Hekimoğlu İSMAİL
Sigara, kitaplar ve annem...
Risale-i Nur diyor ki; "Aç bir aslan zaif bir yavrusunu kendi nefsine tercih ederek elde ettiği eti yemeyip yavrusuna vermesi, hem korkak tavuk, yavrusunu himaye için ite, aslana saldırması, hem incir ağacı, kendi çamur yiyerek yavrusu olan meyvelerine halis süt vermesi bilbedahe, nihayetsiz Rahîm, Kerîm, Şefîk bir zatın hesabıyla hareket ettiklerini kör olmayanlara gösteriyorlar..."
Her canlının annesi vardır. Bunların içinde annesinin kıymetini bilen, ona yardımcı olan sadece insandır. İnsan, evvela kendine yardımcı olmalıdır. Yani kötülüklerden kendini geri çekmeli, daha iyi bir hayat yaşamanın çarelerini aramalıdır. Ondan sonra insan olduğunu hatırlayarak annesinin kıymetini bilmelidir. Annesinin kıymetinin bilmek, maddi sahada değil, bir evladın annesinin elini öpmesi annesi için en büyük armağandır. Çünkü herkesin gönlü var. Evvela onu kazanmak lazım... Gönül, insanlardan bir şeyler bekler. Anne, evladından sadece, "Anneciğim, nasılsın, bir isteğin var mı?" sözünü bekler.
Bazen bir kelime, gönül binasını yapmaya yeter: Anneciğim!..
Tecrübelerimle şunu söyleyeyim: Anneler, hissen çok kuvvetlidir. Ona danıştığımız zaman çok isabetli şeyler söyleyebilirler. Çünkü anneler, masumdur. Evladına karşı kötü bir şey düşünemez. Böylece onların ruhunda kemalât başlar. Tahsilimiz, makamımız ne olursa olsun, "Anneciğim şöyle bir iş yapacağım, ne dersin?" dense, onun söyleyeceği söz çok isabetlidir. Zaten yaşlılar, gençlerin enerjisinden, gençler de yaşlıların tecrübesinden faydalansa insanlık seviye kazanır.
Güzel bir hatıramı anlatayım: Köyümüzdeki delikanlılar sigara içerdi. Sigara içmelerinin sebebi, delikanlı olduklarını ispat içindi. Çok da çalımlı sigara içerlerdi. Sonra sigara içenlerin birbirine sigara vermesi, içerken sohbet etmeleri, beni cezbederdi. Ben de mısır püskülünü gazeteye sardım, sigara yaptım, yaktım. Sigara gibi duman çıkıyor... Aynı o delikanlılar gibi çalım atarak annemin yanına gittim. Anne dedim, bak! Göbeğimi ileri çıkardım. Omuzlarımı geriye atıp gerindim. Sigarayı tüttürmeye başladım. Göbeği büyük, kafası küçük adamlar gibi...
Annem ot biçiyordu. Hemen ayağa kalktı. Karşıma dikildi. Dedi ki, bu orağı al, beni öldür, ondan sonra sigara iç. Şaşırdım kaldım. Herkes içiyor ben içsem ne olur yani? Annem bağırıyor, ağlıyor, içmeyeceksin diyor. Ben sigarayı yere attım, çiğnedim. İçmeyeceğim, dedim. Geldi boynuma sarıldı. Yüzümü gözümü öpüyor... "Bir daha söyle, içmeyeceksin değil mi?" "Ana, dedim ya, içmeyeceğim..."
O günden sonra hiç sigara içmedim!
Şöyle bir hesap yaptım: Bir ayda ne kadar sigara içilir? Bunun için kaç lira ödenir? Her ay sigaraya vereceğim parayı kitaba verdim. Sayısını bilmediğim kadar kitabım oldu. En iyi arkadaşım oldu kitaplar... Bunda annemin payı büyüktür...
Hayatım bir mana kazandı, kitaplar sayesinde...
Annem pazara gider, benim için yiyecekler alırdı. Eve gelir, onları hazırlar, "sen bunları ye" derdi.
Sanki kitap okuduğum için bana özel muamele yapardı...
Hayatımda annem kadar bana içten hizmet eden olmadı... Anlıyordum ki; şefkat, sevgiden daha güçlü bir duygu...
Hasta olduğunda yürüyemez hale düşmüştü annem... Onu sırtıma alarak hastanelere götürdüm. Yine de hakkını ödeyebildiğimi zannetmiyorum...
Bu sebepten ömrümün sonuna kadar anneme dua edeceğim. Sadece Anneler Günü'nde değil, her gün değil, her namazımda annemi hatırlıyorum...
Zaman
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.