Mehmet C. GÖKÇE
Ürdünde Hutbe-i Şamiyyeyi dinlemek
Yıl 2006, Nisan ayının 26sı, Çarşamba günü Şam-ı Şerifte, Emeviyye camiindeyiz. Yatsı namazını müteakip bir yolunu bulup namazı kıldıran hoca efendiyle tanışıyoruz. Hal-hatır sorduktan ve hoş-beşten sonra ziyaret maksadımızı soruyor. Cuma günü okunacak Hutbe-i Şamiyyeyi dinlemek amacıyla Şamda bulunduğumuzu ifade ediyoruz. Ancak, hoca efendi, kesin bir ifade ve kendinden emin bir edayla böyle bir programın olmadığını, Hutbe-i Şamiyyenin okunmayacağını dile getiriyor.
Ertesi gün, yani 27 Nisan Perşembe günü, yakınlaşmışken bir günlüğüne Ürdüne gitmeye ve Cuma sabahı Şama dönüp Cuma namazımızı Emeviyyede kılmaya karar veriyoruz. Seyahat sebebimiz Cuma namazını Emeviyyede eda edip Hutbe-i Şamiyyeyi dinlemek olduğuna göre okunmama ihtimali için programımızı değiştirme niyetinde değildik.
Ürdün topraklarına geçtikten ve konakladığımız mekânda kahvaltı sofrasına oturduktan sonra deyim yerindeyse jetonumuz düştü. Ürdünde vizesiz kaldığımızı, yani Suriyeye giriş-çıkış vizemizin bittiğini fark ettik. Çünkü bir seferlik aldığımız vize ile Akçakaleden giriş yapıp Nasip kapısından Ürdüne çıkış yapmış olduk. Böylece Suriyeye hem giriş hem de çıkış gerçekleşmiş oldu.
Ürdünün başkenti Ammana giderek oradaki Türkiye Konsolosluğundan bir yazı alıp yine Ürdündeki Suriye Konsolosluğundan Suriye vizesi almak durumundaydık. Ancak, bu o kadar da kolay değildi. Çünkü bulunduğumuz İrbid vilayeti Ammana yaklaşık yüz elli kilometre uzaklıktaydı. Fakat başka da çaremiz yoktu. Ertesi günün Cuma, sonrasının da Cumartesi, yani hafta sonu tatili olması zaman problemini doğuruyordu. Hatta resmi tatil günü olan 1 Mayıs, Pazartesiye denk geldiğinden; hem tatilin hem de mesainin bölünmemesi amacıyla; o gün yapacakları tatili de takdim edip Pazar gününe aldıklarından Cuma, Cumartesi ve Pazar olmak üzere peşpeşe üç günlük bir tatil söz konusuydu.
İmkânlar ölçüsündeki tüm hızımızla Ammana gidip Türk Konsolosluğundan gerekli yazıyı aldık, ancak Suriye Konsolosluğunu bulmak kolay olmadı. Vardığımızda dosya ve evrakları toparlayan bir görevli dışında hiçbir yetkili kalmamıştı. Dolayısıyla bir gün niyetiyle gittiğimiz Ürdünde Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri mecburen kalacaktık.
Doğrusu bizi ağırlayan misafirperver ev sahibimizin keyfine diyecek yoktu. Beraberce dopdolu dört gün geçirecektik. Nitekim öyle de oldu. Ürdünün gezilip görülmeye değer ne kadar tarihi, tabii ve turistik mekân varsa hepsini görme şansımız oldu. Ölü Denizin ibretli halini de Salahaddin-i Eyyubi Kalesinin haşmetli duruşunu da temaşa etme imkânı bulduk.
Ancak asıl ibretlik hadise İrbidte kıldığımız Cuma namazı esnasında gerçekleşti. Çok tertipli, temiz ve düzenli olan caminin imamı hutbeye çıktığında tüylerimiz diken diken oldu. Çünkü hutbesinde İslam âleminde bulunan hastalıkları: *Ümitsizlik, *istibdat, *adavete muhabbet, *şahsi menfaatleri öne çıkarmak, *doğruluğun sosyal ve siyasi hayatımızda ölmesi ve *müminleri birbirine bağlayan manevi bağları bilmemek şeklinde sıralıyor; bu hastalıkları tarihi olaylarla destekleyip açıklıyor ve bunların tedavisini de çok güzel ifadelerle haykırıyordu. Yani hatibimiz resmen Hutbe-i Şamiyeyi okuyor ve bizleri de ağlatıyordu.
Bizleri Şamın Emeviyyesine yönlendiren ezeli irade, Hutbe-i Şamiyyenin feyzinden mahrum etmemek için Ürdün-İrbide yönlendirip irademiz haricinde bizi orada mecburi ikamete tabi tutuyor ve bir ihsan-ı şahane olarak orada Hutbe-i Şamiyyeyi dinlettiriyordu. Bu, gerçekten izahı zor ve şükrü zor bir ikram-ı ilahi idi. Cuma namazı sonrası bizlere sarılan imamın ağlaması, samimiyeti ve heyecanı görülmeye değerdi.
O kadar mütevazı idi ki: Nasıl oldu da Hutbe-i Şamiyyeyi okudunuz? ve: Hutbe-i Şamiyyeyi okumak fikri nereden çıktı şeklindeki suallerimize sadece tevafuk diye cevap veriyordu. Evet, hem de ne tevafuk!
28 Nisan 2006 Cuma günü Şam-Emeviyye minberinden okunmayan Hutbe-i Şamiyyenin, Ürdün-İrbidte tevafuken okunması kaderin güzel bir cilvesiydi.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.