Bir ortaokul talebesi iken başladığı Nurlu yolculuğu, vefat ettiği güne kadar, doksan dört yaşına kadar aralıksız olarak devam ettirdi.

Kastamonu’da arkadaşları ile birlikte ziyaret ettiği Bediüzzaman Hazretlerine sorduğu "Bize Hâlık'ımızı tanıttır, muallimlerimiz Allah'tan bahsetmiyor" sorusu ile açtığı hizmet kapısı, milyonlarca öğrenci ve öğretmen için tam bir hizmet formülü olarak seksen yılı aşkın bir zamandır büyük hizmetlere ve fütuhata vesile oldu.

Nurun sadık ve müstakim bir hizmetkârı idi. Üstad'a büyük bir sadakat ve muhabbet ile bağlı idi.

Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nin son sınıfından ayrılarak, bütün zaman ve mesaisini davasına hizmet etmek için harcamak üzere yola koyuldu.

Hiçbir rüzgâra kapılmadan ve günlük değişimlerden etkilenmeden, bütün himmet ve gayretini iman ve Kur'an hizmetine hasretti.

Her hal ve şartta daima Risale-i Nur derslerini ve hizmetini ön plana çıkardı.

Kendisini ziyaret eden herkesin nazarını Risale-i Nur’a ve iman hakikatlerine çevirmeye özel bir gayret gösterdi.

Dehrin azizliğine uğrayarak uzun yıllar ihmal ettiğimiz bu muhterem ve ali kadr ağabeyin sohbetlerine son yıllarda bir kaç kez iştirak etmek şerefine nail olduk.

Şahsında mücessem bir hizmet, sadakat ve ihlâs abidesi müşahede eyledik.

Katıldığı toplantı, sempozyum ve kongrelerde de konuşma yapmak yerine Risale-i Nur'dan vaziyete uygun bir bahis okumayı tercih etti.

Zor ve tartışmalı zamanlarda bir deniz feneri gibi Nur Talebelerine hep yol gösterdi ve karanlıklara ışık oldu.

Bediüzzaman Hazretleri tarafından kendisine verilen "Nur Talebelerinin Ağabeyi" unvanını, hal ve hareketleriyle ve tam bir liyakat ile taşıdı.

Üstad Bediüzzaman gibi O da hiç evlenmedi.

Uzun ve bereketli ömründe yalnızca iman ve Kur’an hizmeti ile meşgul olmanın şeref ve mutluluğu ile iktifa etti.

Üstad’ı tarafından gönderildiği Şanlıurfa’da tam sekiz yıl boyunca iman ve Kur’an hizmetlerine gece gündüz demeden koşarak, tevdi edilen görevin hakkını en iyi şekilde vermeye çalıştı.

Vefat yolculuğu için yola koyularak Şanlıurfa’ya gelen Üstad’ı Bediüzzaman Hazretlerini ilk olarak O karşıladı ve son dünyevi misafirhanesi olan İpek Palas Oteli’ne götürdü.

İman ve İslam davası için defalarca mahkemelere verildi ve defalarca hapishanelere misafir edildi.

Üstad’ın talimatı üzerine, uzun yıllar üzerinde çalışarak, Risale-i Nur eğitimi ve metodolojisinde çok büyük bir fonksiyon ifa eden Yeni Lügat’ı hazırlayarak yayınlama görevini yerine getirdi.

Üstad Bediüzzaman Hazretleri tarafından varisleri arasında ismi zikredilen Abdullah Yeğin ağabey, bu veraset vazifesini hakkıyla yerine getirmek için azami dikkat ve ihtimam içinde mütevazı bir hayat yaşadı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetin yapmış olduğu maddi ve manevi hizmetlere her vesile ile destek oldu ve bunların bütün ehl-i iman tarafından vatan, millet, Kur'an ve İslamiyet namına desteklenmesi gerektiğini her vesile ile ve büyük bir kararlılık ile ifade etmekten de asla içtinap etmedi.

Risale-i Nur'ların Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından sahiplenmesi ve yayınlanması ile ilgili sürece aktif olarak katıldı ve büyük destek verdi.

Son zamanlarda paralel yapı ile ilgili tartışmalarda, Üstad'ın ve Nur'un meslek ve meşrebini iftira ve lekelerden muhafaza eylemek, lekedar olmasının önüne geçmek için, çok büyük bir cesaret ve enerji ile görüş ve düşüncelerini her vesile ile ve her zeminde ifade etmekten geri durmadı.

Nurun mukaddes hizmet ve metodunu, bazı şahsi çıkar ve hâkimiyet heveslerine alet ve basamak yapmak isteyen kişilerin hakiki mahiyet ve maksatlarını deşifre etmek için bir genç dinamizmi ve cevvaliyeti ile bu Kur'an'ı hizmete bir serdengeçti gibi siper oldu.

Bu meselede maruz kaldığı hücum ve iftiralara zerre kadar ehemmiyet vermedi ve hakikatleri haykırmaktan hiçbir zaman tereddüt etmedi.

Uzun, çileli, müstakim, hizmet ve nurla dolu bir ömrün ardından vefat eden Abdullah Yeğin ağabey, çok sevdiği Resulullah(ASV) ve Üstad’ına kavuşuyor.

Hizmet ve meşakkat dönemini yüzünün akıyla bitirdiğine şehadet ettiğimiz bu aziz ağabeye Rabbimizden rahmet ve mağfiret niyaz ediyoruz.

Allah bizleri de Üstad’ımıza ve kahraman ağabeylerimize layık ve arkadaş eylesin.