Şampuanın çok köpürmesi iyi olduğu anlamına gelmiyor
Çok köpüren şampuanda zararlı kimyasallar daha fazla.
Şampuanın köpüğü için sodium laureth sulfate (SLS) adlı bir kimyasal kullanılıyor. SLS ise deriden emilerek vücuda alınıyor. Alınabilecek en iyi önlem ise iyi bir etiket okuyucusu olmak...
Rengârenk, mis kokulu köpük köpük kabaran şampuanlarla yıkanan saçlar yumuşacık oluyor, ahenkle dans ediyor. İçeriğindeki doğal bitki özleri ve vitaminlerle de saçı beslediği söyleniyor. Oysa, bu sentetik maddelerden üretilen şampuanlar aynı zamanda birçok zararlı kimyasal madde içeriyor. En yaygın olarak kullanılan ise sodium laureth sulfate (SLS) denilen madde. Şampuanlarda temizleme amaçlı köpüğü yüksek ve ucuz olan bu madde yaygın kullanılıyor. Ancak bir taraftan da saçtan ve deriden vücuda giriyor. SLS, diş macunlarında, sıvı sabunlarda ve birçok temizlik ürününde de bulunuyor. Cildin en hassas organlardan biri olduğunu belirten Kimya Yüksek Mühendisi Kudret Livaoğlu, deri yolu ile alınan kimyasalların doğrudan kana karıştığına dikkat çekiyor. Livaoğlu, SLS'nin vücuda etkilerini şöyle anlatıyor: "Ambalajların üzerinde sodium laureth sulfate (SLS) veya sodium lauryl ether sulfate (SLES) olarak yazılan bu kimyasal madde, deriden emilip organlarda birikme yapabiliyor. Ciltte alerjik reaksiyonlara sebebiyet verebiliyor. Bir araştırmada ise göz dokusuna zarar verip görme problemlerine neden olduğu görülmüştür. SLS'ye düşük miktarda olsa da dioksan diye adlandırılan kanserojen madde üretim sırasında bulaşabilmektedir. Bu nedenle de ayrıca risk oluşturmaktadır."
Normalde vücuttan atılması beklenen birçok madde sık kullanım sonucu özellikle karaciğer, böbrek ve yağ tabakasında birikebiliyor. Sık kullanılan bazı kozmetiklerin cildin en geçirgen bölgelerine uygulandığını vurgulayan Kudret Livaoğlu'nun verdiği bilgilere göre, derinin en geçirgen bölgeleri saç ve koltukaltı. Saç derisi, saç folikülleri; koltukaltı ise ter bezleri vasıtasıyla üzerindeki maddeleri hızlı bir şekilde emer. Saç spreyleri, parfümler ve pudralar solunum yoluyla, rujlar ve nefes kokusunu bertaraf için kullanılan parfümler yutularak, göz çevresi için pazarlanan ürünler o bölgedeki ince deri ve mukoza tarafından emilerek, saç boyaları, kremler, şampuanlar, deodorantlar vb. şekilde cilde uygulanan ürünler deriden vücuda giriyor. Şampuanlar da sentetik temizleyicilerden oluşan deterjanlar aslında. Saçta bekletilmeden yıkandığı için emilimin az olabileceği düşünülse de deterjanların yüzde 1'lik çözeltileri bile katı bir maddenin ciltten geçirgenliğini artırır. Ayrıca kullanılan suyun sıcaklığı arttıkça bu kimyasalların vücuda girmesi kolaylaşıyor.
DOĞAL ÜRÜNLER ÇOK KÖPÜRMÜYOR
Kozmetik ürünlerdeki zararlı kimyasallardan korunmak için doğal maddelerle üretilenleri tercih etmek gerekiyor. Doğal hammaddelere dayalı kozmetik ürünler de hazırlayan Kudret Livaoğlu, doğal ürünlerle ilgili şu bilgileri veriyor:
"Doğal ürünler çok köpürmüyor ve sentetikler gibi bir kez yıkamak temizlik için yetmeyebiliyor. Sentetik şampuanlarda köpüklerin kalıcı olması için ayrıca malzemeler katılıyor. Bunlardan biri Cocoamide DEA. DEA'nın; laboratuvar hayvanlarında yapılan incelemelerde beyin hasarına neden olduğu tespit edilmiş. Çok köpük daha iyi temizlik diyemeyiz ama doğal ürünlerin de sentetikler kadar temizleme gücü yoktur. Ortalama 3 günde bir saçını yıkayan kişi sentetik şampuanla bir kerede temiz hissediyorsa, doğal şampuanı iki kere kullanarak iyi sonuç alabilir."
Zararlı kozmetiklerden korunmak için ne yapmalı?
İyi bir etiket okuyucusu olun.
Mümkün olduğu kadar doğal alternatiflere yönelin.
Doğal ürün geliştiren firmaların markalarını destekleyin.
Yapılan araştırmaları takip edin.
Zararlı kimyasal içeren ürünlerden özellikle hamile, bebek ve çocukları uzak tutun.
Kimyasalların zararlarından korunmak için alınabilecek küçük önlemleri önemseyin.
Zaman