Özkan ERDEM
Risale-i Nur okurken dikkat edilmesi gereken tuzaklar
Risale-i Nur okurken dikkat edilmesi gereken tuzaklar
Risale-i Nur Kur’ani bir lisanla yazıldığı için, okuyanı manevi bir bağ ile kendine çekmekte ve kişiyi sürekli bir okuma havasına sokmakta; manevi yara-bere içerisinde olan akıl, kalp, ruh ve cesedine bu imani reçetelerden devalar sunmaktadır. Binaenaleyh her bir nur talebesi kendine bir “(şahsi) okuma saati” belirleyerek bu Kur’ani reçetelerden istifadeye çalışması talebeliğin şe’nidir.
Bu zaman dilimi kimi için sabahın seher vakti, kimi için gecenin alaca karanlığı, kimi için gündüz, kimi için gece olabilir… Herkes için “okuma verimini arttıran” farklı zaman dilimleri olabilir. Önemli olan bu zaman diliminin ne zaman olduğunu iyi saptamaktır.
Halet-i ruhiyemize uyan ve istifademizin en yoğun olacağı zaman dilimini belirledikten sonra; haftanın yedi günü bu zaman diliminde elimize Risale-i Nuru alıp “dikkat, itina ve tefekkür” ile gazete okur gibi değil, bir daha elimize geçmeyecek bir eseri ilk ve son defa okuyormuşçasına derinlemesine tahlil ederek okumaya başlamalıyız.
Okurken farkında olmadan düştüğümüz ve bizi okumalarımızdan alıkoyan bazı tuzaklar var. Üstad Hazretleri 21.Lem’a’nın ilk giriş kısımlarında zikrettiği “ Mühim ve büyük bir umur-ı hayriyenin çok muzır manileri olur. Şeytanlar o hizmetin hadimleriyle çok uğraşır” ifadesindeki “şeytan”a ve (sarih bir şekilde görünmese de) şeytanın kurduğu tuzaklara dikkatlerinizi çekmeye çalışacağım bu makale ile…
Dikkat etmişsek; şahsi okuma vakitlerinde bazen uyku galebe eder, bazen akıl başka meselelere kayar, bazen zihni meşgul edecek başka meseleler hatıra gelir, bazen dikkatimizi dağıtacak olaylar vuku bulur ve hakeza… Aslında bunların hepsi de şeytanın kurduğu ve bizi farklı meşguliyetlerle oyalayarak okumaktan alıkoyduğu tuzaklardır. Bu tuzaklar herkesin Risaleler’den duyacağı ‘ilahi titreşimler’i de farklı kılar.
Görebildiğimiz şeytani tuzakları, bu tuzaklarına kendimizi kaptırmamak için işleyip, sizlerle paylaşmaya çalışacağım…
Tevfik bizden, muvaffakiyet Allah’tandır…
İşte o şeytani tuzaklardan görebildiklerimiz:
Hatırlatma:Aşkla, şevkle, samimi bir şekilde okumak isteyen kişiyi, şeytanın düşürdüğü ilk tuzak “hatırlatma tuzağıdır”. Kişi eline kitabı alır, okumaya ve istifade etmeye başlar, tam o sırada şeytan yaklaşır kişinin zihnine hiç ummadığı bazı hatırlatmaları getirir.
Mesela kişi öğrenci ise, aklına dönem sonunda gireceği final sınavlarını…
Avukat ise, gireceği davayı ve müvekkilini…
Öğretmen ise, öğrencileri, maaşı…
Ve hakeza…
Yani kişi, hiç beklemedik bir zamanda ve hiç ummadığı okuma anında bir de bakar ki; elinde kitap, gözleri satırlar üzerinde gezer, ama aklı okuduklarını anlamaya çalışmaktan ziyade başka yerdedir.
İşte okuma zamanında dikkat edilmesi gereken ilk şey, şeytanın bu “hatırlatma tuzağına” düşmemek, şeytanın avı olmamak, bütün zihinlerimizi okuduklarımıza yöneltmektir. Yoksa okuduklarımız bir zaman kaybından ve bir gazete okumasından öteye gitmez…
Tehir:Şeytanın, insanı okumaktan alıkoyan bir diğer tuzağı “tehir”, yani erteleme tuzağıdır. Kişi eline tam Risaleyi alıp okuyacakken, Şeytan devreye girer… “Şu iki takımın maçı var, onu izle daha sonra okumanı yaparsın” veya “Yarına yetiştirmen gereken bir projen var önce onu bitir sonra okursun” veya “Gazeteye şu yazıyı yetiştirmen lazım, makaleyi yaz sonra okursun” ve yahut “bir kitap eleştirisi yazmıştın kim nasıl tepki gösterdi”…
Bu ve benzeri meşguliyetleri şeytan hatıra getirip, Risale okumalarını ertelettirir… Ama ne yazık ki, çoğu zaman o meşguliyetler bittikten sonra da Risale’yi alıp okumak akla gelmez, o günümüz nurları okumayarak, nursuz ve huzursuz geçer…
Anımsatma:Risale okumalarımızda dikkat etmemiz gereken tuzaklardan biri de “anımsatma tuzağı”dır. Şeytan Risale-i Nuru okuduğumuz yerdeki bazı ifadelerle, bu ifadenin bize anımsattığı başka bir yeri/mekânı/kişiyi/yemeği/kitabı/şehri… hatıra getirip zihni bununla meşgul ederek okumaktan alıkoyar.
“Anımsatma tuzağı”nın daha anlaşırlı kılınması için meseleyi biraz daha somutlaştıralım. Mesela elimizde Risale var ve okuyoruz. Orada “Ramazan-ı şerife dairdir” diye bir ibare geçiyor. Şeytan o anda yaklaşır ve akla “Ramazan” adında bir arkadaşımızı hatırlatır. Veya Ramazan ayında gittiğimiz iftar davetlerini ve yediğimiz yemekleri…
Veya okuduğumuz eserde “Kahraman nur talebeleri” diye bir taltif vardır. O anda akıl “Kahraman” adında bir arkadaşı hatırlar ve artık akıl kahraman nur talebelerinin kimler olduğundan ziyade, arkadaşı kahramanı düşünür.
Şeytanın bu tazığı ile, kişinin o gün ki (Risaleler’den) istifadesini azaltmış/engellemiş olur. Şeytanın bu tuzağına düşen huzursuz geçirdiği güne bir anlam vermez oysa ki… Şeytanın bu damına da dikkat etmek her Nur talebesi için oldukça önem arz etmektedir.
Tasdik:Dessas bir şekilde insana yaklaşıp muhtelif tuzaklarla aldatmaya çalışan Şeytanın bir diğer tuzağı da “tasdik” yani kabul etme tuzağıdır…
İman, İslam, Nübüvvet, Haşir, Tevhid, Kader… gibi ehemmiyetli çoğu bahislerde Şeytan insana cihat-ı sitteden yaklaşır, “tasdik” tuzağına düşürerek, okumadan vazgeçirtir… O anda kişi “Ya zaten ben bu bahisleri biliyorum… Defaatle de okudum… Henüz yeni ders almaya ihtiyacım yok… Daha önemli işlerimle uğraşayım” diye düşünerek, şeytanın en dehşetli tuzağı olan “tasdik” tuzağına düşebilir… Bu tuzağa düşmemeye de gayret göstermemiz gerekiyor, ta ki okuduklarımızla dünyevi ve uhrevi hayatımızı cennet asa bir bahara çevirelim…
Bu tuzaklar çoğaltılabilir. Bir okuma anında rastlayabildiğim tuzakları sizlerle paylaşmaya çalıştım. Göremediğim ve(ya) sizin görebildiğiniz başka tuzaklar varsa sizler de bunu bizimle paylaşabilirseniz memnun ve müteşekkir oluruz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.