'Said Nursi ve mutlak vekil' tartışmalarına dair açıklama

'Said Nursi ve mutlak vekil' tartışmalarına dair açıklama

Sabri Okur, "mutlak vekil" tartışmalarıyla ilgili bir açıklama gönderdi. Açıklama şöyle:

Risale Haber-Haber Merkezi

Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin merhum talebesi Mustafa Sungur ağabey ile birlikte Kur'an ve iman hizmetlerinde bulunan Sabri Okur, "mutlak vekil" tartışmalarıyla ilgili bir açıklama gönderdi. Açıklama şöyle:

Geçen gün bir arkadaş bana bir yazı gönderdi. "Said Nursi'nin vekili kim" diye. Meseleyi tamamen izah etmek çok uzun olacağından yalnız kısaca bir kaç hususu belirtmek istiyorum. 

Evvela: Gerek Bediüzzaman Hazretlerinin talebelerini gerekse hizmetinde bulunan ağabeyleri biz tayin etmedik. Tamamen kaderin tanzimidir ki bu ağabeyleri Bediüzzaman gibi bir şahsiyete hizmetkar etmiştir. Ağabeylerimiz de gerek halleriyle, gerek yaşantılarıyla buna tam liyakat göstermişler. Bunun böyle olduğunu her nur talebesi nurlardan aldığı derse binaen bilir. Hatta Kırkıncı hocadan duymuştum demişti ki: "Ben çok düşündüm. Neden benim gibi alimler varken Sungur, Ceylan, Hüsnü Bayram gibi Arabi ilmi bilmeyen ağabeyler Bediüzzaman'ın hizmetinde? Neden kader onları istihdam etti? Sonra düşündüm eğer biz olsaydık ilmimizden birşeyler katabilirdik. Ama bunlar Üstattan ne görmüşler ise o. Aynen fotokopi gibi. O zaman hikmetini anladım." 

Saniyen: Dikkat edilse görülür ki Üstadın talebelerinin hepsinin ortak bir özelliği var o da daima Üstadı ve Risale-i Nuru nazara vermek. Mesela Rahmetli Mustafa Sungur Ağabey kitap dağıtırdı. Bir saat, güzel okuyan kardeşlere okutur kendisi de takip ederdi. Şimdi de Hüsnü Bayram ağabeyimiz aynen devam ediyor. Hatta her derste Hüsnü abi "neden Hulusi ve Sabri ağabeyler nurun ilk talebeleri liyakatına mazhar olmuşlar" deyip onların Barla Lahikasında geçen Üstada ve Risale-i Nura sadakate ve kanaate dair mektuplarını okutur ve Üstattan buna mümasil hatıralar anlatır. 

Salisen: Mutlak vekil kelimesini bizzat Üstadımız Emirdağ lahikasında şu cümlelerle zikrediyor: "Şimdi bütün talebelerin fevkinde diyerek değil, benim en yakınımda hizmetimde olup bir derece tam tarz-ı hareketimi bilenler ve yakından görenler içinde, dört-beş adamı mutlak vekil yapıyorum. Ben ölsem veya hayatta şuursuz kalsam, Nurlara karşı hizmetimin tarzını bilerek tam yapabilsinler. Şimdilik Tahirî, Sungur, Ceylan, Hüsnü ve bir-iki adam daha mutlak vekilim olarak vasiyet ediyorum." Demek Üstadımızdan sonra bu hizmetin safiyetini, halisiyetini bozmak isteyen bir çok kimseler çıkacak ve bunlara karşı Risale-i Nur hizmetinin tarzı hizmetini Üstad hayatta gibi aynen devam ettirecek bu gibi ağabeylerin olması lazım ve olacak. Hatta Rahmetli Bayram ağabeyden çok kez şu hatırayı dinlemişim. "Üstad Kur'an'dan aldığı bu hizmetin meslek ve meşrebinden ayrılmamak için bizlere yani hizmetinde bulunanlara kaç kez Kur'an üzerine yemin ettirirdi." 

Salisen: Üstadımızın vekili ağabeyler hiç bir zaman kendilerine herhangi bir imtiyaz, şahıslarına bir hürmet istemedikleri gibi her zaman Risale-i Nur'da belirtilen uhuvvet, tevazu, azami hizmet, devamlı nurlarla meşguliyet, istiğna gibi en güzel sıfatları kendilerinde gösterip bizlere de numunei imtisal olmuşlardır. Hatta Kastamonu Lahikasında Üstadın büyük bir alim talebesi olan Mehmet Feyzi Efendi kendinden önce hizmeti tanımış Isparta'daki nur ağabeylerine tevcihen şu beyanatları her birerlerimiz için güzel bir misaldir. "Biz bu memleket talebeleri, Isparta kahramanlarının küçük kardeşleri, belki onların talebeleriyiz. Dersi, hizmeti ve ciddiyeti onlardan alıyoruz. Herbirisi, bizim için birer Üstaddır. Onların ellerinden öper, arz-ı hürmet ederiz. Cenab-ı Hak, o kahramanlardan ebeden razı olsun, âmîn."

Halbuki Mehmet Feyzi ağabey de Isparta'daki ağabeyler gibi Üstadın güzide bir talebesidir ve sekiz sene Kastamonu'da Üstada hizmet ettiği halde saffı evvellerine karşı nasıl hürmetkar olduğunu görüyoruz. Acaba onlar bu derece dikkat ederlerse bizlerin nasıl dikkat etmemiz lazım geldiği hesap edilsin. Bizler Bediüzzaman hazretlerini görmedik ama hadsiz hamdediyoruz ki onu görenleri ve hizmetinde bulunanları gördük. Elimizden geldiği kadar da onlardan istifade etmeye çalışıyoruz. Buna da ne kadar şükretsek azdır. Çünkü Bediüzzaman hazretleri kendi bazı talebeleri için "siz ile görüşeni benimle görüşmüş kabul ediyorum" gibi ifadeler kullanıyor. Veya onlara bir hücum geldiği zaman hemen en kati şekilde müdafaa ediyor. Bu misaller nurların müteaddid yerlerinde çokça zikredildiğinden onlara havale ile kısa kesiyorum. 

Rabian: Teşbihte hata olmasın nasıl ki en büyük bir veli hizmet-i imaniyede en küçük bir sahabeye yetişemiyor, onun gibi hiç bir nur talebesi ne Risale-i Nur'u anlamada ve ne de ona hizmette Üstadın talebelerine hiç bir zaman yetişemez, geçti zaman-ı imtihanı. Bizlere düşen ancak onların Üstattan gördükleri gibi biz de onlardan gördüğümüz şekliyle hizmete devamdır. Vesselam.

HABERE YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
13 Yorum