Seçim yeterli midir?

Seçimsiz demokrasi olmaz.

Sadece seçimle sınırlı demokrasi de olmaz.

Çoğunluğu elde etmek yeterli değildir. Olmadığı da müteaddit olaylarla görüldü.

Son “Gezi Parkı” olayı bunun en taze örneğini teşkil ediyor.

İhtilalcilerin kötü niyetlerini ve kötüye yönlendirmelerini bir tarafa bırakırsak. İçinde bir dane-i hakikatın olduğu nihayet ortaya çıkmış oldu.

O da şudur; sadece tarihi bir bina restore edilmiyormuş, meğer içinde büyük rant da olan bir proje uygulamaya konuyormuş.

Cumartesi günü İstanbul Belediye başkanı açıklama yaptı, “Proje yenilenecek” AK Partinin MKYK toplantısından çıkan tavsiye kararı bu sonucu doğurmuş oldu.

Sivil direniş; seçimsiz, referandumsuz bir projenin değişimine neden oldu. Öyle de olmalı, “güç bende” deyip dayatma doğru değil, demokrasilerde olmaz/olmamalı.

Bediüzzaman Hazretlerinin bir soruya verdiği cevabın içindeki şu cümle bu meseleyi en çarpıcı bir şekilde ifade ediyor.

Cümle şöyle, “Zîrâ meşrûtiyet hükümete düştüğü vakit, fikr-i hürriyet meşrûtiyeti her vecihle uyandırır. Her nevide, her tâifede onun sanatına âit bir nevi meşrûtiyeti tevlid eder.” (Münazarat sh.31)

Demokrasiler de meşveret esas olmalı, yapılan icraat kimi ilgilendiriyorsa onunla meşveret edilmeli, kanunların etki alanları iyi tespit edilmeli ve ilgili kişi veya kuruluşlarla diyaloga geçip en doğru olanı yapılmalı.

“Ben yaptım oldu” felsefesi artık rafa kaldırılmalıdır. Madem demokrasiyi (İslami terbiye alması şartıyla) en güzel rejim diye kabul ve tatbik ediyoruz. O halde hakiki anlamda tatbik etmeliyiz.

Avrupa, Amerika gibi ülkeler bu meselede hayli mesafe kat etmişler. Onlardaki demokrasi bilgisini alıp bize uygun hale getirdikten sonra uygulamaya koymak en akıllıca görülüyor.

“Hazırcı” olalım veya “hazıra konalım” kolayından işi halledelim demiyorum. Demek istediğim şu; hızla mesafe almamız için bir takım uygulamalara bakmanın bir zararı olmaz. Yeter ki, niyetler iyi olsun, sağduyu olsun uymayan bir tarafı veya yanlış bir tarafı varsa düzeltilir.

Mesela bir liderin sadece iki dönem seçilmesi kuralı hayli güzel görünüyor. Neden biz uygulamıyoruz. Bunu sadece Cumhurbaşkanı için uygulamak yeterli değildir. Her alanda uygulamalıyız.

Parti başkanları da iki dönem kalmalı, hatta sendika başkanları, baro başkanları, vakıf başkanları en fazla iki dönem kalmalı ve yerlerini yeni yüzlere, yeni simalara bırakmalılar.

Hatta bir cihette cemaat önderleri de buna dikkat etmeli cemaat sözcülüğünü yapan insanları belli dönemlerden sonra değiştirmeli ta ki, makamlar şahıslara özel olmadığı anlaşılsın.

Yine mesela, seçim yüzdesi hayli yüksek artık düşürmenin zamanı geldi geçiyor. Hiç olmazsa yüzde 5’e indirilse belli kesimlerin de meclise girmesi kolaylaşsa daha iyi olmaz mı?

Evet, istikrar önemli ülke kalkınması için tek parti iktidarı gerekli ise de ülke insanının mutlu olması da en az istikrar ve kalkınma kadar önemlidir. Hatta kişi haklarına girdiği için şüphesiz kalkınmadan da önemlidir.

O nedenle temsil hakkının verilmesi bir haktır. İnsani bir haktır. Bir şekilde toplum katmanlarını temsil eden kişilerin mecliste bulunmaları da demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından olmalıdır.

Zorla (kanun zoruyla) değil ikna yoluyla birlik ve istikrar sağlanmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
11 Yorum