Dursun SİVRİ
Şöhretlerin ölümü yok mu ya!
Hiçbir söz hiçbir nasihat ölüm kadar tesirli olamıyor.
Aileden birisi, sonra komşudan biri, liderlerden ve dahi şöhretlerden birilerinin vefatı müthiş şok yaptırıyor.
Yine şöhretlerden biri dizi filmlerin kahramanı olunca sanki aileden biri gibi hayatın içinde yer alıyorlar.
Sıradan insanların hayat felsefesi dizilerdeki hayat değerleri ile özdeşleşiyor. İnsan ilişkileri, davranış biçimleri, neye ne kadar önem verdikleri, giyimi-kuşamı, eşya, moda ve benzeri hayatın her alanında insanlar hipnotize oluyor. Dizilerde oynayan sözde rol modeller gibi hayata bakıyorlar.
Ekrana takılmak, düşünme melekesini köreltiyor, muhakeme yeteneğini bitiriyor, karar organı olan beyni devre dışı bıraktırıyor.
Sual; Peki başrol oyuncular gerçekten rol model vasıflarına sahip mi?
El cevap; sorgulama yeteneği körelmiş olan sıradan insanlar için ekranda dış görünüşünden hayran olduğu her figür rol model olarak kabullenilmiş.
Ancak, hayat değerlerinin referansı ben merkezli ve menfaat üzerine kurulu. Yalan uyduramadıklarında nadiren doğru konuşanlar, her farklı insana göre ayrı yalan konuşanlar kanıksanmış bir tablo ve sahnelerden oluşuyor diziler. Başarının göstergesi uydurulan yalanların inandırabilme gücünden ölçülebiliyor. Bir de her sahnede ayrı bir yalanın senaryonun temelini oluşturduğu düşünün. Bunu seyreden, olayların akışına kendini kaptıran seyircilerin, özellikle çocukların hayatına yansıması ne kadar hazin olmakta. Yalan sıradan ve normal bir davranış gibi algılayan, hayat felsefesi çarpık birey ve sosyal yapı.
Geçtiğimiz günlerde oldukça evveliyatı olan yaşlı şöhretlerden birisi vefat ediyor. Son zamanlar yaşadığı ve vefat ettiği bölgedeki bir köyün mezarlığına defnedildiği rivayet ediliyor. Köyün muhtarı ve ihtiyar heyeti durumu değerlendiriyor. Kamuoyuna yansıyan söylenti doğru ise “Alevi olmadığı” için mezarlığa kabul edilmiyor. Ortalık karışıyor. Kimileri karara köpürüyor, kimleri “yok öyle bir vasiyet” diye soruna çözüm bulmaya çalışıyor. Neyse bir şekilde mezar ve defin işi hallediliyor.
Durum her ne olursa olsun tek kelime ibretlik. Konu ile ilgili farklı yayın yapan medyada yazılanlara göre sözü edilen şöhretin vefatında mezarına şarap koydurmak istemesi…
Haberin neresine ne yorum yapalım her tarafı ibretlik.
Mezara şarap konulma vasiyeti sağlığında söylenmiş. Mezar meselesi ölüm sonrası gündeme gelmiş. Kaderin cilvesine bakınca şarap muhabbeti olan adamı toprak da kabul etmiyor.
Bundan çok yıllar önce çok çok meşhur birilerini de toprağın kabul etmediğini, geri fırlattığı olayı her ne kadar saklansa da bir şekilde açığa çıkmış…
Şöhretin, dünyaca gücün, makamın, servetin çapı ne olursa olsun “ölüm” hakikatinin yaptığı kalibrasyonu hiçbir mekanizma yapamıyor.
Ölüm hakikati ve haberlerini vesile yaparak hipnotize olmuş toplumu rehabilitasyona tabi tutup ayıktırmak lazım.
İşte tam böyle zamanlarda din görevlileri, dini hizmet yapan insanlar, sosyal gruplar ve bu konuda söz söyleme konumunda olan insanlar, bu tabloda devreye girmeli. Bu vesile ile iletişim kanalları işletilebilir. Toplumsal kutuplaşmanın tansiyonunu düşürülebilir. Her insanın başına açılmış olan imanla kabre girip girememe davasını kazanmasına vesile olmak ne büyük hizmet olur. Acıyı gerçekten yaşayanlara da doğru ve etkili bir destek olur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.