Uyumluyuz uyumlu

Bâzı âlet kutularında, sıfırdan bilmem kaç inçe kadar anahtarlar bulunur: hepsinin ortak özelliği, takıldığı manivelaya uyumlu bir bağlantı noktası olmasıdır. Biz de, asker millet olduğumuzdan, bir yerimizden askeriyeye emir komuta bağlantımız vardır. Bu bakımdan hiç başka bir millette görülmedik derecede uyumluyuzdur.

Ayrıca, hakka hukûka da çok saygımız vardır. Ama, biz avamız. Hukukun kitaplarda yazılı kısmından pek  anlamayız. Siz ne derseniz, biz uyarız. Bizim huyumuz budur: uyumluyuz!

Öyle kendimizi idâre edebilecek bir rüşte henüz erişmediğimizden, biz idârecilerimizin dediklerini de sorgusuz – sualsiz kabûl ederiz. Onlar bilmeyecek de, biz mi bileceğiz? Elbette, bize kimse uyumsuz diyemez; uyumluyuz…

İlme, ilim adamına hürmetimiz sonsuzdur. Her dediklerinin başımızın üstünde, kulağımızın köşesinde, dudağımızın ucunda yeri vardır. Ne buyururlarsa îtirazsız kabûl ederiz. Doğru dedikleri, doğru; eğri dedikleri, eğridir. Delil, ispat istemeyiz. Her dâim uyumluyuzdur.

Öyle ayırım filan yapmayız: babamız, amcamız, dayımız, ağamız, hocamız, şeyhimiz, âmirimiz, memurumuz emrederler; biz yaparız. Evde, sokakta, okulda, câmide, kışlada bize öğrettikleri birbiriyle çelişse bile, hepsi de ayrı ayrı doğrudur. Şüphe yoktur. O bilgiler birbiriyle uyumsuz bile olsa, biz uyumluyuzdur.

Her ne kadar, bu Anadolu topraklarından, binlerce senedir, binlerce kavim gelmiş-geçmişse de; hepsi de birbirine karışıp mâcun olmuşsa da; levh-i mahfûz açılsa gerçek biyolojik soyumuz ancak ortaya çıkacak olsa da, ayıp değil ya: Türküz! Uyumluyuz.

Çoğu zaman işimize geldiği gibi davranıp eğri büğrü işler yapsak, hayatımızın uzun yıllarını istikàmetsiz geçirsek, yalanı dilimize pelesenk, elimize tesbih etsek bile; doğruyu söylememek gerekirse: Doğruyuz! Hâl-i âleme ve ilcaât-ı zamana uyumluyuz.

Çalışmayı pek sevmeyen, mümkün olduğunca kaytararak zamanı değerlendiren, nerede beleş orada yerleş felsefesini benimseyen, şâhâne tembellerden sayılsak da, iddiâ ediyorum ki: Çalışkanız! Geçmişte ve şimdi olmasa bile, günün birinde çalışkan olacağımız düşüncesiyle çok uyumluyuz.

Büyüklerimize sövüp saymakta, küçüklerimizi dövüp korumakta, yurdumuzu kollamakta, milletimizi üzümden çok sömürüp sevmekte üstümüze varsa; domino! Atalarımızı bilmem; koca bir ömür boyu, sabah akşam tekrarladığımız bu yüce anda sâdık kalmayıp da, özümüzle - sözümüzle uyumsuz mu olacağız? Kesinlikle uyumluyuz.

Varlığımızı darlığına değişmediğimiz, varlığını varlığımıza almadan gitmediğimiz, elimizden gelirse talan ve darmadağın ettiğimiz varlığın varlığımıza armağan olsun! Biz yaşayalım; bizden sonra tûfan olsun! Hz. Nûh’un gemisi o tûfana yetişirse, ona da bizim soyumuzdan geride kalanlar dolsun! Başkaları ister batsın, ister boğulsun! Bu kadar dîğer-gâm, bu kadar uyumluyuz…

Çıktığın yoldan, seslendiğin balkondan, önünde durduğun fondan, hep aynı tondan, değişmeyen zamandan ayrılmadık; yerimizde saydık uygun adımla, çıktık açık alınla!  Uyuduk uyandık, uyduk! Uyandırmasa idiler, yine uyurduk; uyardık. Çünkü biz uyumluyuz. Uyumakla uyuz olunsaydı, biz çoktan olurduk. O kadar ki uyumluyuz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.