B. Said ÇİFTÇİ

B. Said ÇİFTÇİ

Said Nursi’den CHP’ye mesaj

Yaşlı dünyanın 20. yüzyılının ilk yarısı, isimleri “Cumhuriyet”le başlayan tek parti diktatörlerinin cirit attığı ülkelerle dolmuştur. Bir kısım diktatörler partiye bile gereksinim duymazlarken, bir kısmı bir parti adıyla hatta ülkesinin adını da “Cumhuriyet” gibi kutsal bir kavramla taçlandırıp diktatörlüklerine bir kamuflaj yapmışlardı.

Bu bağlamda, lafı dolaştırmadan konuya hemen girelim:
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), adını taşıdığı “Cumhuriyet” ile “Halk”ın değerlerini temsil etmesi gereken önemli bir partidir. Said Nursi ta başından “Demokratik (Meşrutî bir Cumhuriyet’e” inanmış ve bunu Cumhuriyet’ten önce yazdığı eserlerinde, meydanlarda attığı nutuklarda savunmuş bir aydındır. Selanik Meydanında irad ettiği “Hürriyete Hitap!” başlıklı nutkunda Cumhuriyet’i şöyle tanımlar: “Cumhuriyet ki, adalet (Hukukun üstünlüğünü esas alan), meşveret (Meclisi, milli iradeyi tek kanun koyucu kabul eden) ve kanunda inhisar-ı kuvvetten ibarettir (yasaları adaletle işlevsel hale getiren Yürütme, yani hükümet) tir.”

Said Nursi bu çerçevede 40’lı yılların CHP Genel Sekreteri ve Dahiliye Vekili Hilmi Uran'a yazdığı bir mektubuna göre eğer CHP, sözde değil, özde bir Cumhuriyet’i temsil eder, savunursa, “ Halkın değerlerine de hürmet ve merhamet” ederse kurtulur. 

Peki, CHP neden bunları yapamıyor?
Bu sorunun cevabını Bediüzzaman Said Nursi’nin CHP Genel Sekreteri Hilmi Uran’a yazdığı söz konusu1944 tarihli mektupta buluyoruz. (Emirdağ Lahikası, s. 190. Yeni Asya Neşriyat)

Said Nursi’nin Hilmi Uran’a yazdığı mektuba göre, değişen, BM’ye girmek üzere olan ve çok partili döneme girilmekte olan bu ülkede CHP yerini, iktidarını ve etkinliğini korumak istiyorsa çare de işte tam buradaydı: CHP Kemalizm’den kurtulmalıydı. Kurtulmakla kalmayıp, hatta CHP üzerinden 25 yıldır icra edilen ve milletin değerleriyle örtüşmeyen kusurlar, hatalar, ayıplar ve yanlış icraatlar için de milletten özür dilemeliydi. Çünkü Kemalizm CHP’ye de travma yaşattı ve yaşatmaya devam ediyor.

Sevan Nişanyan’ın Taraf’ta Neşe Düzel’e verdiği röportaja göre, Osmanlı’nın demokratik değerlere ilişkin evrimi 1923’le birlikte sekteye uğradı. Osmanlı’nın son 50 yılına damgasını vuran çok partili dönemden tek partili döneme geçtik. TBMM’nin ilk yıllarındaki çeşitlilik ve partiler anlamındaki gruplar bu geleneği devam ettirse de, zamanla bu muhalefeti ortadan kaldıran diktatörlük anlayışı yerleşmeye başladı. 1925’lerden sonra ise “farklılık” adına hiçbir şey kalmadı. Bu tam bir siyasi “Travma”ydı. İşte tüm bu travmaya yol açan mutlak güç ve kudretin adı ise “Kemalizm”di.

Kemalizm’e bir de parti lazımdı. Onun da adına Cumhuriyet Halk Fırkası denildi.
Kemalizm üfledi CHP oynadı. CHP sandı ki, Cumhuriyet, Demokrasi, TBMM, Yargı, Yürütme, hepsi Kemalizm’in eseri. Hayır! Onlar milletindir. Kemalizm, kahraman ordunun istiklal savaşından elde ettiği zaferler de dahil, siyasal değerlerin gasp edilmesinin adıdır. CHP’nin içine düştüğü travmatik muhalefetin nedeni apaçık bir Kemalizm’dir.

CHP, adını taşıdığı Cumhuriyetin hakkını vermelidir. Öyle boş laf avunmacılığı ve hamaset edebiyatıyla parti olunmaz. Bugünkü oy oranı yüzde 20 ise, bu CHP’nin muhalefette alternatifi olmadığı içindir.
Kemalist CHP’de usul yok, ilkesizlik var. Çoğulculuk yok, tek adamcılık var. Yapıcılık yok, yıkıcılık var. Düzeltme yok karıştırıcılık var. Tamir yok tahrip var. Demokratikleşme yok, anti-demokratikleşme var. Ant-i militarizm yok, militarist bir yalvarış var. Su-i istimal var. Dini değerlere saygı yok. Halka hürmet yok. Bir var-yok listesi yapsanız korkunç bir manzara ile karşılaşırsınız. Eh, bunlar da zaten Kemalizm’in tanımı değil mi? CHP, 25 yıl tek parti travması yaşattı bu ülkenin insanlarına. Yetmedi; ihtilalleri, darbeleri ve muhtıraları da tetikledi. Ekonomik, dini, sosyal travmaydı bunların hepsi. Çok partili dönemle birlikte, muhalefete düşünce Kemalizm’in trampleni oldu.

CHP bir yatırlar, türbeler partisi olmuştur.
Gelişen her olay, her yeni siyasal durum CHP’yi daha da perişan ediyor. Sosyalist Enternasyonal Birliği bile CHP’nin “ne!” dolduğunu anlayamadığı için onu dışladı.
AB’ye üyelik sürecinde keşke “siyasal partilerin AB kriterlerine uydurulması” maddesi de olsaydı da CHP de kendini AB normlarına ayarlasaydı. Bu kriterler yok ama Said Nursi CHP’ye göre kriteri belirlemiş zaten.

Bu ülkede CHP olmalı; hem de adam gibi olmalı. Başörtüsü de dahil pek çok dini mesele CHP’siz çözülemez. CHP’ nin tüm bu töhmetlerden kurtulması için işte çözüm:
CHP, ruhunu "darbeci, Anti Demokrat, Anti Cumhuriyetçi, Ergenekoncu Kemalizm"den arındırıp bu milletle barışmalıdır. 

NOT: Siz değerli Risale Haber okuyucularının ve İslam aleminin mübarek Kurban Bayramlarını tebrik ederim.

[email protected]

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.