Risale-i Nur’u neden okuyoruz?

Kur’an okumanın sevabı var, en azından her bir harfine on sevap, on Cennet meyvesi var. Risale-i Nur da, Kur’an’ın hakikatli bir tefsiri olduğundan, onu okumak da mütefekkirane Kur’an okumak manasına geliyor. Okumak ibadettir.

Şimdi çok kritik bir soru ile karşı karşıyayız: Kur’an okumak ve Kur’an’ın mucizevi bir lem’ası olan Risaleleri okumak hali hazır hayatımızı nasıl etkiliyor? Nurları okumanın bütün neticesini ahirete ait mi zannetmişiz? Ya da öyle imiş gibi davranmak işimize mi gelmiş?

Kur’an’ın aynası olan Risale-i Nur hayatımıza ölçüler getiriyor. Hayatımızı tanzim ediyor. Okuyup anlamak kadar hayatımıza tatbik etmek hayatî önem taşıyor. Malum, nurun şe’ni sirayet etmektir. Okumak ve idrak etmek ef’al, ahval ve akvalimizde kendini göstermeli değil midir?

Hamd olsun ki din-i âlimiz ibadet ile hayatı ayırmıyor. Dinimizin haricinde, dinden bağımsız kurallar ile işleyen bir hayat öngörmüyor. Hayatımızın kendisi dînimiz. Din hayatın hayatı…

Hal böyle olunca Risale dersleri haricindeki hayatımızı kendi öngördüğümüz kurallara göre tanzim etme durumunda olamayız ya da olmamamız gerekmez mi?

Eğer Risaleleri okuyor ve Kur’anî hükümlerini aklen ve kalben kabul ediyorsak ama o hükümleri hayatınıza hâkim kılamıyorsak hayat ağırlaşıyor bize.

Hâzır medeniyete baktığımızda çok konularda tam da Kur’an emirlerini aksini öngörüyor ve geniş kitleleri etkileyecek vasıtalar ile bunların yayılmasına çalışıyor. Hepimiz az çok bu selden nasibimizi alıyoruz. Bunlardan kurtulmak ise ancak Nurlar ile çok ciddi meşguliyet ve hedefe odaklanmakla malayaniyattan ve rastgele meşguliyetlerden kendimizi tüm himmetimiz ile çekmek ile mazhar olmayı ümit ettiğimiz bir inayetle mümkün.

Eğer böyle bir inayete mazhariyetten uzak düşersek, Nurları tarafgirane ve severek okuyup ve fakat hayatımızı Kur’an’a zıt temeller üzerine inşa etme tehlikesi ile karşı karşıya kalabiliriz.

Risale-i Nur’dan istifadenin çok önemli anahtarlarından biri nefsini muhatap tutarak okumak. Mesela eğer Birinci Söz’ü okurken ‘elbette ben mütevazi olanım’ nazarı ile okumak bizi pek bir yere taşımıyor. Zaten iyiyim daha ziyade iyi olmama gerek yok diyen kimden ne alabilir ki?

‘Hayatımı güzel idare ediyorum, kendi ölçülerim var’ gibi bir tavır ile Nurları okumak mı yoksa ‘hayatımı düzene koyacak ciddi ölçülere ihtiyacım var’ diyerek okumak mı istifade kapılarını açar?

Sadece sevap olsun, vaktimi değerlendireyim diye Risale-i Nur’u okumak ile ‘hayatımı nasıl yaşayacağımı öğreneyim’ diye okumak arasında ciddi fark olabilir. Kendi sevap defterine sevaplar yazılsın diye değil de Allah kudret kalemi ile beni nasıl bir kelime olarak yazmış ve mânam nedir diye okumak arasında fark olsa gerek.

Nursuz muzır felsefenin düsturları ile tazim edilmiş bir hayat ve zihin yapısından kurtulup adeta ademden vücuda çıkar gibi Kur’an’a göre inşa edilmiş bir hayata koşmak için okumak…

Evet adem kadar acı değil mi ademistanda nihayet bulacak bir ömür?

Vücut kadar tatlı,lezzetli değil mi Rızay-ı İlahiyye kavuşturacak bir hayat?

Öyle ise haydi Nurları baştan bir daha okuyalım.

Hayatımızı üzerine inşa edeceğimiz temeleri bulmak için,

Onsekiz bin âlemde ademden vücuda çıkmak için,

Nasıl yaşayacağımı bana öğretsin için,

Hayatıma hayat olsun canıma can olsun için

Kuyunun dibinden halas edecek HABLULLAH olsun için,

Balığın karnından sahil-i selamete çıkartsın için,

Hadsiz manevi cerihalarımızı kurutsun için

Uzak düştüğümüz fıtratımıza kavuştursun için

İçin için…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum