Serdar ABDULKADİR

Serdar ABDULKADİR

Ümitsizlik (Yeis) ve Ümit’e (Emel) Dair

Aklını kullanmayanların üzerlerine pislik saçılır.
Pisliklerinde debelenip dururlar.
Döneklikleri ve aşağılıkları ve dilencilikleri ve köpeklikleri ile böceklere yem oldular.

Pislik içerisinde debelenip duran ve aklı ile kalbi felç olmuş insanlık, kendi durumunu değiştirmek istemedikçe ve bu gayreti göstermedikçe felaha erişmeyecektir.

Zombiye dönüşmüş ve sadece güdüleriyle hareket eden insan!

Kin ve nefrete sevgi duydu.

‘Sadece benim işim görülsün herkesin canı cehenneme’ dedi.

Gücünün yettiğini, zayıfı ezdi!

Muhtacı aşağıladı.

Toplumsal ve şahsi hayatında ‘Doğruluğun’ canına okudu ve doğruluğu öldürdü.

Bulaşıcı hastalık halini almış baskıcılık ve hukuksuzluğu bile isteye meşru kabul etti.

Erdem ve kutsala dair ne varsa aç gözünü ve midesini doyurmak için şımarıkça kullanıp menfaat elde etti…

Ruhsuz, zalim, korkak canavara dönüştü.
Evet!
Zalim korkaktır zaten…

Yeis bataklığına saplanıp kaldı ve kanalizasyon içerisindeki malum fareler gibi oldu.

**

“Ümit, kişinin hayatında olayların ve gelişmelerin iyi sonlanacağına ilişkin inançtır.”

Türkçe’de kolu kanadı kırılmış diye bir tabir vardır.
Arkasında yılanın olduğunu gören veya hisseden kuşun kolu kanadı kırılır ve yılana yem olur. Hâlbuki kuşun uçmak gibi bir avantajı ve yılanın sürünmek gibi bir dezavantajı vardır. Buna rağmen ümitsizlik ve korku belası kuşu yem olmaktan kurtaramıyor.

Fabllarda, kedinin miyavlamasını duyup korkusundan tavan arasından yere düşen farenin hikâyesi anlatılır.
Ümitsizlik damarlardaki kanın çekilmesi gibi “yaşayan ölü” haleti yaşatır insana.

Felaketlerin en önemli nedeni ümitsizliktir.
Yeis, korkakların âcizlerin işidir.
Yeis, mutluluğun tahripçisi ve hayatın katilidir.
Ümitsiz insan, ruhu çıkmış ceset gibidir.

Mehmet Akif bu ümitsizlik halini şöyle tasvir eder:

Yeis öyle bir bataktır ki düşersen boğulursun.
Azmine sarıl sımsıkı, bak ne olursun!
Yaşayanlar hep ümitle yaşar,
Me’yus olan, ruhunu vicdanını bağlar.

Ey dipdiri meyyit iki el bir baş içindir.
El de senin baş ta senindir.
Kurtarmaya azmin niçin böyle süreksiz,
Sen mi yoksa ümidin mi yüreksiz.

Yeis öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümide sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!

Ümitsizlik öyle bir bataktır ki düşersen boğulursun, kalk ümide sarıl, bak neler başaracaksın! Başardıkların sen bile şaşacaksın.

Ümitsizlik her olgunluk ve iyiliğin engelidir.

Umut, gücün karşısındaki en büyük güç’tür.

İyi insanın içinde oksijenden daha çok umut vardır.

Yağmur duasına giden köylülerin arasında şemsiyesiyle giden çocuk gibi olmalı…

Bize bu kadar kötülük yapan, ölüme götüren bu hastalığın çaresi ise, ‘Emel’dir. Yani, Rahmet-i ilâhiyeye karşı kuvvetli ümit beslemek, ümidi kesmemektir. Daima ümitvar olmaktır.

Bütün canlılar ve insanlar ancak kararlılığıyla ve geleceğe sımsıkı bağlanmış ümitleriyle yaşarlar.

Ümitsizlik, yakaladığı insanın ruhunu ve vicdanını esir alır.

Gerçekten de ümitsiz insanlar, artık bir şeyler üretmekten vaz geçtiği gibi hızla tükenmeye ve tüketmeye başlarlar.

Ümitsizlik, “Battı balık yan gider” mantığıdır.
İnsanı umursamaz, sinirlerini duyarsız ve hatta acımasız kılar…

Sağa sola lanetler yağdırmak huy haline gelir, vaz geçilmez.

Ümitsizlik, insanın yüzüne yapışır.
Ona doğru ne kadar gitsen, her isteğini yerine getirsen de o caninin yüzü gülmez.

Ümitsizliği tatmin edemezsin. Doymaz…

Yıkıldın, Kalk! Toparlan…
Cahilden yüz çevir.
Zalime kalben dahi sempati duyma.
Boş ve malayani ile uğraşma…
Kanalizasyondan ve farelerden uzaklaş.
Dik dur.
Sebepleri vesileleri yerine getirmeye çalış.
Gülümse, göğe bak ve yola dön,
Şarkıya dön,
Kalbine dön,
Yazıyı yazan adam sen de!
Şehri kuşanıp Bereketli’ye, Hayderi’ye dön…

**

Toplumlar bireylerden oluşur ve bireylerin eğilim ve istekleri kamu vicdanını ve iradesini oluşturur.

Bir kişinin düşünmesi, düşündüğünü cesaretle söylemesi dalga dalga yankılanır ve çok önemlidir.

Küçük bir kartopu bir çığ oluşturur.
Birey olarak bir fikir oluşturacaksın ve bu fikrin arkasında duracaksın!
Tüm engeller yıkılır.

Şairin ümit veren cümleleri bu millet için ne büyük bir zenginlik kaynağıdır.

‘Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...

Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.‘

Ümit, Üstad için güven duygusunun kaynağıdır. Hayat üç zaman diliminden geçer.

Geçmiş; artık geride kalmış bir zaman dilimidir. Anıların kasası ve unutulmuşların mekânıdır.

Yaşadığımız ve eylemlerimizi gerçekleştirdiğimiz an veya şimdiki zaman, birazdan tükenecektir. Ne yapacaksak şimdi yapmalıyız.

Başarı veya başarısızlık; tatmin veya tatminsizlik bugünün olgularıdır. Fakat gelecek için ümitler taşıyabiliriz; iyi şeyler bekleyebilir ve olmaları için çalışabiliriz.

Yaşasın Doğruluk!
Ölsün Ümitsizlik…
Sevgi devam etsin!
Adalet ve mutabakat ve şura kuvvet bulsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum