Afife ARTIK
Sebeplerin ötesinde
Tabiat Risalesi belki de ifadeleri en net ve en kolay olan bir risaledir. Peki olanca açıklığı ile ortada duran bu hakikatin biz neresindeyiz?
Dua ederken bile evvela mevcut durumlar, şartlar, sebepler muvacehesinde bir yargıya varıp da ona göre dua etmiyor muyuz?
Kün emrine mâlik ve kün emrini vermesi ile feyekün... Yani ol demesi ile olması arasında zaman geçmeyen Zât’ın kullarına yakışıyor mu böyle dua etmek?
Önce mevcut şartları sabit ve stabil ve hâkim kabul edince sonrasında edilen dua ne kadar kabule karîn olur acaba? Ve bu ön kabul itikadımıza halel vermiyor mu?
Lahikaları bir de bu perspektiften okuyabiliriz. Mevcut şartlar ne idi ve Said Nursi neyin duasını etti ve o şartların mahkumu olmaktan ne ile kurtuldu?
Sebeplerle müsebeb ortasındaki geniş mesafeyi biz neden keşf edemiyoruz ve sebeplerin mahkumu olup da böyle bir Allah’a usulünce dua etmekten neden aciz kalıyoruz?
Hâşâ Allah hiç yarattıklarının mahkumu olur mu?!!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.