Mustafa KILIÇ
Acısız Bir Dünya
Rivayete göre cennette mutsuzluk yoktur. Yani muhtemelen insanoğlunun çektiği ilk acı cennetten kovulunca yaşadığı ayrılık acısı olsa gerektir. Pişmanlık da işin tuzu biberi tabi ki.
İnsanlar binlerce yıldır duyguları hakkında yazıyor. Farklı farklı duygular var ama başrolde acı var. Üstad diyor ya "bütün divan-ı eş’ârının ruhunu eğer sıksan, elemkârâne birer feryat damlar." Bir şarkıcı şart haline getiriyor hatta bunu; "Acıdan geçmeyen şarkılar eksiktir" diyor. Bir filozof daha da ileri gidiyor. İnsanoğlunun gülmeyi icat eden hayvan olmasının sebebini acılarının büyüklüğüne mal ediyor.
Çeşit çeşit acılar var tabi; fiziksel acılar, ayrılık acısı, ölüm, aşk vesaire... İnsanoğlunun ne kadar basit bir canlı olduğunu hatırlatıyor bize acılar. -Allah uzak tutsun- Bir diş, bir görüntü, bir kelime insanın dünyasını başına yıkabiliyor. "Vefat etti" kelimesi mesela...
Acıların belli dozda bir tadının olduğu söylenir. Yemeğin içindeki kıvamında biber gibi hayata tat kattığı düşünülür. Ama bu sanırım nasıl algılandığı ve yaşandığıyla da alakalı.
Acı ile ilgili bir diğer söylenti de insanı olgunlaştırdığı ile ilgilidir. İnsan acı çekerek akıllanır gibi veya "bir musibet bin nasihattan yeğdir" gibi sözler vardır. Tasavvufta da insanın tekamül sürecinde çile ve acının belli bir yeri vardır.
Acı ile ilgili doğrulardan biri de paylaşarak azaldığıdır. Aynı acıyı yaşayan kardeşine sarılırsın. Salgılanan endorfin biraz acıyı dindirir.
Zamanın genelde acıların ilacı olduğu düşünülür. Geçen günler acıları dindirir veya beraber yaşamayı öğretir. Bu yüzden sabır en övülen erdemlerden biridir.
Ayrıca farkındalığı yüksek ve hassas kişilerin daha fazla acı çektiği söylenir. Ama ben böyle insanların hayatın devam eden esintilerini de daha iyi hissettiklerini düşünürüm.
Başlıkta acısız bir dünya dedik ama şu gerçek ki insan olduğu müddetçe dünyayı acıdan kurtarmak mümkün görünmüyor. Ne olabilir? Bilinçlerimizi robotlara yükleyip fiziksel acılardan sıyrılırsak, sevgi, merhamet gibi duyguları da yazılımımızdan silersek belki acılardan kurtulabiliriz. Ama kanlı canlı duygularıyla gerçek bir insan olmak istiyorsak acılar ne yazık ki yolda ara sıra karşımıza çıkacak.
Sanırım yapılması gereken gerçek teselliyi, merhameti, akan hayatın ritmine kulak kabartmayı öğrenmek ve hepsinin bir gün geçeceğini bilmek...
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.