Öyle bir iş koy ki ortaya sevenin de sevmeyenin de yanında olsun! 
Gözümüze sokulan yapay gündemlerin dışına çıkabilirsek çok sancılı duran bu dönemin nasıl nur topu gibi neticelere gebe olduğunu ve yanısıra bu sancıya eşlik eden bebek katillerinin kürtaj için sıraya girdiğini ve nedenlerini de görebiliriz belki... 
Uluslararası şirketlerin yaptığı geniş çaplı anketler, sadece iktidar değil muhalefet partili seçmenlerin de başkanlık sistemini istediğini ortaya koyuyor. Yeni bir anayasayı da sadece iktidar değil muhalefet seçmeni hep beraber istiyor. İç güvenlik ya da dış güvenlik paketlerini de(!) Spekülasyon veya provokasyon aracı haline gelen sosyal medyanın kontrol edilebilir olmasını da(!) Eğitim sisteminin ve müfredatın dünya standartlarının üstüne çıkmasını da(!) Gayri meşru sivil terörize oluşumların sadece iktidarı değil tüm vatanı ve her vatandaşı ve siyasetin üstünde devleti tehdit etmesine mani olmasını ve tekrarının önüne geçmesini de (!)... 
Reisi Cumhurumuz Recep Tayyip Erdoğan'ı kör aşk ile sevenlerle beraber, kör öfke ile nefret edenlerin de hem fikir olması bu yaşananların sadece yandaş değil tüm vatandaşları kapsaması ve sadece kendi zamanını değil, kendinden sonraki zamanları kapsaması nedeniyle... 
Hangi parti ya da cemaat mensubu olsa veya olmasa her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bilir ki;
İlk ulus devleti olan ve dünyadaki hükümdarlığı biten 5'e giren Fransa ya da Almanya veya Amerika ve daha niceleri Başkanlık sistemiyle yönetiliyor. Hepsi memnun ve üstelik bu kervanın başında bizim ceddimiz var, bizden almışlar. 
Yeni bir anayasa ya da iç güvenlik veya müfredat gibi meselelerin hepsi siyaset üstü meseleler. 
Neredeyse yüzyıldır bir Afrika ülkesi gibi sömürülürken eşiğinde durduğumuz ve hazırdaki halimizi ülkesini seven herkes takdir ediyor, bazıları açıktan bazıları gizlice... 
Bir banka bir müslüman için gündem konusu olamaz. "28 Şubat dönemi hortumlanan bankalardan birisi kaç-ak saray ederdi?" sorusu bugün batan bir bankanın, zararını ödemek zorunda olan her vatandaşın tablosundan daha acıtıcı değil! Bütün bunlara siyaset üstü bakabilenler biliyor ki; yüzde 52 oyun önemli bir kısmı CHP, MHP hatta HDP saflarından geliyor! 
Her rejimde muhalifler olur elbette ancak tamamlayıcı olması gereken bu unsur bizde ancak yıkıcı ve inadına, doğru yanlış demeden herşeye kuru muhalefet eden çok zayıf bir yapı olarak duruyor tabloda. Bir müslüman içinse bir iktidarın dine hizmet etmesi değil ilişmemesi bile seçilme sebebidir. Oysa şimdi her cemaatin önü sonuna kadar açık olduğu ve düne kadar koltuğunun altına Kur’an’ı alıp sokağa çıkamazken şimdi dilediği kıyafetle sokaklarda gezdiği gibi, inancı farklı olan ya da inançtan mahrum olan vatandaşlar da sonuna kadar özgür ve rahatlar. Görsel ya da işitsel medyalarında, basınlarından ülkenin liderine açık ve galiz hakaretler edecek kadar...

Biz vatandaşlar batan biten herşeyin bedelini ödemedik mi yüz yıldır? 
Hadi geri dönelim! 
Terör hakim olsun, 
Aksarayı yıkalım çadır kurulsun, 
Dünyada 5. sınıf ülke olalım, 
Türkiye'de pastayı 5 aile yesin, 
Müfredatımız aynı kalsın beyinler göçsün, 
İçeride isteyen at koştursun, polisimiz askerimiz ölsün, hem de kardeşi öldürsün, 
IMF geri gelsin, liderlerimiz el pençe dursun, 
50 yıl geriden takip edelim dünyayı, 
Zaten bize ait topraklarda yaşayan kardeşlerimizi ziyaret ederken vize alalım. 
Zaten bize ait topraklardaki madenlerimizi dahi kullanmayalım. 
Başbakanımız asılırken söz milletin değil, kimliği belirsiz kimselerin olsun. 
Daha sonra bir sağdan bir soldan assınlar biz de izleyelim!
Tüp, yağ, ekmek kuyrukları gelsin, sular kesilsin, sesini çıkaranı işkenceye alsınlar. 
Sıtma halinde yaşayalım! 
Ölümü gösterip sıtmaya razı edenler tarafından...!

Ya da vuruluyoruz madem içimizde bizim imkânlarımızı kullanarak vurmaya devam etmesinler, el birliğiyle düşmanı içimizden dışarı atalım da yanyana tek beden dışarıya karşı savaşalım... 
Ölümse birkez olsun, şereflice, onurla, imanla...!