Abdurrahman İRAZ

Abdurrahman İRAZ

Nurcular arasında geçen 3 gün

Geçen hafta salı günü başlayan vakıflar okuma programı Cumartesi sabahı tamamlandı. Her gün muntazaman sizi bilgilendirip programdan haberdar etmiştik.

Eskiden yani Sungur ağabeyin sağlığında bu programın başında Sungur ağabey bulunurdu. Fakat şimdi sağlığı el vermediğinden artık katılamıyor. Fakat yine o nezaret ediyor, ne yapılacağını, nasıl yapılacağını, nerelerin okunması ve nelerin nasıl uygulanacağının talimatını veriyor.

Organizasyonu Sabri Okur yapıyor fakat kontrol eskimeyen vakıf, vakıfların ağabeyi Vahdet Yılmaz’la sağlanıyor. Daha doğrusu eski vakıflar hep beraber biri birleri ile istişare ediyorlar. Ve kararları meşveretin neticesinde veriyorlar. Nisbeti sorarsanız yüzde 100 bir nisbetle kararlar çıkar zira onların ölçüsü ve mihengi Risale-i Nur olduğu için Risale-i Nurdan tek bir örnek kararın çıkmasına yetiyor.

Ben bu okuma programında Nurcuları ve Nurculuğu gördüm, bir daha tanıdım. Eğer mabeynimizde hal ve etvarda, fiil ve konuşmalarda, bu vakıfları kendimize örnek alabilirsek, onlardaki nezaket ve zarafeti, nezahet ve şefakati yaşayabilsek öyle zan ediyorum ki asla birbirimizi kırmayacak, birbirimizi üzmeyecek ve birbirimize karşı olan hürmet ve muhabbette zaafiyet olmayacaktır.

En büyük örneğimiz Habibullahtır (a.s.m) Bu asırdaki temsilcisi de Üstadımızdır (r.a) Nasıl ki Efendimizin (a.s.m) ahlakı, Kur’andı; Üstadımızın da ahlakı, Kur’an’ın tefsiri olan Risale-i Nur idi. Risale-i Nuru doğru okuyup anlayabilirsek ve kendimize onu tarz-ı hayat edebilirsek o zaman o mana bizi Rızayı İlahiye’ye karib edecektir.

Okuma programının ikinci gününde İhsan Kasım ağabeyin iştiraki ile yapılan müzakereli ders öyle hararetli bir hal aldı ki adeta beyin fırtınasına dönüştü. Risale-i Nur’dan başka eserler okuyup kelle-i hümayunu bir sürü lüzumsuz malumatlarla dolduran ben, konuşulan hadiselere şu ya da bu ilim adamından çözüm bulmaya çalışırken, Risale-i Nurdan başka şeylerle kafasını meşgul etmeyenler hiç zorlanmadan en derin meseleleri, Risale-i Nuru adres göstererek hal ediyor. Ve dışardan katılan ben gibilerin dillerini ısırmasına sebep oluyordu.

Adab-ı muaşeret yani görgü kuralları, sosyoloji, psikoloji, davranış bilimleri, astronom bilgisi ile beraber, söz söyleyebilecek kadar yakın ve uzak tarih bilgisi, yine söz söyleyebilecek kadar, siyer ve kendine yetecek kadar, ilmihal bilgisi; bunlara ilave olarak iyi bir muhakeme ve feraset başka hiç bir kitap okunmadan nasıl elde edile bilinir sorusunun cevabını üç gün o vakıfların arasında kalarak gerçekten aldım. Bu noktadan kendimi şanslı addediyorum.

Her biri Türkiye’nin bir yerinde doğmuş başka bir yerinde büyümüş ve şimdi başka bir yerde hayat sürdüren, bu nefisten geçen 200 gencin yetişme tarzını düşündüğümde, sanki hepsine aynı sihirli değnek dokunmuş, ya da aynı torna makinasından çıkmışlar gibi hem mizaçları hem davranışları hem de simalarına akseden nur aynı. Sanki hepsi aynı anne ve babanın çocukları gibi birbirlerine benziyorlar.

Bir zaman bir söz duymuştum; insan hangi hayvanın etini fazla yerse o hayvanın ruh haletini alırmış. Yani kuzu etini çok yiyen insan kuzu gibi yumuşak huylu, keçi etini çok yiyenler de keçi gibi inatçı olurmuş. Bu kardeşlerimiz de zamanlarının kısm-ı azamını nurları okuyarak geçirdikleri için yüzleri, gözleri nur, elleri ve dilleri nur oluyor. Mesela ben Vahdet Yılmaz’la seyahat ettim. Birlikte umreye gittik. Adamın bir günde bir hatim indirdiğine şahit oldum. Yani düşünün artık biz onunla 24 saat yaşadık ve kaç dakika sohbet edebildik. 15 gün boyunca laf olsun, sohbet olsun diye, ağzından tek bir kelime çıkmamıştır. Her kelimesi, her sözü mutlaka bir hikmete esas olmuş ve sohbet aynı ders olmuştur.

Bu satırları okuyan çok kimse Vahdet Yılmaz’ı iyi tanır. Kilolu görünümü onun çok yemek yediğine hükmettirir. Oysa onunla on beş gün birlikte geçirdik. Sofraya oturduğumuzda önündeki yemekleri etrafındakilere dağıtır, o sadece kuru ekmekle iktifa eder. Bunu müteaddit defalar yaşadım. Yolda yürürken dahi elinde ya Kur’an ya Cevşen ya da Nurlardan küçük bir kitap var ve okuyordur. Yoksa derslerde hangi kitap okunursa okunsun tek bir harf yanlış okunduğunda Vahdet Yılmaz’ın düzeltmesi, ya da elinizde bir kitapla bir konuyu aradığınız zaman yine Vahdet Yılmaz’ın 3-4 metre uzaktan “çevir çevir biraz dahi çevir dur orası” diye size aradığınız yeri uzaktan göstermesi ne keramettir, ne de tesadüf.

Sabri Okur’un ondan aşağı kalır tarafı mı var? Sizinle konuşunca bile elindeki kitabı okuyor, düzeltiyorum, o konuşmuyor sadece cevap veriyor her zaman elinde bir şeyler var ve okuyordur. Arabada trafik sıkışıklığında bile dakikaları değerlendiriyor. Bir konuyu ya da bir ismi bir kere duysun aynı teyp misali hafızasına alıyor ve gerektiğinde noktasına virgülüne dokunmadan size aktarabiliyor. Zira zihnini boş malayani şeylerle değil tam aksine hard diski koruyan programlarla dolduruyor. Yine Dişçi Ali İhsan abi hiç bir zaman ağzının durduğunu göremezsiniz. Her zaman bir şeyler okumakta ya da evrad ve zikirle meşgul olmaktadır. Bu örnekleri onlarca çoğaltabiliriz.

Bütün bu örnekleri kendi nefsime söylüyorum, cemaatin içinde bulunmak ve haftada bir derse gidip dinlemekle iyi bir nurcu olabilirim fikri ile yıllarca kendimi kandırmışım ama doğru nur talebesi olmanın yolunun Risale-i Nurları bol bol okumaktan geçtiğini geç te olsa anladım.

Şimdi bazı kardeşlerimin “iyi o zaman okumaya başla” dediklerini duyar gibiyim. Ben karar verdim lütfen siz de bana dua edin, inşallah okumaya ve evimin kitaplığının en güzel yerinde bulunan eserleri oradan alıp kafama ve kalbime yerleştireceğim. Lütfen biri birimize duayı ihmal etmeyelim. Saadet ve muhabbetle kalınız.

NOT: Aslında bu gün Sungur ağabeyi ve Bedii dershanesini yazacaktım. Hakkınızı helal edin inşallah önümüzdeki yazıda Sungur ağabeyin sevincini yazacağım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum