Said Nursi, Şanlıurfa ve Dostluk panelinden notlar

Dostluk kavramı, Hz. İbrahim(as) ile Şanlıurfa dostlukla birlikte anılmaya başlanmış. Her mahallin öne çıkan hasletleri vardır. Şanlıurfa için de “Dostluk” kavramı Hz.İbrahim (as) ve Şanlıurfa ile anılmaya başlanmış. Dünyanın coğrafi, siyasi ve mânevi koordinatları olarak merkezi bir konumda Şam ve Şanlıurfa. İslâmiyetin şanlı dönemlerinin yaşandığı zamanlar yine bu ve civar coğrafya yani Anadolu kardeşliğinin örnek pratikleri yine buralarda yaşanmış. Halen de yaşanıyor.

 

“Mekke’de de olsam buraya gelmem lazımdı” diyen Bediüzzaman Anadolu’da uhuvvet, muhabbet ikliminin canlı kalmasında tesiri, tartışılmaz. Şanlıurfa Belediye başkanı Sayın Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba’nın iradeleri ile “Bediüzzaman, Şanlıurfa ve Dostluk Panel”i planlandı ve gerçekleştirildi. Şanlıurfa Valisi Sayın Celalettin Güvenç’in katkılarını ayrıca bahsetmek gerekir.

 

Diyarbakır- Şanlıurfa’da bir iş vesilesiyle bulunuyordum. İşimiz dışında Risale Akademi ve Akademik Araştırmalar Vakfı adına program organizasyonunda yer alan akademisyen ve gönüllü arkadaşlarımızın yanında bulunma fırsatımız oldu. Arkadaşlarla belirli aralıklarla vakıf ofisinde bir araya geliyorduk. Yapılacaklar müzakere ediliyor, görev bölümü yapılıyordu. Daha sonra tekrar değerlendirmeler yapılıyordu. Programın koordinatörlüğünü ise Mustafa Kızmaz yapıyordu. Arkadaşlar da her biri bir işin ucundan kenarından tutuyordu.

 

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

 

“Bu program Üstad Hakkında mıdır?”….” O zaman başım gözüm üstüne ne gerekiyorsa…”

 

Tanıtım çalışmaları ve bazı teknik ihtiyaçların temini için esnafla münasebetler oluyor. Her hangi bir iş için bürokrasiye gidildiğinde önce biraz nazlanma hissediliyor. Konu Bediüzzaman Said Nursi olduğu anlaşılınca istisnasız; “Bu program Üstad hakkında mıdır?” diye hararetle soruluyor. “Tamam ağam bana ne düşerse başım gözüm üstüne” cevabına şahsen ilk defa karşılaşıyorum. Keza esnafa gittiğimizde, kamu görevlilerine vardığımızda “Bu iş Üstad hakkında mıdır?” Evet denince “Başım gözüm üstüne” cevabı geliyordu.

 Yani Şanlıurfa’da Üstad Bediüzzaman ismi geçince her kim olursa olsun derhal kendine bir çeki düzen veriyor.

Mahalli Medya ve özellikle televizyonlar programın duyurulmasında “Baş göz üstüne” cevabını cevabını aldık.

 

Şanlıurfa’nın bütün bilboardlarında panel afişleri bir hafta boyu yer aldı. Davet ve tanıtım materyalinin dağıtımında belediye görevlileri de organizasyon ortağı olarak yer aldılar. Özetle kamu özel, resmi-sivil her kesim sahiplendi.

 

On bir bin yıllık tarihi derinliğe sahip olan Şanlıurfa yine tarihi bir güne şahitlik etti. Taşıyla toprağı ile mübarek dediği ve mezardakilere dahi selam gönderdiği Urfalılar güzel bir vefa örneği gösterdiler. Vali, Belediye Başkanı, Milletvekilleri Kasım Gürpınar ve Abdulkadir Gök ile mülki ve idari erkân şehir eşrafı, her kesim ve yaştan insanlar oradaydı.

 

“Said Nursi, Şanlıurfa ve Dostluk” panelinden bahsediyorum. Panel programına bu ismi Vali Celalettin Güvenç çok beğendiğini özellikle belirterek teşekkür etti.

İrade ve idarenin temsil makamındakiler en yüksek mülki amir ve mahalli yetkililer, vekiller Said Nursi’nin Anadolu’da tevazu, mahviyet ve uhuvvet ikliminde âdeta tarziye ile tâzim beyan ediyorlardı.

Hürmet ve takdirlerini en yüksek dilden ifade ediyorlardı.

 

Açılış Kur’anla yapıldı. Harran Üniversitesi öğretim üyelerinden Yrd. Doç. Vehbi Şahinalp’in Kur’an tilaveti mânevi bir ziyafet oldu.

Risale Akademinin kısa tanıtım videosunda kuruluşundan bu yana gerçekleştirilen faaliyetlerin özeti sunuldu.

Program organizasyonunda yer alan, Akademik Araştırmalar Vakfı Şanlıurfa Temsilcisi Doç. Dr. Ekrem Bektaş tarafından Hoş Geldiniz konuşması ile açış konuşmaları AKAV Genel Başkanı Prof. Dr. Gürbüz Aksoy’la devam etti.

 

Prof.Dr. Gürbüz Aksoy hoca uzun süre Harran Üniversitesinde görev yapmış bölgenin insanı sayılıyor. Risale Akademi ile AKAV‘ın geçmişteki ve gelecekteki faaliyetleri hakkında bilgi verdi. “Bine yakın akademisyen Risale-i Nur üzerinde çalışmalarını Risale Akademi platformunda paylaşıyorlar” dedi.

 

Protokol konuşmalarında Şanlıurfa Belediye Başkanı Dr. Ahmet Eşref Fakıbaba hem programın tertipleyen ortağı hem de Şanlıurfa’nın mahalli temsilcisi olarak çok iyi hazırlanmış bir metni okuyarak yaptı konuşmasını. Özlü ve güçlü cümleler etkiliydi. Bediüzzaman’ın “Mevlana bu zamanda olsaydı Risale-i Nur’u, ben o zamanda olsaydım Mesneviyi yazardım” sözü ile başladı. Şanlıurfa’nın da medar-ı iftiharı olan Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin iman hizmetine vurgu yaptı. İmanın bilimsel yöntemlerle izah ve ispat hareketini özetledi ve şunları söyledi:

 

"Neden zaman imanı kurtarmak zamanıdır? Çünkü çağımızda iman eski devirde görülmemiş hücum ve taarruzlara maruzdur. Bu gün materyalist fikirler yaygın hale gelmiş imanı tehdit eden şüpheler bir çok zihni meşgul edecek seviyeye ulaşmıştır. İşte Bediüzaman Saidi Nursi bu gelişmelerin Müslümanların dahi imanını tehlikeye sokacağını görerek bir sel gibi gelerek inançsızlık telkinleri karşısında doğrudan doğruya Ku'ran'dan ilham alarak telif ettiği Risale-i Nur gibi mükemmel bir külliyatı yazmaya mutfak olmuştur. Bu eserlerde başta Allah'a iman olmak üzere bütün iman esasları izah ve ispat edilmekte bu konularda fen ve felsefe olarak ortaya konulan şüphe ve sorular ikna edici bir şekilde cevaplandırılmakta ilimle dinin uzlaşmazlığı yolundaki iddialar bertaraf edilerek ilme din adına sahip çıkılmakta, maddeci anlayışa bina edilen medeniyetin insanlığı sürüklediği manevi buhranlar Kur'an mesajı ile izale edilmektedir. 'Bütün Urfa halkına çoluk ve çocuğuna, mezarda yatanlara her sabah dua ediyorum. Ve bütün Urfalılara selam ediyorum. Urfa taşı ile toprağı ile mübarektir' diyen Üstad Beddiüzaman Said Nursiyi rahmet ve şükranla anıyorum. Onun göstermiş olduğu Kur'an'nın nurlu yolunda gitmeyi diliyorum."

 

İlin mülki amiri olarak Şanlıurfa Valisi Celalettin Güvenç de Bediüzaman Sadi Nursi’ye bugün dünden daha fazla ihtiyaç olduğunu söyleyerek başladı konuşmasına. “Sadece Türkiye’nin değil içinde bulunduğumuz şu günlerde özellikle dünyanın ihtiyacı çok” dedi.

Vali bey, irticalen yaptığı konuşmada oldukça içten samimi ifadelerle Üstad Bediüzzaman Said Nursi ile dostluk kardeşlik kavramlarını birlikte telaffuz ediyordu ki, konuşması salonda hararetle alkışlandı. Panelin konu başlığının çok isabetli seçilmiş olduğunu belirterek “bu ismi koyanlara teşekkür ederim” dedi.

 

Açılış ve protokol konuşmalarından sonra panel oturumuna geçildi.

Panel moderatörü Harran Üniversitesi İlahiyat fakültesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Cüneyt Gökçe yapmak üzere davet edildi. Masada yerini aldı panelistleri davet etti. Her birini ve kendini kısaca tanıtarak panel oturumunu başlattı.

 

Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Nevzat Tarhan’a ilk söz verildi.

Vicdan tanımıyla başlayan konuşmada insanlığın en büyük felaketinin kaynağında, kin, öfke, nefret ve düşmanlık olduğunu söyledi. “Batı medeniyeti dedikleri, varoluş sorusuna cevap bulamadı. Nasıl var olunduğunu açıkladılar da neden yaratıldığının cevabını bulamadılar. Ene sırrını çözemediklerinden bunalım üretmiştir.

Bediüzzaman ene meselesini, yaratılış gayesini izah ve ispat etmiştir. Acz, fakr, şefkat tefekkür meselesi ile insanın varoluş ve yaratılış sebebini anlamasını sağlamıştır. İnsan acziyle, fakriyle ilahi kudreti anlayabiliyor. Şefkatle esmaya mazhar oluyor, Rahim ismini anlıyor. Bunları anlayan hem insanlığı hem risale-i nuru iyi anlamış olur. Bütün insani sorunlara da çare bulmuş olur” dedi.

 

Yazar Dr. Yusuf Kaplan da çok enteresan tespitler yaptı. Son zamanlarda Bediüzzaman ve yeni bir medeniyet inşası yazıları ile dikkat çeken Yusuf Kaplan yine zihinlerde dikkat çeken farklı tespitlerini paylaştı.

“İmam-i Gazalinin akıl, ilim ve iman yolu, İbn-i Arabi’nin irfan yolu, İbn-i Haldun’un hikmet vazifelerinin üçünü birden tek başına Bediüzzaman yapmıştır” dedi. Kaplan, “Bunu özetle ilim, irfan ve hikmet misyonu olarak da ifade edebiliriz. Risale-i Nurlar telif edildiği zaman içinde sistematik bir tarzda yazılması mümkün değildi. O şartlarda ilim irfan hikmeti bir arada sunabilen muazzam bir eserdir. “Bediüzzaman geçmişteki İslam düşünce sisteminin şifrelerini deşifre etmiştir. Bu zamanın ve geleceğin de düşünce sisteminin yeni dilini ortaya koymuştur, yeni bir dil üretmiştir” dedi.

 

Üçüncü panelist Dr. İsmail Benek, farklı bir bakış açısı ortaya koydu. Bölge insanının daha fazla öne çıkardığı kahramanı Selahaddin Eyyübi’nin Şam’da Bediüzzaman’la konuştuğunu düşünce sistematiği içinde değerlendirdi. Birinin kahraman komutan olarak yaptığını Bediüzzaman’ın zaman şartları gereği güç kullanmadan kalem ve kelamla yaptığına dikkat çekti. “Kalemle kelamı birleştirdi” dedi.

 

Kalabalık bir katılımın olduğu takribi bin kişilik salona giremeyenler dışarıda kurulu ekrandan izlediler.

Sessiz pür dikkat üç saat izlenen program panelistlere sorulan soruların cevaplandırılması ile son buldu. Prof. Nevzat Tarhan’a bir çok izleyici kitaplarını imzalatmaya çalıştı. İzleyenler sahneye akın etti konuşmacılarla hatıra fotoğrafı çektirdiler. Çevre illerden gelen ve bir şekilde o mekanda buluşan dostlar çıkışta kısa süreli de olsa hasret giderdiler.

 

Gecenin ertesi güne geçiş saatinde canlı bir kalabalık sürurla ayrıldı programın yapıldığı mekandan.

İleride yapılacak geniş çaplı bir sempozyum müjdesiyle böyle heyecanlı bir buluşma ümidiyle…

 

(Fotoğraflar için TIKLAYINIZ)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
2 Yorum