Üstad Necip Fazıl'ı anma etkinlikleri örnek olacak

Üstad Necip Fazıl'ı anma etkinlikleri örnek olacak

Konya'da 20-26 Mayıs'ta düzenlenmesi planlanan, Vefatının 30. Yılında Necip Fazıl'ı Anma Etkinlikleri, birçok kurum ve kuruluşun katkısıyla bir aylık süreye yayıldı.

İbrahim Yozoğlu'nun haberi:

Konya'da 20-26 Mayıs'ta düzenlenmesi planlanan Vefatının 30. Yılında Necip Fazıl'ı Anma Etkinlikleri, birçok kurum ve kuruluşun desteğiyle bir aylık süreye yayıldı.

Milli Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, AA muhabirine, ünlü düşünür ve sanat adamı Necip Fazıl Kısakürek'i anmak için düzenlenen etkinliklerin daha önce bu kadar kapsamlı yapılmadığını söyledi.

Anma etkinliklerinin çok geniş bir kesimin katkılarıyla gerçekleşeceğini vurgulayan Erdem, "Programların düzenlenmesinde valilik, sivil toplum örgütleri, belediyeler ve üniversiteler aktif rol aldı. Anma etkinliklerinin ülkemize ve diğer şehirlere örnek olacağını düşünüyorum.

Etkinlikleri, Sayın Cumhurbaşkanımız himayelerine aldı, başından beri çok önemsiyordu. Birçok bakanımız da destek verdi" diye konuştu.

Etkinlikler kapsamında, tiyatro, sinema gösterimi ve sergi gibi faaliyetlerle sanat günleri oluşturulduğunu belirten Erdem, üniversite ve lise son sınıf öğrencilerinin Necip Fazıl'ın kitaplarını okuması için yüz binlerce kitap dağıtılacağını kaydetti.

"20-26 Mayıs'ta düzenlenmesi planlanan anma etkinlikleri, birçok kurum ve kuruluşun katkılarıyla bir aylık süreye yayıldı" diyen Orhan Erdem, etkinliklerin ilk konferansına katılma fırsatı bulduğunu; bir ay boyunca Konya'da her gün ayrı bir anma programı gerçekleştirileceğini bildirdi.

"Gençlerin derdiyle dertlenmişti"

Necip Fazıl'ın özellikle gençlere örnek olacak bir hayat sürdüğünü anlatan Erdem, şöyle konuştu:

"Üstad, 30'lu yaşlarda boşa giden gençliğini yeni nesillere aktarmak istemiş ve bütün ömrünü, varlığını, canını, servetini, bazen hapislerde yatarak, bazen horlanarak, bu ideal uğruna adamıştır. Ne mutlu ki; bugün insanlar akın akın kitaplarını okuyor, konferanslarla daha iyi tanımaya çalışıyor. Çünkü o, gençliğin durumundan o kadar korkuyor ki 1950'lere kadar hiçbir dini ve manevi değer bırakılmayan bir dönemden çıkılmış. 'O dönemde yaşamış, ruh ikliminde manevi hiçbir şeyi kalmamış gençler, gelecekte ne olacak' derdiyle dertlenmiş. O kadar korkmuş ki 'Utanmaktan utanacak nesiller geliyor' demiş. Bugünle kıyasladığınız zaman, belki daha zor imkanlarla gençliğin çıktığı yolu görüyorsunuz. Kopuklukları onun ifadelerinden anlıyoruz. Kısakürek, vatan, millet, bayrak gibi mukaddes değerlerle gençleri geleceğe hazırlamak adına bir ömür çürütmüştür."

AA