
Bahri YAĞMUR
Sarı Ferit: Bir Madde Bağımlısının, Mafya Babasının Risale-i Nurlarla Değişen Hayat Hikayesi…
Sarı Ferit: Bir Madde Bağımlısının, Mafya Babasının Risale-i Nurlarla Tamamen Değişen İbretlik Hayat Hikayesi…
“Arkadaşım dedi ki “Yahu acayip insanlar, onlar kadınlarla bile toka etmiyorlar.“ dedi. Ben de “Ağabeyim, kendini cidden bozmuş.” diye geçirdim içimden. Arkadaş: “Haaaa, onlar bir de Said Nursi diye birisine takılıyorlar.” dedi. Ben de “İzmir’e gidince bunların hesabını sorarım o Said Nursi’den.“ dedim.
Bir gün Peygamber (ASM) mescidinde “Hidâyet, ancak Allah’tandır.” Âyet-i Kerimesi okunduğunda Bilâl (RA) ayağa kalktı ve raksetmeye, oynamaya başladı. Mecliste bulunanlardan Ömer (R.A) hiddetlendi ve Peygamber’e (ASM), “Yâ Resûlallah, bu hareket Peygamber (ASM) ve onun ashâbına bir hakaret, bir terbiyesizliktir. İzin ver şuracıkta bunun başını koparayım” dedi. İki Cihan Güneşi, Ömer’e (RA), “Yâ Ömer önce bir sor bakalım, onun bu hareketinin sebebi nedir?” Bilâl’den (RA) bu suâle karşılık şu cevap geldi, “Ya Resûlallah, bu âyet beni kendimden geçirdi. Bakın “Hidâyet, ancak Allah’tandır.” diyor âyette. Ya hidâyet insanlardan olsaydı? Kureyş’in Muhammed’i (ASM) nerede, Habeşli Bilâl nerede? Bu Habeşli köleye kim merhamet eder, acır da hidâyet ederdi.”
Hikâye gerçekten dikkate şâyândır. Hidâyetin ne zaman, nerede, kime nasip olacağı belli olmadığı gibi bu iman cevherinin her zaman yüreğimizde kalacağına dair elimizde bir senet de yok. Etrafımıza dikkatlice baktığımızda bunun misallerini ve Bilâl-i Habeşi, Bişr-i Hafi, Şeyh-i Sen’ânlarla birlikte yaşadığımızı göreceğiz.
İşte yazımıza konu olan Sarı Ferit de bu hidâyet zümrüdünü ömrünün son demlerinde bulan bahtiyarlardan biri. Bir ömür düşünün, bu öyle bir ömür ki içkiden uyuşturucuya, kaçakçılıktan bitirim hayatın en ince teferruatına kadar yaşanmış olsun. Ama bu kırk küsur senelik hayat diliminin içinde bir parça olsun rahat, mutluluk, huzur adına bir şey yok. Bu yüzden “Ben, İslam ile yeni baştan doğdum.” diyor, Sarı Ferit…
Sarı Ferit, gayr-i meşru âlemin her kesitinde yaşadı, bu âlemde sayısız olaylara şahit oldu ve gittiği yolun yanlış olduğunu geç olmadan anlayıp doğru yolu buldu. Ya bulamayanlar? Onlar, ya bir virânede, ya çeteler arası bir hesaplaşmada hayallerin bile alamayacağı şekillerde can verdiler. Ya da “çaptan düşüp” sokak aralarında, hangi “âlemde” yaşadıklarının farkına varamayacakları bir halde ellerinde içki şişeleri ya da şans eseri tüttürdükleri “cigaralık”larıyla izbe mekanlarda hayatta kaldıklarına bin pişman yaşayıp gitmekteler.
Gün geçmiyor ki televizyon kanallarında bu tür insanların “altın vuruşları”nı izlemeyelim. Gencecik dimağlar esrar ve uyuşturucunun pençesinde kıvranırken, şu an o âlemlerden kurtulmaya çalışan binlerce insan yığınının arasına, yenilerini katma telaşında olanları hayretle seyrediyoruz..
İlk baskısı 2004 yılında yapılan Sarı Ferit adlı eserimizin, bu tür kötü alışkanlıkların vahim sonuçlarını gençlerimize göstermesi bakımından faydalı olacağını düşünüyoruz. “Bir insanı kurtarmak, insanlığı kurtarmaktır.” sözünden hareketle bu uğurda bir insana ulaşmış da olsak, bu bizim kendimizi bahtiyar hissetmemize yetecektir. Şu hususu da vurgulamadan geçemeyeceğiz, bunları anlatmadaki gayemiz: O âlemin isini, pisini ortaya dökmek, o dünyaya karşı ağız suyu akıtmak yani “batılı tasvir” değil gidilen yolun ne derece tehlikeli, vahîm bir yol olduğunu göstermektir.
Sarı Ferit’i hazırlarken pek çok yazar dostumuzun ve ağabeyimizin fikirlerine müracaat edip tavsiyelerini dikkate aldık. Bizi aydınlattıkları için buradan hepsine teşekkür ediyoruz. Hatta bir yazar ağabeyimiz “Alex Haley’in yazdığı Malcolm X’i okumadan bu kitabı yayınlamamalısınız” dedi. Eseri okuduktan sonra -Malcolm X’in siyahi liderliği hariç- Malcolm X ile Ferit Ağabey’in hayat akışlarındaki benzerlikleri hayretler içerisinde gördük. Her ikisi de bir esrar müptelası, bir uyuşturucu tüccarı, bir hapishane kuşu, patlamaya hazır bir bombaydı. Hatta o gayr-ı meşru hayatta kullanılan “Esrarlı cigara, dümen çevirmek, akıllara zarar vermek” gibi pek çok tabir, bire bir aynıydı.
Her ikisi de o eski âlemdeki arkadaşlarına yardımcı olma ve onları o bitirim hayattan kurtarmak istiyorlardı. Her ikisi de hayat mektebinde yetişmiş, okuyamamış, atılgan, pervasız, hasbi, delikanlı, polisleri yıldıran iki ruhtu. Öyle ki uyku düzenleri, yaşıtlarına nazaran yaşlarından fazla göstermeleri, bedence onlardan daha iri olmaları, araştırmacı, gece yarılarına kadar düşünen, olayları irdeleyen kişilikleri, elbise, -eski hayatlarında- takı ve şatafata düşkünlükleri, parayı önemsememeleri, tükenmeyen enerjileri, yetiştikleri Tarlabaşı-Harlem semtlerinin benzerlikleri, doğru yolu bulmalarında birine kardeşi diğerine ağabeyi vesile olması gibi pek çok yönden kesişiyorlardı.
Yeri gelmişken burada şunları ifade etmek isteriz: Eser, Rahmetli Ferit Ağabey ile yapılan birebir görüşmelerden ibaret olmakla beraber anlatılanlara -özde- tarafımızdan hemen hiçbir müdahale olmamıştır. Hatta eserimizin bazı bölümlerinde kendimizin yorum, duygu ve düşüncelerimizi ifade etmekten ziyade yer yer Sarı Ferit’in o kendine has doğal anlatım üslûbunu özenle koruyup yansıtmaya gayret ettik. Kitabımızın 3. baskısıyla, Sakarya Serdivan Kitap Fuarında, SAMA Yayınları Standında 7 Nisan 2025’te 17.00-20.00 saatleri arasında okuyucularımızla imza gününde buluşuyoruz. Zevk ve ibretle okumanız dileklerimizle...
Sarı Ferit’in değişiminden önce kitabımızda geçen ufak bir kesiti aşağıda veriyoruz:
“İstanbul’da, gayr-ı meşru hayattayken İzmir’den yanıma gelenlerden eşimi, dostumu, akrabalarımı sorar, elimden geldiğince yakınlarıma maddi yönden yardımcı olmaya çalışırdım. Yine bir gün yanıma gelenlerden birine “Ağabeyim ne yapıyor?” dedim. İzmir’den gelen arkadaş: “Sorma yahu! Ağabeyin kendini bozdu, kötü yollara girdi.” dedi. “Ulan nasıl bozar, ben ağabeyimi tanırım, çocukluğundan beri halim selimdir, hoş bir insandır?” deyince arkadaşım: “Sorma Ferit, ağabeyin Nur Tarikatı’na katıldı.” dedi. Ben de: “Ben tarikatların çoğunu bilirim ama Nur Tarikatı diye bir şey duymadım, ne iş?” dedim. Arkadaşım dedi ki “Yahu acayip insanlar, onlar kadınlarla bile toka etmiyorlar” dedi. Ben de “Ağabeyim, kendini cidden bozmuş.” diye geçirdim içimden. Arkadaş: “Haaaa, onlar bir de Said Nursi diye birisine takılıyorlar.” dedi. Ben de “İzmir’e gidince bunların hesabını sorarım o Said Nursi’den.” dedim.
İki sene sonra İzmir’e döndüğümde işin aslını öğrendim ve bizim arkadaşı buldum. “Gel bakayım buraya, bize yanlış şifre verip bizi dinden edecektin.” dedim. Tabii yanlış yaptığı için ifadesini aldım.”
https://www.kitapyurdu.com/kitap/sari-ferit-bir-mafya-babasinin-inanilmaz-degisim-hikayesi/671045.html&manufacturer_id=32666
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.