Nurcu bir mele olarak Mele Hikmet farklıydı

Nurcu bir mele olarak Mele Hikmet farklıydı

Hem erkenden tanıyıp hem en sevdiğim yer “medrese” idi: Bugünkü adıyla Nur dersanesi

Risale Haber-Haber Merkezi

Mücahit Bilici, çocukluğunda tanıdığı mele Hikmet'in neden farklı olduğunu yazdı.

Bayram günü siyasetin dışında çocukluk dönemlerini hatırladığını belirten Bilici, çocukluğunun Diyarbekir’in Silvan (Farqin) ilçesinde geçtiğini "datli" sattığını, kundura boyacılığı yaptığını anlatarak en sevdiğini yerin Nur dersanesi olduğunu söyledi.

Bilici, "Hem erkenden tanıyıp hem en sevdiğim yer “medrese” idi: Bugünkü adıyla Nur dersanesi. Orada insanlar haftada birkaç gün toplanır, kırmızı çay içer ve kırmızı kitap okurlardı. Çocukluğum ve lise gençliğim Risale-i Nur sohbetlerinin feyziyle geçti. Resmî okulda öğrendiklerimden daha fazlasını ve daha önemlisini o risale kültürünün içinde edindim. Orada öğretmen, öğrenci, imam, memur, çocuk, ihtiyar herkes biraraya gelir imani konuları işleyen Nur’ları anlamaya çalışırdı" dedi. 

Sohbet halkasındaki ilginç karakterleri de aktaran Bilici, Mele Hikmet adlı hocanın Risale-i Nur'la ilgisini şöyle aktardı:

"Mele Hikmet bir camide imamdı. Âdet olduğu üzere ona Seyda derdik. Bizim oralarda artık dükkân kapatan klasik medrese eğitiminin uzatmaları oynayan ve maalesef çok da nitelikli olmayan talebeleri az da olsa hâlâ vardı. Bu skolastik medrese tahsilini almak isteyenler seydalara talebe (feqî) olurlardı. Mele Hikmet’in kendisi ise zaten imamlık yaptığı yerde resmî imam olabilmek için sonradan mecburi tutulan İmam- Hatip okulunu dışarıdan bitirmek, yani sınavlara girmek zorundaydı. Kürdistan’daki nice âlime yapılan bu Türkçe işkencenin örnekleri çoktur. Mesela, Mele Hikmet, psikolojide savunma mekanizmalarını ezberlemek zorunda kalmıştı. Bazı feqîlerin sınavda minare şerefesi ile filmlerdeki içki şerefesini birbirine karıştırdıkları rivayet edilirdi, Kürdî bir geleneğin, Türkî bir modernlikle karşılaşmasının yolaçtığı yangından çok mizah örnekleri alevlenirdi. 

Eskiden imamlar ve medrese feqîleri arasında Risale-i Nurlara fazla ilgi olmazdı. Çünkü geleneksel ilimleri edinme ve tekrara dayalı tarzın, sorgulama ve tefekkürü önemseyip, imanı önceleyen bu reform çizgisine intibakı kolay değildi. Bu açıdan Nurcu bir mele olarak Mele Hikmet bir anomali idi. Cami vaazlarında imanî bahisleri anlattığı için, cehennem ateşiyle tehdit edilmeye alışmış çoğu yaşlı olan cami cemaatinden şöyle tepkiler alırdı: “Bizim seyda iyi, hoş biri ama vaazlarında kuşlardan, böceklerden, çiçeklerden bahsediyor.”

Mele Hikmet vaktiyle Musa Anter’in köyünde de imamlık yapmıştı. Bazen onunla Bediüzzaman hakkında sohbetler yaptığını anlatırdı. Seyda’nın doğal bir tevazusu vardı. İlim erbabının çoğunda görülen kibir veya benlik onda sıfır idi. Memuriyet kültürüne aykırı olarak pantolonu her zaman ütüsüz idi. Ruhu hür bu seyda hâlâ Silvan’da muhtemelen emekli olarak idame-ı hayat ediyor. “Iyd u erefat”ı mübarek olsun!

 

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum