Nurettin HUYUT
Suriye politikası
“Dahilde silah çekilmez”, “dahilde cihad başka, harice karşı cihad başkadır” hakikatleri Güneş gibi düşünce dünyamızı aydınlatıyor.
Bir kez daha görüldü ki, bu asırda maddi kılıçlar kınından çıkarılmamalı manevi kılıçlar çekilmeli, manevi tahribata karşı manevi tamirat gerekli.
İşte Suriye, çekildi de ne oldu, gelinen nokta içler acısı, “Esed’in gitmesi şartıyla diyaloga hazırız” diyen bir muhalefetle karşı karşıyayız.
Yani bundan şu anlaşılıyor. “Esed zulmün sembolü oldu, onun mutlaka gitmesi lazım, ama askerleri Suriye’nin askerleridir. Yeni Suriye’yi elbette birlikte kuracağız” deniyorsa;
O halde neden bu kadar kan döküldü ve bu kadar can alındı. Madem sonunda aynı toplumun fertleri o ülkenin geleceğini belirleyecekti o halde bir eksik bir fazla ne fark eder. Esed gibi, belki daha katı yürekli binlerce zalim devletin derin mahfillerinde zulme devam edecektir. Kısacası bu iş demokratik kurallarla yapılsaydı daha iyi olmaz mıydı? Yüz binlerce masumun canı malı, ırzı ve namusu pay-ı mal olmadan olsaydı daha doğru olmaz mıydı?
Demek ki, silah çekmek kolaymış ama bu silahı tekrar kınına sokmak gayet zormuş. “Şimdi ayıkla bakalım pirincin taşını.” Bu kadar karıştırdıktan, kin ve nefret ektikten sonra, tekrar sulh ve sükûna nasıl geçeceksin. Halkları birbirine kardeş ve dost yapmak öyle kolay mı? Benim kızgınlığım muhalefete değil elbet asıl onları bu duruma düşüren yönetimedir. Ama bir hakikat da var ki, bu zamanda müspet hareket tarzı her zaman ve her yerde geçerlidir.
“Kaza yapan şoföre yol gösteren çok olur” demeyin. Zira biz Risale-i Nur sayesinde yüz yıldır bu hakikatleri haykırıyoruz.
Bu konuda Hükümet de iyi bir imtihan vermiş sayılmaz. Dış politikada, İslam dünyası nezdinde kazandıkları haklı saygıya zarar verdiler. Taraf olmak ve silah çekilmesini hoş görü ile karşılamak hatta politik destek vermekle muhalefete bir şey kazandırmış olmadılar.
Bir yanlışı çok kişi destekliyor diye o yanlış “doğru” olmaz.
Bu olaydan da anlaşılıyor ki, şer güçleri bir devletle sınırlı kalmamaktadır. Derin mahfiller ahtapot gibi bütün dünya ülkelerinin içlerinde damarlarına kadar sirayet etmiş bulunuyor.
Bu gün Çin’in, Rusya’nın, İran’ın ve diğer bir takım ülkelerin Esed zulmüne destek vermeleri tesadüfî değildir.
Peygamber Efendimizin (asm) “o şahsa rast gelirseniz onunla siyasetle mücadele edilmez” talimatı bir mü’cize-i peygamberidir. 1400 sene önce bu günü görmüş ve bu günün deccallarına karşı ümmetine nasıl davranması gerektiği hususunda yol göstermiştir.
Bu emre ne kadar sıkı sarılırsak o denli rahat ederiz ve başarıya ulaşırız. Aksi takdirde her hareketimiz günah kazandırmaktan başka bir işe yaramaz.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.