Newton ve Bediüzzaman

Kendisini ateist olarak tanımlayan Slovenyalı yazar Slavoj Zizek ilginç bir biçimde dini konularla ilgileniyor. Tabir caizse bu konulara da rezerv koymadan ve balıklamasına atlıyor. Zira anlamını kaybetmiş dünyayı başka türlü anlamlandırmak mümkün değil. Dünyanın tek zenginliği dini değerler. Bundan dolayı dinsizler bile dünyayı anlamak için dini referans olarak veriyorlar. Slavoj Zizek‘in bu alanda iki kitabının isimleri şu:  Ahir Zamanlarda Yaşarken, Kıyametin Versiyonları. Zizek, hem ulusalcı çizgide yürüyen hem de bir zamanlar İslamcıların gönlüne yapan, gönlüne giren Nuray Mert gibi kimilerinin dudak bükmesine rağmen ABD’nin ve AB’nin hatta dünyanın Osmanlı’yı kendisine model almasını öğütlüyor. Zira dünyanın başındaki en büyük belalardan birisi ırkçılık veya onun yumuşak hali olan milliyetçilik taunudur. Bu dünyada nefret kültürünü ve iklimini körüklüyor ve insanların tadını tuzunu bozuyor.  Osmanlı bu hastalığın panzehiridir ve pratik anlamda çözmüştür. Osmanlı yaşanmış bir çözümdür.  Fransız Devrimi, bu Avrupa hastalığını küreselleştirmiştir. Lakin kendisine ve zeminine yabancılaşmış ve kimyası bozulmuş tipler buna kulak asmıyor aksine dudak büküyorlar. Maddi ve manevi hastalıklar insanın lezzet almasını perdeler.  İnsan böylece kendi değerlerine yabancı düşer. Kaside-i Bürde sahibinin beytinde olduğu gibi:

Kad tünkiru’l aynu dav’eş şemsi min remedin!
Ve tünkiru’l femu ta’mel’l mai min sakamin

Göz, hastalıktan dolayı güneşin huzmelerini inkar edebilir!
Ağız da hastalıktan mütevellit tat almayabilir…

Bulgaristan kehanetlerle ve kahinlerle ünlü ve zengin bir ülke. Misali, Kahin Vanga. Tuna Kiremitçi ile birlikte anılan Ludmila Filipova kendisini biraz Newton’a adamış biri. Tabii ki kurgusal/fiction anlamda. Zira kendisi roman yazarı.  Daha doğrusu, Newton’ın dini yönüyle alakadar oluyor ve kıyamet tarihiyle ilgili metinlerini inceliyor.

newton340c.jpgNewton hem dindar hem de müspet veya pozitif ilimlerle ilgilenmiş birisi. Bu anlamda yaşasaydı Medresetü’z Zehra modeli hocalarından biri olabilirdi. Yöntemi Bediüzzaman’ın yöntemi. Descart nasıl İmam Gazali’den etkilenmiş ve onun müspet şüphe yöntemini benimsemiş ve geliştirmişse Newton da dini ilimlerle fenni ilimleri mezcetmesinden dolayı yöntem olarak Bediüzzaman’ın seleflerinden sayılır. Bediüzzaman’ın tam hayalinde canlandırdığı gibi dini ilimlerle fen ilimlerini yönteminde ve kendinde mezcetmiş birisi. Onun dinle ilmi bağdaştıran yönü ve onun ötesinde eskatoloji veya kıyamet bilimi ile ilgisi çokları için merak konusu olmuştur. Bu zengin yönleriyle ve ilgi alanlarıyla vefatından sonra araştırılması gereken bir madene dönüşmüştür. 

Edebiyat dünyasında kimi zaman "leonardo'nın şifresi"nin yazarı Dan Brown ile kıyaslanan Filipova, tamamlamak üzere olduğu son romanında 1642 doğumlu İngiliz fizikçi, matematikçi ve filozof Isaac Newton'ın araştırmalarının değişik bir yönünü ele alıyor. Filipova, Newton'ın  1997, 2011 ve 2060 yıllarına yönelik çok ilginç öngörülerde ve keşiflerde bulunduğunu belirtiyor, "yeni kitabımda Newton'ın 2011 yılı ile ilgili yaptığı öngörülerin okuyucuları oldukça şaşırtacağını, hatta şok edeceğini düşünüyorum" diyor...

*

Öte yandan,  Newton romancıların ilgi alanına girdiği gibi İsrail gibi ideolojik devletlerin de ilgi alanına girmiştir. Ayetullah Humeyni nasıl ki istihraç ve keşifleriyle ünlü İbni Arabi’ye merak salmışsa İsrail de Newton’ı inceliyor. İsrail Ulusal Kütüphanesi, bilim adamı Isaac Newton'ın teolojik metinlerini dijital ortama aktardı. Newton'ın el yazısıyla kaleme alınmış yaklaşık 7 bin 500 sayfadan oluşan teolojik metinler internet ortamına aktarıldı. Metinlerde, İncil'in yorumları, teoloji, eski kültürlerin tarihi, Süleyman Tapınağı gibi konuların ele alındığı belirtildi. Koleksiyonun, Newton'ın, şifreli olduğuna inandığı gizli bilgiyi ortaya çıkarma girişimleri ve hesaplamalarında kendisine yardım eden taslak haritaları, aynı zamanda ünlü bilim adamının 2060'da kıyamet kopacağı öngörüsünü içerdiği ifade edildi. İsrail Ulusal Kütüphanesi, el yazmalarının, Newton'un bilimine ve kişiliğine ışık tutulmasına yardım edeceğini açıkladı.

*

Maya takvimi ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapıldı. Kimileri Maya takviminin sonu olan 2012 tarihini kıyametin tarihi olarak gördü veya yorumladı. Lakin daha sonra bu görüş tadil edilerek 2012’nin dünyanın yeni bir tarihine ve dönemine işaret ettiği ifade edilmiştir. Bu yeni dönem hayırhah bir dönem olsa gerek. 2012 sonrasında kıyamet tarihi olarak verilen 2060 tarihi ise Newton’ın öngörmüş olduğu kıyamet tarihidir.  Kıyametin saklı veya muhtemel tarihiyle ilgili Bediüzzaman da Kur’an’dan istihraçlarda bulunmuştur. Bunlar gelecek tarihiyle ilgili içtihatlardır. Elbette ki şaşmaz ve sabit ilim Cenab-ı Hak katındadır. Lakin beşer de yine Allah’ın ilhamatıyla geleceği öğrenmek ister. Bunda bir beis yoktur.  Zira Rum Suresi ve benzeri surelerde olduğu gibi Kur’an gelecekten bahsetmektedir. Hadisler de öyledir. Burada makbul olmayan iddia makamıdır.

Bediüzzaman geleceğe dair verdiği haberlerde cifir ve ebced hesabını kullanmıştır. Ahirzaman ve kıyametten haber veren bir hadisi de ebced ve cifir ilmiyle tahlil etmiş ve birtakım tarihler çıkarmıştır. Bu hadisin Arapçası şu şekildedir:  Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirine ale l-hakkı hattâ yetiyallahü bi emrihî. Anlamı ise şöyledir: Ümmetimden bir taife Allah ın emri gelinceye kadar (yani kıyâmetin kopmasına kadar hak üzerinde galip olacaktır.) Lâ tezâlü tâifetün min ümmetî  Ebced ve cifir ilmiyle rakam değeri :  Rûmi tarihle 1542. Miladi 2126 Zâhirine ale l-hak Rûmî 1506 Milâdi 2090. Hicri hesaplamalarla kimileri bu rakamı 2082-83'e çekerler. 'Hattâ ye tiyallahü bi emrihî' Rûmi 1545 Miladı 2129. 1506 tarihine, yâni, Miladi 2090 tarihine kadar zâhir, âşikârâne, belki galibâne hizmetler yapılacağını, 1542 tarihine kadar, yâni, Milâdî 2126 yılına kadar, gizli ve mağlûbiyet içinde irşad ve tenvir vazifesini sürdüreceğini; 1545 de, yâni Milâdî 2129 yılında kâfirlerin başında kıyametin kopmasını îma ettiğini ve bunların Allah'ın ilminde olup ve doğrusunun Allah tarafından bilinebileceğini ifâde eder.

Bu hesaplamalar Suyuti’nin el-Keşfu an Mücavezeti Hazihil Ümmeti el-Elf adlı eserine de muvafıktır. Keza İmam Rabbani de Ekber Şah’ın milenyumcu yaklaşımını reddetmiştir. Suyuti  İslam’ın milenyumunda kıyametin kopacağını söyleyenleri reddetmiş ve kıyametin 1500 senesine dek kopmayacağını hadislere dayanarak ifade etmiştir. İmam Rabbani de Ekber Şah'ın İslam'ın yetkinliğini bin yıl ile sınırlandıran görüşüne karşı çıkmış ve bir anlamda Suyuti'yi teyit etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum