Dr. Selçuk ESKİÇUBUK
Süre doldu-Ben de-Domuzunu ihbar et!
Bu “3 slogan” aynı amaçlar için söylenmiş sözler yani cinsel taciz olaylarına dikkat çekmek için ABD ve Fransa’da başlatılan kampanyalarda söylenen sözcükler.
Hollywood'da 300'den fazla kadın oyuncu, yönetmen ve yazar, film endüstrisi ve diğer sektörlerdeki sistematik cinsel tacizle mücadele etmek için “Time's Up” (Süre doldu) adını verdikleri kampanya başlattılar. Bazı ünlü film yapımcısı ve aktörlerin, tv program yapımcılarının bu sektördeki kadın ve erkek oyunculara karşı cinsel tacizde bulunduklarını açıkladılar.
Daha önce ise TIME dergisi cinsel taciz skandallarıyla ilgili sosyal medyada “Me too” (Ben de) etiketiyle kampanyaya imza atmıştı. İki günde 12 milyon kadın “tacize uğradım” diye tweet attı. Bu kampanyasının ardından Fransa’da kadınlar sosyal medya ve sokaklarda“Domuzunu ihbar et ”sloganıyla eylemler düzenlemişti.
Fransa’da yeni yayımlanan bir araştırma, cinsel taciz ve şiddetin ülkedeki boyutlarını gözler önüne serdi. Jean-Jaures Vakfı tarafından Fransız Kamuoyu Araştırmaları Enstitüsüne (IFOP) yaptırılan “Cinsel Şiddet” konulu araştırmada, ülkedeki 8 milyon kadının hayatlarında en az bir kez tecavüze uğradığı, yüzde 43’ünün fiziki cinsel istismara maruz kaldığı, yüzde 50’sinin cinsel içerikli hakaretlerle karşılaştığı, yüzde 58’inin ise uygunsuz tavırlara maruz kaldığı belirtildi.
Geçtiğimiz yıllarda İrlanda, Almanya, Fransa, Belçika ve İtalya’da son olarak da ABD’de pedofili (çocuğun cinsel istismarı) mağdurlarının sayısının binleri bulduğunun tespit edilmesi üzerine, BM Çocuk Hakları Komitesi harekete geçti. Özellikle Katolik enstitülerinde görev yapan çok sayıda din adamının son yıllarda bu skandala karıştığının ortaya çıkmasının ardından komite, hazırladığı 20 soruluk listeyi Vatikan’a göndererek, Kasım ayının sonuna kadar cevapların bir rapor halinde kendilerine gönderilmesini istemişti. Papa Francis, Vatikan’ın yaptığı bir araştırma sonucunda Katolik Kilisesi’ne bağlı çalışan din görevlilerinin yüzde 2’sinin pedofil olduğunu tespit ettiklerini açıklamıştı. Bu yüzde 2’nin içinde rahipler, piskoposlar ve kardinaller var.
Son günlerde ülkemizde de çocuklara karşı cinsel tacizler ön plana çıktı. Tacizcilere verilecek cezalar konuşulmaya başlandı. Acaba bu konunun adli tıp boyutu nasıldır? Bakın Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gökhan Oral neler söylüyor:
“Dört-beş yaşındaki çocuklarımız babaları, abileri, öğretmenleri, sağlık çalışanları, mahallelisi, imamı tarafından istismar ediliyor. Sadece 2016’da Adli Tıp’a gelen çocuk cinsel istismar vakası 40 bin 64 ve yalnız 13 bin vaka cezalandırılabildi. Suçlular bazen baba, bazen öğretmen gibi en yakınlar olabiliyor.”
Günümüzde tıp fakültelerinde bu konuda yoğun bir araştırma var. Bugünün faili geçmişin mağdurudur, evet oran yüksektir. Bu, olup biteni anlamaya doğru bir adımdır. Ama bu bir özür değildir. Çünkü binlerce insan da istismar edildiği halde pedofili olmuyor. Çocuk istismarcıları, yüzde 80 oranında çocuğun tanıdığı biridir. Ona hükmedebilen, görünüşte iyi bir baba, iyi bir öğretmen, kilisedeki rahip.
İnsan bedeni, değişim, dönüşüm ve felaketlerle karşı karşıya kalan ve ihtiyaç içinde olan bir yapıdadır. Bu bedende ruhun yaşayabilmesi için içine 3 kuvvet ve güç konmuştur.
Birincisi menfaatleri kendine çeken ve cezbeden hayvani duygulardır (cinsellik, yeme içme gibi). İkincisi zararlı şeyleri kendinden uzaklaştıran öfke, kızgınlık, hiddet ve şiddet duygusu gibi duygulardır. Üçüncüsü ise, fayda ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden ayıran akıl gücüdür.
“Tagayyür, inkılap ve felaketlere maruz ve muhtaç şu insan bedeninde iskan edilen ruhun yaşayabilmesi için üç kuvvet ihdas edilmiştir. Bu kuvvetlerin, birincisi, menfaatleri celp ve cezb için kuvve-i şeheviye-i behimiye, ikincisi, zararlı şeyleri def için kuvve-i sebuiye-i gadabiye, üçüncüsü, nef' ve zararı, iyi ve kötüyü birbirinden temyiz için kuvve-i akliye-i melekiyedir. (İşaratül İcaz)
“Hayvanın aksine olarak, kuvâ ve meyilleri fıtraten tahdit edilmemiş; meyl-i zulüm hadsizdir. (Sünühat)
Duygular, insanın dışarıdaki yaşamı ile içerideki yaşamı arasındaki bağlarını kurar. Onların tümü, insanın ruhuyla birer kanalıdır. Duygular vardır içimizde çekirdek gibi, zamanla büyür ağaç olur, çiçek açar ve etrafa güzellikler saçar. Sevgi, yardımseverlik ve dostluk gibi… Duygular vardır vahşi ata benzer, doludizgin gelir ki dizginleri ele alıp kontrol etmek gerekir. Düşmanlık, öfke, kin, nefret ve kıskançlık gibi…
İnsanlar da hayvanlar gibi neslinin devamı için cinsel ilişki yaşarlar. Cinsel duyguları, onu çekici kılarken bu duyguları olmayan insan yaşayan bir ölü gibidir. Ancak bu duyguların aynı zamanda büyük bir tehlikesi vardır ki o da, akla galebe çalıp iradenin dizginini ele geçirmeleridir.
“Bir adamın kuvve-i gadabiyesi olan dâfiası ve kuvve-i şeheviye olan cazibesi olmazsa, ölmüş olmuş olur ve hayy iken meyyittir. (Münazarat)
“İnsandaki bu kuvvetlere şeriatça bir had ve bir nihayet tayin edilmişse de, fıtraten tayin edilmemiş olduğundan, bu kuvvetlerin herbirisi, tefrit, vasat, ifrat namıyla üç mertebeye ayrılırlar. Mesela, kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi humuddur ki, ne helale ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi fücurdur ki, namusları ve ırzları payimal etmek (İşaratül İcaz)
“Kuvve-i şeheviye ile arzda fesat hasıl olur; kuvve-i gazabiyenin tecavüzüyle katl ve kıtale mahal olur. (İşaratül İcaz)
“Kuvve-i şeheviyenin fesadı ve ifrat ve tefriti olan humud ve fücurdan musaffâ olarak, o kuvvenin medar-ı istikameti olan iffette, kuvve-i şeheviyesi daima iffeti, âzamî mâsumiyet derecesinde rehber ittihaz etmiştir. (Lemalar, 11.Lema)
“Ve insandaki kuvve-i şeheviye, selametli istikameti ve iffeti zayi etse, ifratla musibetli, rezaletli fücura, fuhşa ve tefritle humuda, yani nimetlerdeki zevk ve lezzetten mahrumiyete düşer ve o manevi hastalığın azabını çeker. (Şualar, 15.Şua)
Sapkın ilişkilerin tarihi eskidir. Kur’anda erkeklerin erkeklerle olan sapkın ilişkilerin yaşandığı Lut kavminin başlarına gökten taşlar yağdırılarak helak olduğu anlatılır.
Erkeğin erkekle, kadının kadınla, erkeklerin çocuklarla veya ensest ilişki gibi sapkın dürtüler kontrol altına alınmalıdır. Evet cinsel dürtüleri yönetmek, sapkın bir cinsel uyarılmayla baş etmek için yardım almak gerekir. Evli veya bekar olmak, eğitimli veya eğitimsiz olmak da fark etmiyor, sapkınlık her iki halde ve her toplumsal katmanda görülebiliyor.
Cinsel suçun altında tek bir neden yatmaz ve bu kesinlikle yalnızca seksüel dürtülerle de açıklanamaz. Ancak cinsel suç; seksi içerir ve suç, sürekli olarak bu dürtüleri yönetmekte başarısız olmakla ilişkilidir.
Batıda Pedofolik bozukluğa sahip azımsanmayacak sayıda hasta aslında yardım istiyor. Stockholm’deki Karolinska Üniversitesi Hastanesi’ne bağlı Anova Kliniği’yle bağlantılı olan ‘Preventell’ adlı ulusal yardım hattını çocuklara cinsel ilgi duyma eğiliminden dolayı yılda yaklaşık 100 kişi arıyor.
Günümüzde bu türlü sapkınlara karşı ülkeler önlemler almaya çalışıyor. En güncel olan erkeklerde cinsel dürtülerin kaynağı olan testosteron isimli hormonun kandaki seviyesini düşürmek için ”Anti-androjen tedavi” veya bizdeki adıyla “Kimyasal hadım” uygulamak çalışmaları devam ediyor. Bu işlem testestoron hormonunun sinyallerinin vücutta hedef dokulara ve merkezi sinir sistemine ulaşmasını engellemek için tıbbi olarak bloke edilmesi anlamına geliyor.
Suçlunun cezalandırılması elbette devleti ilgilendirir ama çocuklara sahip çıkmak ailelerin en önemli görevidir. Bu konuda onların anlayacağı şekilde “yakın akraba, tanıdık veya yabancı birinin bedenlerine dokunma hakkı olmadığı” anlatılmalıdır. Olay meydana geldikten sonra suçlunun cezalandırılması o çocuğun yaşadıklarını geriye döndürmez, ömür boyu o travmayı unutamaz. Bu konuda devamlı eğitim ve farkındalık gerekir.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.