Ramazan Beşinci Nükte (Tehzib-i ahlak)

Bediüzzaman dördüncü nüktede “Ramazan-ı şerifteki oruç nefsin terbiyesine baktığı cihetinde” der. Beşinci nüktede ise benzer bir cümle kullanır. “Ramazan-ı Şerif‘in orucu nefsin tehzib-i ahlakına baktığı noktasında…” Biri nefsin terbiyesine diğeri ise tehzib-i ahlaka. İkisi farklı şeyler.

Tehzib ne demek? Islah etmek, temizlemek, fazlalığını, pisliğini gidermek. Tehzib-i ahlak,  temiz ahlak sahibi olmaya çalışmak, ahlakını düzeltmek.

Islah edilmesi gereken şeyleri sayar Bediüzzaman:

1-“Nefs-i insaniye gafletle kendini unutuyor, mahiyetindeki hadsiz aczi, nihayetsiz fakrı, gayet derecedeki kusurunu göremez ve görmek istemez.” (Bu yedi şeyden sayısız kötü ahlak örnekleri çıkar. Nefis kendini unutunca aczini, fakrını, kusurunu göremez, görmek istemez. Burada ahlak kalır mı?)

2-“Hem ne kadar zayıf ve zevale maruz ve musibetlere hedef bulunduğunu ve çabuk bozulur, dağılır et ve kemikten ibaret olduğunu düşünmez.” (Zayıftır, eni sonu ölüme varacaktır. Başına musibetler gelecektir, vücudu taştan demirden değil, bozulur, dağılır, et ve kemiktendir.)

3-“Adeta polattan bir vücudu var gibi layemutane kendini ebedi tahayyül eder gibi dünyaya saldırır.” (Çok sağlam bir vücudu olduğunu zanneder ve ölmez görür kendini, elbette bu telakkiden nice kötü davranışlar sürekli kötülükler çıkar.)

4-“Şedid bir hırs ve tama ile ve şiddetli alaka ve muhabbet ile dünyaya atılır.” (Bu daha tehlikeli, şiddetli bir hırs, istek. Aceleci bir menfaatperest olarak dünyaya atılır, atıldığınız şeyin üzerinde dengeli tavır sergileyemezsiniz.)

5-“Her lezzetli ve menfaatli şeylere bağlanır.” (En büyük hastalık lezzet ve menfaat müptelası olmak, müminler bile bu hastalığın pençesindedir.)

6-“Hem kendini kemal-i şefkatle terbiye eden Halıkını unutur.” (Kendini tam bir şefkatle terbiye eden Yaratanını unutur.)

7-“Hem netice-i hayatını ve hayat-ı uhreviyesini düşünmez, ahlak-ı seyyie içinde yuvarlanır.” (Gittikçe tırmanır kötü ahlak. Hayatının neticesini düşünmez, neye karar kılacağını düşünmez, ahiret hayatının ne olacağını düşünmez.)

İşte bu bizim hayatımızın şerhi. Oruç bu kötü ahlak örneklerini temizler. Böyle oruç tutmak nasıl olur?

Bütün cümleler olumsuz fiiler ile bitiyor. Görmek istemez, düşünmez, dünyaya saldırır, dünyaya atılır, menfaatli şeylere bağlanır, Halıkını unutur, ahlak-ı seyyie içinde yuvarlanır.

Bu olumsuz özellikler kötü ahlak örnekleri bütün hayatımızı her yönüyle kuşatmıştır. Teorik ifadeler değil hepsi gözlemlere dayanan seyyielerdir. Adeta çürümüş bir ağacı yontarak ondan faydalı bir kısım elde etmeye benziyor.

Büyük sofiler farz olan süre olan otuz günü değil adeta bütün hayatlarını oruçla kuşatmışlar. Orucun onların hayatında bizim aklımızın ermediği değişimleri olduğu muhakkak. Bediüzzaman da sanki “yemeden yaşamış” gibi. Ama talebeleri için böyle bir şartı yok. Bir gün Zübeyir Abi çöpü indirirken düşer, Üstad görünce “kardeşim kumandanlar az yer ama askerler yerler ki işlerini yerine getirsinler” der. Risale-i Nur nefse hakimiyeti metinleri ile sağladığı için yemenin kötü izlenimleri talebelerde yoktur veya azdır. Yine de Bediüzzaman “yediğin vakit az ye” der.

İftarda yenen şeylerle, sahurda yenen şeylerle oruç gündüz hafiflik ise de akşamdan sonra olmadık bir ağırlıktır. Bunları bir ölçüye sokmak ne kadar zor. Uygulamada insanların lüks anlayışı adeta aç kalmanın hayıfını almak gibi bir tutumla hadsiz taamda telezzüz işin geleneksel boyutunu kısmen de olsa bozar.

İşte Ramazan-ı Şerifteki Oruç

1-En gafillere, mütemerridlere, zafını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor.
2-Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor.
3-Midesindeki ihtiyacını anlar.
4-Zaif vücudu ne derece çürük olduğunu hatırlıyor.
5-Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder.
6-Nefsin firavunluğunu bırakıp, kemal-ı acz ve fakr ile dergah-ı ilahiyeye ilticaa bir arzu hisseder.
7-Ve bir şükr-i manevi eliyle rahmet kapısını çalmağa hazırlanır.

Eğer gaflet kalbini bozmamış ise…

Yukarda yedi kötü ahlak numunesi ve kaynağı olan durumlar ve aşağıda bunlara çare olacak yedi tutumlar, davranışlar... Okunup geçilmeyecek her satırında mülahaza ve mütalaa gereken cümleler. Gözlemlere dayalı ifadeler, hayatın bütününü kucaklayan bir perspektif.

Oruç tehzib-i ahlak ve serkeşane muamelelerden vazgeçiriyor.

Bu eser kırk dakikada yazılmış, hem yazar hem de müsvedde katibi hastadır. Bu yüzden eserine müsamaha ile bakılmasını ister, hatta gerekirse tashih edebilirler diyor. Hayda! İşe bak, tam bize göre. Ne kadar etraflı düşünmüş, bir oruç kelimesinden bir okyanus üretmiş.

Dinde oruç hakkında çok şeyler vardır. Bunlardan “Oruç tutanlar üç nevidir, cahiller orucu, alimler orucu ve enbiya orucu. Cahiller yemezler, içmezler ve cima etmezler, amma başka masiyeti işlerler. Alimler orucu, bunlar başka masiyeti de işlemezler. Enbiya orucu, bunlar şüpheli herşeyden kaçarlar.”

“Oruç tutanların bayramı üç nevidir, cahiller bayramı, alimler bayramı, enbiya ve evliya bayramı. Cahiller bayramı, akşam olduğunda iftar ederler, istediklerini yerler, içerler , bizim bayramımız budur derler. Alimler bayramı akşam oldukta iftar ederler, eğer Allahu Azimüşşan tuttuğumuz oruçtan memnun olduysa bizim bayramımız budur derler. Eğer razı olmadı ise bizim halimiz nice olur, diye tefekkür ederler. Amma enbiya ve evliya bayramı, Rüyetullahtır, onlar Allahu Azimüşşan’ın rızasına müştaktırlar.”

“Ve dahi cümle müminlerin bayramı beş nevidir, evvelki odur ki bir müminin sol yanındaki melek, kötü amel olarak yazmağa bir şey bulamazsa. İkinci sekeratül mevtte (ölüm anında) müjdeci melekleri gelip, merhaba ya mümin, sen cennetliksin diye müjde ederlerse. Üçüncüsü kabre vardıkta, kabrini cennet bahçelerinden bir bahçe olarak bulursa. Dördüncüsü, kıyamet gününde Arşü rahman altında enbiya ve evliya ve ulema ve suleha ile birlikte gölgelenir ise. Beşinci kıldan ince kılıçtan keskin ve gecenin karanlığından daha karanlık, bin yıl iniş, bin yıl yokuş ve bin yıl düz olan sırat köprüsü üzerinde yedi yerde olan suallere cevap verirse. O yedi sual evvelki imandan, ikinci namazdan, üçüncü oruçtan, dördüncü hacdan, beşinci zekattan, altıncı kul hakkından, yedinci guslden ve istincadan ve abdestten.”

Oruç tutmanın onbir faidesi vardır. Evvelki cehenneme kalkan olur, ikincisi sair ibadetlerin kabulüne sebeb olur, üçüncü bedenin zikri olur, dördüncü kibri kırar, beşinci ucbu kırar, altıncı huşuu ziyade eder, yedinci sevabı mizanda olur, sekizinci Allahu taala o kulundan razı olur. Dokuzuncusu iman ile vefat ederse cennete erken girmeye neden olur, onuncu kalbi nurlanır, on birinci aklı nurlanır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum