Konya Ağabeyleri Konferansı

Geçen hafta sonu, Konya’da tarihin saklı sayfalarına uzanan bir yolculuk yaptık. Gün boyunca toplam altı oturum, otuzu aşan konuşmacı ve tebliğciyle birlikte Risale-i Nur’un Konya günlerine, maziye bir seyahate çıktık.

Cumhuriyet dönemi manevi inşa hareketinin önemli kilometre taşlarından biri olan Konya’da, Risale-i Nur’un telif ve neşir sürecinde yaşananlar, dönemin kahramanları üzerinden anlatıldı.

Konya Ağabeyleri Konferansı adıyla paneller serisi şeklinde yapılan program, aslında bir güne sıkıştırılmış bir sempozyum muhtevasındaydı. Bir dönemin anatomisini ortaya koyacak o kadar çok bilgi ve belge, şahıs ve satır arası yeni konular ve tarih incelemelerini tahkik ettirecek gündemler çıktı ki, yitik hazinesinin üstüne oturup, yerini arayan adam gibiydik.

Dünyayı Aydınlatan Anadolu Ağabeyleri” panellerinin Konya bölümü Isparta’ya kardeşlik yapacak seviyede mücadele sahnelerine şahit olmuş vaziyetteydi.

Bediüzzaman Hazretleri’nin hem kardeşi, hem talebesi ve hem de  zekavetiyle  Mesnevi ve İşaretü’l İ’caz’ı Arapça’dan tercüme edecek kadar ilmi vukufiyeti olan Abdülmecit Nursi’yi andık. Prof. Dr. Ali Koçkuzu’nun ifadesiyle "Devlet-i Aliye'nin eğitimini almış, Şark terbiyesi görmüş, edep timsali bir şahsiyet"ti. Bugün ilahiyat camiasında ilmiyle kabul gören Muhterem Hayrettin Karaman Hoca başta olmak üzere birçok hocanın o dönemde hocasıdır. Konya'da filizlenen irfan bahçesinin bahçıvanlarındandır Abdülmecit Nursi Ağabeyimiz/Hocamız.

Rejimin dramatik süreçlerini ağabeyi Bediüzzaman’dan dolayı yaşayan çok önemli bir kesittir Abdülmecit Ağabey’in yaşadıkları. Dile kolay, otuz yıl görüşemeyen iki kardeşten bahsediyoruz.

Bu arada Risale-i Nur fidanlığının önemli meyvelerinden olan Zübeyir Gündüzalp, bu  mecrada hayat bulmuş. Topladığı yüzlerce sosyal ve felsefi kitabı okumaya hazırlanan bir memur konumundayken, Rıfat Filizer Ağabeyle risaleyi tanıyınca değişen bir dünyanın dünyayı değiştirmek için neler yapabileceğinin adeta destanını yazarak göstermiştir.

Burada Rıfat Filizer Ağabeyi, mahdumu Mahmut Filizer’den dinlemek beni çok etkiledi. O naif üslubuyla babasını anlatırken, satır aralarında o kadar yüklü, ince bir sızının derin manalarına kapı araladı ki, Rıfat Ağabey hâlâ hem halim duygularımda ve tasavvurlarımda. En yakınlarının bile selam vermekten korktuğu, yalnızlığa itilmiş, imkanları olmayan ve sürekli sokakta bile takip altında ve evi dolup taşan bir fedainin serencamını dinledik.

Bu arada Sabri Halıcı Ağabey’i anlatan kızı Nevin Halıcı Hanımefendi’nin emek mahsulü  elindeki tebliğ metnini okurken, gözyaşlarını akıttığı anlar ise bambaşka bir uyanışın vesilesi oldu dinleyiciler için.

Üstad’a bağlılığın hayatlarına sermaye olduğu, hüzün ve meşakkatin ve kaderi tecellilerin yansımaları olan hadiselerin hüzün bulutları altında, Üstad’dan nasıl teselli aldıklarının ve onlarla hangi düzeyde muhatap olduğunun mesajlarını aldık.

İnebolu kahramanları Çelebi ailesi ile Halıcı ailesinin dünürlüklerini ve sonrasını çok ince ve nazik bir üslupla dinledik. Üstadın Halıcı ailesine o süreçte gösterdiği itina ve şefkati fark ettik.

Yine Ermenek Havzası’nın, ilim ve irfan dünyamıza Risale-i Nur’la kazandırdığı ve yakın zamanda vefat eden muhterem İbrahim Canan hocamızın, ağabeyimizin ilim ve cehd meziyetlerini, ilmiyle amil oluşunu bir kez daha öğrendik.

Mustafa Özsoy Ağabey ise, Cumhuriyet döneminin materyalist bir ortamda imal ettiği bir eğitimci olarak Diyarbakır Dicle İlçesi Biskin Köyüne çıkan tayini ile birlikte, Mehmet Kayalar Ağabeyle risaleyi tanımasıyla başlayan serüveninde 60’lı yıllarda köylülere hem Türkçe öğretmesi, hem risale okuması, hem de kardeşliği pekiştirici beraberlikleri ortaya koyması, günümüze ne kadar ilham verebileceğinin işaretlerini taşıyordu.

Mustafa Özsoy Ağabey gibi Ermenekli olan bir başka şahsiyet ise Ahmet Gümüş idi. Selçuklu Müftüsü yeğeni Ali Okutan Bey’den dikkatle dinledik. Dayısını anlatırken rikkatli konuştu.

Dr. Sadullah Nutku, Ziya Arun, Abdülmuhsin Alev, Mustafa Türkmenoğlu, Said Gecegezen, Mustafa Demirci, Ziya Nur Aksun, Mazhar İyidöner, Hasan Nevruz, İsmail Anbarlı ve niceleri... Şükran borçlu olduğumuz diğer Konya ağabeyleri. İnşaallah ileriki bir programla bu etkinlikler daha da derinleşir ve devam eder.

Türkmenoğlu ağabey ise, tek başına bir ordu mesabesinde. Genç hukuk talebesi iken risaleyi basan çekirdek kadrodadır. Oğlu M.Ali kardeşimizi dinlerken, zamanın ve seyrin dışına çıkıyorsunuz. Savcıyken sorgulanmayı göze alan bır fedai. En çok hapis yatan bir serdengeçti.

Karanlık bir dönemin  baskıcı ve zulüm kokan işkenceleri karşısında bu milletin imanı ve vicdanı için direnmişler, müspet iman hizmetini  başlatmışlar ve birer serdengeçti gibi geceyi gündüze katmışlar. Kışı yaz, tufanı sükunet, riski inayet ve cesareti siper yapmışlar teşebbüslerine.
Her birisi bir belgesel tadında işlenebilecek değerde Konya Ağabeyleri ve Anadolu sathındaki binlercesi ve oluşturdukları halkalarda iman meşalemizi yakan milyonlarca nur talebeleri...

Ne diyelim, mananın söze ve yazıya ferman çıkardığı deruni bir hal içinde aziz hatıralarına hürmet ediyoruz.

Bu programda emeği geçen bütün Can dostlarına, Konya nur talebelerine ve organizasyonu göğüsleyen Mehmet ve İbrahim hoca ile Nur ailesinin iştirak eden mensuplarına binlerce teşekkür ederiz. Bu kadirşinaslık için Binbarekallah.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
6 Yorum