbuslar olacaktır!

Ya İlâhi, zamane Ebreheler ne zamandır mübarek beldelere girdi. Etrafını mübarek kıldığın Mescid'i, mazlûm, mağdûr ve masum insanların beldelerini kan dökmeye doymayan azgın köpekler kuşatmış. Dinî, insanî, ahlâkî bütün değerler ve uluslararası hukuk kuralları çiğnenerek vuruyor, kırıyor, yıkıyor ve yakıyorlar!

Bugünün ‘Ebrehe’leri eli kanlı, gözü dönmüş, katil ve suçlu İsrail devleti, destekçi dostları ve emsalleridir.

Ey ilk ve son kıblelerimiz olan Mescid-i Aksa’nın da, Mescid-i Haram’ın da Rabbi ve sahibi Allah'ım, Ey Kahhar u Cebbar,

Elbette takdir de, irade de, hüküm de senindir, fakat mübarek eylediğin beldeler bir asırdan beri halkıyla beraber yanıyor ve kan ağlıyor!

Yâ Rabbî, hikmetinden sual olunmaz elbette,

Fakat, insanların en fenaları olan bu zalimleri, onların dostlarını ve zulmü seyreden suskun şeytanları helâk edecek gazabını indirmenin zamanı gelmedi mi?!!!

Fil ordusunu yok eden ‘Ebabil’ leri uyandır ve kıyamete kadar ibret olsun diye haddini aşan zalimlerin üzerine sal…

3-1.jpg6-1.jpg7.jpgyerle-bir-edilmis-sehirler.webpfilistin.jpg308682.jpgfb-img-1697515309481.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
15 Yorum