Kainat muhteşem bir nizam ve ahenk içinde milyonlarca yıldan beri hareket etmeye devam etmektedir.

Bu nizam ve hareketlilik atomlardan yıldızlara, güneş sistemlerinden galaksilere kadar bütün varlıkları, hiç bir şey hariçte kalmayacak şekilde her yaratılmışı ihtiva etmektedir.

Bütün kainat adeta muhteşem bir Mataf'tır. Rabbimizin çizdiği yörüngeler içinde, elektronlardan cesim yıldızlara kadar her varlık tam bir itaat ve adeta bir cezbe halinde tavaf vazifesini eksiksiz bir şekilde yerine getirmeye çalışıyor.

Bu vazifesini yaparken zerre miktar şaşırmıyor ve bir saniye bile gecikmeden tam bir itaat içinde İlahi emirlere inkiyat gösteriyor.

Kainatın kalbi Kâbe,  bütün kainatın adeta cismen küçük, fakat mana olarak çok daha ihtişamlı bir numunesi olarak aynı tabloyu sergiliyor.

Kabe'de, yılın her günü bu anlamda çok büyük heyecanlar yaşanıyor.

Fakat Kurban Bayramında, Hac heyecanının yaşandığı günlerde çok farklı bir maneviyat kuşatır bu mübarek diyarları.

Dünyanın dört bir yanından koşup gelen milyonlarca mümin, burada büyük ve tarif edilemez hislerle çok ulvi bir alemin ayrılamaz bir parçası haline gelir.

Farklı cinsiyet ve renklerden, milletlerden, farklı dilleri konuşan, sosyal ve kültürel düzeyleri ayrı milyonlarca mümin aynı inançla ve aynı manalar etrafında adeta pervane oluyor.

Dünya ehli için pek önemli olan bazı farklılıklar, burada tam anlamıyla bir hiç hükmüne geçiyor.

Sol tarafına dönen ve kalbini Kainatın kalbine çeviren müminler, adeta bütün varlıklar ile bütünleşerek  Rablerini zikretmenin engin hazzını yaşıyorlar.

Bütün müminler yekvücut olarak Tevhid manasını bütün ihtişamları ile ilan ediyorlar.

Mataf'ta,  her türlü ayırımı ayaklarının altına alarak kendilerini yaratan Hâlık'larına bütün zerreleri ile müteveccih oluyorlar.

Bu mananın, hayatın her anına, yılın her gününe yansıtılması ve hakim kılınması gerekir.

Bütün İslam ülkeleri arasındaki münasebetlerde de aynı ruhu ve aynı inancı prensip olarak uygulamakta ne kadar yetersiz kaldık.

Çektiğimiz bunca sıkıntıların esas sebebi, bu manaları sosyal hayatımıza,  gruplar ve ülkeler arasındaki münasebetlerimize yansıtmamızdaki isteksizlik veya yetersizlik değil midir?

Tavaftaki manaların, hayatımıza tüm müslümanlar olarak aktarılması ve hakim kılınması gerekir.

İslam dünyası olarak tavafı şekilden ve sembolden ibaret bırakmanın, bu manaları hayatımıza taşıyamamanın sıkıntılarını daha ne kadar yaşamaya devam edeceğiz?

Belki de sosyal hayatta karşılaştığımız problemim çözümü burada.

Tavafı ve bu muhteşem manaları hayatımıza taşımaktadır, bu dertlerin dermanı.

Bunun için hep beraber her müminin yapabileceği birşeyler mutlaka vardır.

Daha fazla acı çekmeden.

Daha fazla kan dökülmesine seyirci olmadan.

Daha çok müminin evlerinden barklarından koparılmasına, aç ve çaresiz bir şekilde muhacir olmalarına göz yummadan.

Bugün hemen başlamaya ne dersiniz?