Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan ÖZEL

Nurculuk ve Sol Tandans

Bir süredir yaptığım bir gözlemi yazmak istiyorum.

Oda TV ve Aydınlık Gazetesi gibi benzeri kurumlar genellikle Bediüzzaman Said Nursi ve Nur talebeleriyle ilgili eleştirel ve yıkıcı bir tutum sergiler. Yayınları, haberleri, kara propaganda resmen. Bu durumun sebepleri, ideolojik farklılıklar, tarihsel süreçler ve sosyal dinamiklere dayanır.

İdeolojik Farklılıklar

  • Oda TV ve Aydınlık Gazetesi, genelde laik, seküler, ulusalcı ve sol tandanslı bir çizgiye sahiptir.
  • Nurculuk hareketi ise dini bir cemaat yapısı olduğu için bu iki taraf arasında ideolojik bir gerilim oluşur.
  • Risale-i Nur ve Nurculuk hareketi, İslamî değerlerin toplumsal alanda korunması ve dini eğitim gibi konulara vurgu yapar. Toplumda elle tutulur, gözle görülür derecesinde İslamiyet’in ve İslami ahlakın görülmesi, yaşanması temel hedefleridir.
  • Oysa Aydınlık(!) gibi yayın organları, dini yapıların toplumsal etkisini sınırlamayı hatta ellerinden gelse dine ve dine dair her şeyi insanlıktan silmek için her şeyi yapmayı ihtiva eder. Esad’ın Suriye’de Ehl-i Sünnet Müslümanlara yaptığını görüyoruz. Ellerinde imkan olsa bu yayınlar çerçevesinde toplanan zihniyetin de Esad’tan az kalmayacağına eminiz.

Fethullah Gülen ile Karıştırma

  • Nurculuk hareketiyle, 15 Temmuz gibi bir kalkışmaya yeltenen Gülen grubu (Fetö) arasındaki ayrımların farkına varmadan ya da kasıtlı olarak, genelleştirici eleştiriler yapılması bu gerilimi artırmıştır.

Tarihsel Gerilimler

Aydınlık Gazetesi'nin kökeni, 1960'lı yıllarda Türkiye İşçi Partisi ve sol hareketlere dayanır. Bu çevreler, tarihsel olarak İslami yapılarla karşıt bir çizgi izlemiştir. İslamiyet’e dair çok ciddi bir hazımsızlığı olan bu güruh Cumhuriyet tarihi boyunca, özellikle 1950’lerden sonra İslamî hareketlerin toplumsal güç kazanması sol hareketler tarafından eleştirilmiş, bu durum Nurculuk gibi yapıların hedef alınmasına yol açmıştır. Ellerindeki imkânlarla sadece Nurculuk değil tüm İslami hareketlere saldırıya geçmiştir. Kendi yapısı da Komünist çizgiden Laik-Seküler ve anarşist bir çizgiye kaymıştır.

Siyasi Yansımalar

Aydınlık ve Oda TV, genelde dini cemaatlerin siyasete etkilerini eleştirir. Nurculuk siyasi alana etkisi ya da belirli grupların millî ve manevi değerleri koruma misyonu bu yayın organlarının görüşleriyle çatışabilir. Mesela, Nurculuğun dindar nesil yetiştirme hedefleri, bu yayın organlarının modernist ve seküler bakış açılarına ters düşmektedir. “Bediüzzaman’ın Sekülerizm’e Bakışı” yazımızı okuyabilirsiniz.

Güç ve Etki Alanı Kaygısı

Türkiye'de dini yapılar, özellikle eğitim ve sosyal hizmet alanlarında önemli katkılarda bulunur. Bu durum, seküler ve laik çevrelerde eleştirilir. Nurculuk hareketinin toplumda güçlü bir ağırlığa sahip olması, bu tür yayın organlarının eleştirel bir tavır almasına neden olur. Halbuki Nurculuğun Müspet Hareket Metod’u, asayişe ve devlet işlerine karışmayı bir nevi yasaklar. Çünkü nurculuk bir iman inkılabıdır, imani bir harekettir. Siyasi, seküler bir örgüt değildir. Çünkü nurculukta siyasetle iş yapmak esaslar arasında değildir.

Ama Aydınlık vb. çevrelerin İslamiyete olan kin ve düşmanlığı Nurculuk özelinde tüm İslami hizmetlere kusmaktadır.

Genel Değerlendirme

Oda TV ve Aydınlık Gazetesi’nin Nurculuk hareketiyle olan problemi, esasen ideolojik ve toplumsal bakış açılarının taban tabana zıt olmasından kaynaklanır. Bu durum, zaman zaman yanlış anlamalar veya bilinçli genellemelerle daha da karmaşık bir hâl alabilir. Ancak, bu iki taraf arasındaki farklılıklar temelde laiklik-dindarlık eksenindeki bir tartışmaya dayanır.

Nurculuk Hareketinin Haklı Olduğu Noktalar

Dini ve Manevi Değerlerin Korunması:

Nur talebeleri, İslamî değerleri yaşatmayı ve toplumu milli ve manevi değerler üzerinden güçlendirmeyi hedefler. Bu, dini özgürlükler ve fertlerin inançlarına saygı açısından değerlidir. Şunu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Laiklikte “kişiye din ve vicdan hürriyeti tanınması” olarak ifade edildiğini biliyoruz. O halde nurcular kimin laik-seküler kimin dindar olduğuna bakmadan herkese insancıl olarak yaklaşması sebebiyle bu laik vurgusu yapanların aslında tiyatro oynadığını ve bir maske ve menfaat göstergesi olarak laik çizgi ve Atatürkçülük oynadıklarını söylemeliyim. Herkes irade ve ihtiyarıyla istediği yolu seçebilir. Nurculuk herkese tebliğde bulunup Kur’an ve sünnet merkezli bir hayatı esas alır. Ama vurmadan ama kırmadan. Bu sebeple Nurculuk toplumda geniş bir yankı uyandırıp kabul görmektedir.

Çünkü, “medenîlere galebe çalmak ikna iledir, icbar ile değildir. Taharri-i hakikat, muhabbet iledir. Husumet ise, vahşet ve taassuba karşı idi. Hedef ve maksadları da, i'lâ-i Kelimetullah'tır. Şeriatta yüzde doksandokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. (Divan-ı Harb-i Örfi, 20)

Nurculuk hareketi, çoğu zaman siyaset üstü bir duruş sergileyerek imanın yaygınlaştırılması için çalışır. Çünkü doğru bilgi verilmeden insanların doğruya ulaşması adeta imkânsızdır.

Nurcuların toplumun manevi değerlerini koruma çabası, bireylerin ahlaki gelişimine ve sosyal dayanışmaya katkı sağlar. Bu açıdan, özellikle toplumda yozlaşmaya karşı sundukları manevi eğitim anlayışı isabetli bir yaklaşım tarzıdır. Anarşinin ve ayrımcılığın önünü böylece alabilir.

Nurculuk, genellikle şiddet ve çatışmadan uzak bir üslupla topluma hizmet etmeye çalışır. İnsanlar arasında hoşgörü ve anlayış temelli bir iletişim kurmayı hedefleyen yaklaşımları isabetlidir. Milli değerlere sözüm ona bu laik ve Atatürkçülük maskesini kullananlarda daha sıkı sarılı olduğunu da ifade etmekte fayda var.

15 Temmuz kalkışmasında bu maskeliler atm’lere bankalara koşarken, Nurcular meydanlara koşmuştu.

BEDİÜZZAMAN VE NURCULUĞUN HİZMETİNDE OLMAZSA OLMAZ OLAN BİR DÜSTUR

“Müsbet hareket etmektir ki; yani kendi mesleğinin muhabbetiyle hareket etmek. Başka mesleklerin adaveti ve başkalarının tenkisi, onun fikrine ve ilmine müdahale etmesin; onlarla meşgul olmasın.” (Lem'alar, 151)

“Bedîüzzaman, ömrü boyunca müsbet hareket etmeyi düstur edinmiş; "Birkaç adamın hatasıyla yüzer adamların zarar görmesine sebeb olunamaz" demiştir. Bunun içindir ki, yapılan o kadar gaddarane zulümler esnasında bir tek hâdise meydana gelmemiş ve Bedîüzzaman Said Nursî, talebelerine daima sabır ve tahammül ve yalnız iman ve İslâmiyete çalışmayı tavsiye etmiştir. Ve bu gibi evhamların, dinsizlik hesabına, maksad-ı mahsusla husule getirildiğini herkes anlamıştır.” (Tarihçe-i Hayat, 216)

“Fakat biz müsbet hareket etmeye mecburuz. Elimizde Nur var, siyaset topuzu yok. Yüz elimiz de olsa, ancak Nur'a kâfi gelir." diyerek Nur'un din düşmanlarını mağlub edeceğinden, müsbet hareket etmenin atom bombası gibi tesiri bulunduğundan, Risale-i Nur'un siyasetle hiçbir alâkası bulunmadığını, mesleğimizin en büyük esasının ihlas olduğunu, rıza-i İlahîden başka hiçbir maksad ittihaz edilemeyeceğini, Nur'un kuvvetinin işte bu olduğunu; ihlasla, müsbet hareket etmekle inayet ve rahmet-i İlahiyenin Risale-i Nur'u himaye edeceğini.. ilâ âhir.. beyan ederdi.” (Tarihçe-i Hayat, 462)

“Üstadımız sık sık der ki: Mesleğimiz müsbettir, menfî hareketten Kur'an bizi men'ediyor.” (Tarihçe-i Hayat, 702)

“Birbiriyle boğuşanlar, müsbet hareket edemezler.” (Mektubat, 268)

“Mesleğimiz, müsbet hareket etmektir. Değil mübareze, belki başkaları düşünmeye de mesleğimiz müsaade etmiyor.” (Kastamonu Lahikası, 242)

“Biz, kudsî hizmetimizde daima müsbet hareket ediyoruz.” (Mektubat, 419)

“Bizim vazifemiz müsbet hareket etmektir. Menfî hareket değildir. Rıza-yı İlahîye göre sırf hizmet-i imaniyeyi yapmaktır, vazife-i İlahiyeye karışmamaktır. Bizler asayişi muhafazayı netice veren müsbet iman hizmeti içinde herbir sıkıntıya karşı sabırla, şükürle mükellefiz.

müsbet hareket etmek, menfî hareket etmemek ve vazife-i İlahiyeye karışmamak hakikatı için; bana karşı yapılan muamelelere sabırla, rıza ile mukabele ettim. Cercis (A.S.) gibi ve Bedir, Uhud muharebelerinde çok cefa çekenler gibi sabır ve rıza ile karşıladım.” (Emirdağ Lahikası-2, 241)

“Onun için benim Nur âhiret kardeşlerim, ehven-üş şerr deyip bazı bîçare yanlışçıların hatalarına hücum etmesinler. Daima müsbet hareket etsinler. Menfî hareket vazifemiz değil. Çünki dâhilde hareket menfîce olmaz. Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur'a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; ehven-üş şerr olarak bakınız. Daha a'zam-üş şerden kurtulmak için; onlara zararınız dokunmasın, onlara faideniz dokunsun.

Hem dâhildeki cihad-ı manevî; manevî tahribata karşı çalışmaktır ki; maddî değil, manevî hizmetler lâzımdır. Onun için ehl-i siyasete karışmadığımız gibi, ehl-i siyaset de bizimle meşgul olmaya hiçbir hakları yok.” (Hizmet Rehberi, 233)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum