Hüseyin EREN
Titanik’i teheccüdle uyandırmak
Buz dağına göre göre uyuklamak; dayanılmaz gaflet ağırlığı, acz zirvesi, noksanlık derinliği… Sonrası nefsin Titanik’i. Uzak sahil, derin deniz, buz soğukluğu, zevk telaşı; yakın ufuk karanlık, ölüme kaç mil var?
Unutmak olmasa insan nasıl yaşar, o perdeyi yırtmadıkça da hakikat nasıl ortaya çıkar? Zamanın sinema perdelerinde zaman zaman gezmek, geçmişin kusurlarında istiğfar adımlarla dolaşmak tövbe umuduyla geleceğe bakmak… “An”ın alnına hikmet dokumak…
Beş yaşından öncesini, bir yaşından öncesini daha ileri gitse evvelini hatırlar mı insan? Elest Meclisi; zaman, mekân öncesi, perde yok.
“Akşam ne yediğimi hatırlamam” der kimileri; midenin ve zihnin doluluğunu gösterir bu ağır hal. Ağırlıkları atmadan geçmişe nasıl gidilir, geleceğe nasıl taşınılır?
Bu sıkletin bu ağırlığı taşıması için lüzumsuzluklar atılmalı değil mi? Bir göğüste iki kalp yok der Kur’an. Bir dünya vardır, bir de insan. Çok insanlar aslında bir insandır.
Cennetin baba diyarı olduğunu unutmak ve sormak birisine; nerelisin? Manisalıyım, ne kadar doğru? Mevlana deyince Konya, Konya deyince Mevlana akla gelir; gerçekte Mevlana Konyalı mıdır? Keza Osmangazi Bursalı mı?
Titanik serüveninden kaç film yapıldı, daha kaç film yapılır kim bilir? O gemidekiler nereli idi, nereye gidiyorlardı?
Endülüs Emevi Devletinin bitiş serüveni Titanik’e benzemiyor mu? Tefrikanın yıkıcı yakıcılığını bile bile ittihada yeltenmemek ve gemileri yakan adamın sahilinden uzaklaşmak.
Bir ömür bir gemi yap, burnunun dibindeki buzdağını, “ene”yi görme; ölüm sabahında uyanmak, geç değil mi?
Firavunu batıran aynı Titanik değil mi? Yüzyılın firavunlarının gemisi de aynı uykudan kaybetti, ‘ben’ buz dağına çarptı.
Çok kimse Titanik yapma derdinde, “bir Titanik’im olsa” gayretinde; bilmiyor ki buzdağlarını, “iyi bir nefer oldun mu” sorusunu sormuyor bile.
Nefis tezkiyesi olmadan okyanuslara açılınır mı? Musa ol da; önünde denizler açılsın, Yunus ol da balığın karnında yüz, Nuh ol da tufandan kurtul.
Hızır arkadaşın olsun da seyahate çık, sakın ola soru sorma.
Firavun olup orduların olsa, Amerika senin olsa ne yazar; bir damla suda boğulduktan sonra.
Titanik Atlantik’e gidiyordu, Atlantik’ten hareket eden Titanik yola çıkalı çok oldu, batması için neferin birkaç saniyelik uyuklaması yeterli. Batarken çıkardığı sesi düşünün?
Her birimiz Titanik’te dümenci neferiyiz, göz mesafesinde buz dağı, belki daha yakın. Gecede teheccüd uyanıklığı, gündüzde aynı hal ve yakin gelinceye kadar bu hali muhafaza etmek; baba diyarı uzak sahil değildir inşaallah.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.