Himmet UÇ
Seyirci Peygamber
Bediüzzaman’ın tefekkür felsefesinde seyirci kelimesi başrollerde bir misyona sahiptir. Bediüzzaman seyirciyi birkaç çeşit olarak anlatır.
Bir kere Allah kendi sanatını kendine has görmek ve değerlendirmek tarzında uluhiyetinin asaletine uygun bir seyircidir. Kur’an da fenzur, unzur gibi kelimeler bakmak ve görmek üzerine kurulmuştur, kendi bakar insanlara da bakmayı örgütler. Bediüzzaman, Allah’ın mahlukatını özellikle insanları “mümkün suretlerin en mükemmelinde görmek ister” der. Sünneti seniyye bir estetik zorunluktur, yani Allah kulunu en güzel şekilde ve surette görmek istiyor, ibadetteki tadili erkan bu estetik duruşun ifadesidir.
İkincisi peygamber de seyircidir. Bediüzzaman Peygamberimize (asm) seyirci der. Çünkü mehasin-i sanatın en güzellerini yaratan ve güzel bir şekilde arzeden elbette Peygamberine de (asm) bakmayı örgütler, seyri örgütler. Maşallah, barekallah, fetabarekallah hep bütün bu estetik duruşun zarif davranışlardır. Sanat da bunlara harika, olağanüstü tabirlerini kullanır. Sanat işi dini niteliğinden çıkarmıştır, yoksa kul ile sanatçının duruşu aynı şeydir. Bir çiçeği seyredip sonra öpüp, “sen Allah’ın şevketisin” diyen Peygamberimiz (asm) en ideal seyircidir.
Dokuzuncu Sözde Subhanallah, Elhamdülillah ve Allahuekber kelimeleri de namaza ve hayata yansımış estetik kablar, kalıplardır. Mükemmel eserleri karşısında onun eksik olmadığını beyan eder Suphanallah der.
Ziya Paşa Terci-i Bendinin her bendini şu cümleyle bitirir:
Subhanementahayyere fisunihil ukul
Subhane men bikudretihi yacüzül fuhul
Büyük akılları sanatının karşısında hayrete düşüren Allah’ı eksiklerden beri görürüm. Büyük zekaların yine kudretinin karşısında aciz olduğu Allah’ı takdis ederim. Ona kusur yakıştırmak ne demek.
Bu kalıbı Bediüzzaman da kullanır. 32. Sözde bir haşiyenin sonunda. O haşiye de bir tahayyür panayırıdır.
“Allah’ım hayretimi artır“ diyen Peygamberimiz (asm) nasıl harika ifade etmiş. Hayretimiz bir yerde sinmiş kalmış, gariban.
Elhamdülillah da yine nimetin eksiksizliğini ve tasarım harikalığını ortaya koyar. Bütün meyvelerin eksiksiz ve mükemmel geometrisi ve kemali ve insanın onları takdir etmesi estetik duruştur, seyirci duruşudur. Bediüzzaman onları seyretmeyi yemeğe tercih eder. Barla’daki meyveleri dallarında görünce “ben bunları seyretmekten yüz sinema ve tiyatrodan daha çok zevk alıyorum“ demesi bu yüzdendir.
Dün pazarda sağlı sollu her taraf meyve ve sebzelerle insanlara arz için dizilmişler, baktım. Biri sordu “abi niye öyle dikkat ediyorsun?” Ben de ”Sanatı İlahiyenin galerisindeyim, onların güzelliklerinden etkilendim, güzellikler meşheri değil mi?” dedim. Düşündü “evet abi evet” dedi.
Melekler ve ruhaniler de seyircidir. Melekler bahsinde onları anlatır Bediüzzaman. Melekler ve ruhanilerin de kainat sarayının seyircileri, mütalaacıları olduğunu söyler. Kainat Rabbani bir sinemadır. Allah, peygamber, melekler, insanlar, kuşlar hepsi seyircilerdir. Yıldızlar seyir localarıdır ervah ve melaikenin. Bu yüzden Abdülhak Hamit;
“Ne alemdir bu alem aklı fikri bikarar eyler
Hep mucizat-ı kudret piş-i çeşmimden güzel eyler” der.
Yahya Kemal “Abdülhak Hamitten sonra Ledünni şiirin menbaları kurudu” der. Öyledir. Bediüzzaman ledünni bir insandır. Cenabı Nebi (asm) “ilmi ledün sultanıdır.” Aziz ve kalbi adam Süleyman Çelebi Mevlid-i Şerifinde öyle ifade etmiş.
Bu gelen ilmiledün sultanıdır, bu gelen tevhidi irfan kanıdır. Bir kuzuyu seyreden Sırrı Sakati kendinden geçer, onun melemesi ile çoban hayret eder. Çoban ne oluyor denmesine “sana nasıl anlatayım” der, çaresizdir.
Demek insanlar, hayvanlar, kuşlar, melekler, ervahlar, evliyalar, peygamberler ve nihayet mülkün ve sanatın sahibi Allah hep seyircidirler.
Temaşa ve seyirci anlamına gelen temâşâger kelimesi de Bediüzzaman’ın bakışının bir zarfıdır. İnsan ruhunu böyle anlatır.
“Ruh, en münevver bir nurdur. Tahdidi kabul etmeyen âlem-i misâlin pencerelerinde temâşâger bir ruhun gayr-ı mahsûr timsalleri de birer ruh-u mütecessittir. Havassına maliktir, onun gayrı değillerdir.”
Bu cümlenin mana inceliğine bakar mısınız? Ne kadar zarif.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.