Hüseyin EREN
Saldırıdansa susmak
Vehmin şatolarına saldırı, zannın duvarlarına çarpıp geri dönecek bir saldırırdır. Boş hayale atılan her taş, boşlukta kaybolmaktan başka bir sonuçla sonuçlanır mı?
Vehimli tevil hakikati saptıran, hikmeti değiştiren bir tevildir. Eksik bilgi, yarım yorum; hakikat arayışcılarının yolunu kesen, berrak havayı karartan, haddi aşan, vasatı yok eden, ifrat ve tefrit yolları açan bir yoldur. Vicdanları yaralar, muhabbeti kezzap döker, uhuvveti kırar… Kime güvenilecek, kime itimat edilecektir?
Keskin bir karşıtlık veya tarafgir bir taraftarlık; hakikatin sinir uçlarını büker, hikmetin seyrini zedeler. Nihayetinde yorum götüren bir meseledir, bir bakış işidir. Çizginin berisinden de ötesinden de bakılabilir bir meseleyi büyütüp bir varoluşsal bir noktayı taşımak; öfkeyi kabartır, hisleri galeyana getirir, dâhilde vuruşmayla sonuçlanır.
Sabit hakikat sabittir, değişken olan hakikatin renkleri ve sesleridir. Duvar örmek değil duvarlar arasında akışkan ve geçişkenliği arttırmak; hakikatin farklı renklerini, hikmetin değişik seslerini tanıma zenginliği sağlar.
Bütüncül olmak, kuşatıcı bakış, kucaklayıcı davranış ehli imana yakışan, ümmet için gerekli olan bir davranış değil midir? Bundan kim kazanmaz, kaybedecek olan da fitnebazlar değil midir?
Vasat yol herkes ve her birimiz için gerekli olan yol değil midir? Zaman en büyük müfessirken aceleci yorum, tedirgin edici tevil, eksik bilgili bakış, yarım görüşlü nazar; yanıltıcı, yanlışa götürücü, hakikati örtücü, hikmeti örseleyici değil midir?
Vehmin kol gezdiği, zannın yol olduğu, gıybetin revaç bulduğu yerde hakikatin bulunduğunu, ihlasın var olduğunu, muhabbet ve uhuvvetin yaşadığını söylemek mümkün mü? Sadece grubunu yüceltme zafiyeti, komplo teorilerine sığınma acziyeti ile nereye varılacaktır?
Yetişmiş insanların, elde edilmiş birikimlerin, harice karşı kullanılacak kuvvetin dâhilde ehli iman içinde kullanılması, birbirini düşürme ve kırdırma ile enerjinin heba edilmesi, vaktin israf esilmesi; sükûtsuz duruş, sabırsız tavrın neticesi değil midir? Zaman müfessirinin tefsirini anlamak için teenni ve temkinle beklemekten başka yapacak bir şey var mıdır?
Tahammülsüzlük hamlıktan doğar, acelecilik neyin neticesidir? Düşman istersen nefis yeter unutulacak bir ders midir, ölüm nasihati hatırdan uzak tutulacak bir nasihat midir?
Zaman bize gerçeklikle yüzleşmeyi söylemiyor mu? Heba eden hevai yorumlara itibar niye? Oysa dinlemesini bilene hakikat her daim konuşuyor, konuşulanı duymak için önce susmalı değil mi?
Saldırıdansa susmak, zamanın sırrını çözer. Çözüm uzak bir sır değil, teenni ve temkinle beklemesini bilenler için.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.