Üzülme... Allah (cc) bizimle...

Öyle zamanlar ve durumlar vardır ki,işte dersiniz ,kelimelerin bittiği yer burası. Hiçbir kelime o anki duygunuza tercüman olamaz. Kelimelerin yerini duyguların dili almıştır. Duygular konuşmaya başladığında kelimeler duyguların yüksekliğindeki hava akımında dayanamaz, boğulurlar.
Çoğu zamanki suskunluklar da aslında kelimelerin bittiği,duygu fırtınasının yaşandığı zamanlardır.

Allah cc Habibine hicret emri geldiğinde,yanına en sadık dostu Hz.Ebubekir Sıddık ra'ı da alarak yola koyulurlar. Dinlenmek için bir mağarada konaklamışlardır.  Onları yakalamak için peşlerine ise sahranın en iyi iz sürücüsü takılmıştır.
Sesler o kadar yakınlaşmıştır ki, Hz Ebubekir ra kalbini sızlatan sıkıntı,o mübarek yüze,o Allah cc sıddık ünvanıyla nitelediği muhterem şahsiyetin yüzüne yansımıştır. Sıkıntısı kendi canı için değildir,Allah’ın cc Resulüne (sav) bir şey olacağından korkmaktadır.
Sözün bittiği yerdir işte bu. Sözün bittiği yerde,sözlerin güzeli,güzellerin güzeli SAV’den gelir. Sevgili dostu,sadık arkadaşına bakar ve der ki;
Üzülme...Allah cc bizimle...

Allah cc elbetteki onlarla birliktedir. Allah cc “hayır adına olan iki kişiden üçüncünüz benim” der. Habibini bırakır mı ellere...?
Tablo çok ibretnumadır. Seslerin bu denli yakın olması,hatta mağara dibine kadar gelip bakmaları ,fakat bulamadan gerisin geriye dönmeleri. Çok defa yazılıp okunmuştur bu, ama bir şey var ki, Cenab-ı Allah cc, Habibini (sav), topla tüfekle,yada onlarca askerle değil,küçücük bir örümcek,esen rüzgarda dağılıp gideverecek bir ağ ve bir kuş ile korumuş,perdelemiştir.

Burada insanın hakikaten “Ya Rab, sen ne büyüksün, ilmin ne muhit,settarsın,Hikmetinin ardında nice hikmetleri akıl sahiplerine sunmuşsun” demesi gerekir. Sözlerin bittiği yer  ve düşünmeyi gerektiren yer burasıdır. Rabbim insanoğluna öyle bir tablo/tablolar sunuyor ki aslında,kelimelerin sukut ettiği yerlerdir bunlar.

Rabbim dilerse,kulunu en aciz olanla en vahşi olandan setreder.
Rabbim dilerse,en debdebeli dalgaların olduğu,ve sebeplerin sukut ettiği kara gecenin içinde denize düşen Yunus as peygamberini,balığın karnında muhafaza eder.
Üzülme...Rabbim hep seninleydi...
Rabbim dilerse yaşı doksanlara varmış,ihtiyar olan peygamberinden peygamber nesli devam ettirir.
Üzülme...Rabbim seninle...
Rabbim dilerse,namuslu,iffetli ve adına  kelemullahını beyan ettiği bir güzellikten babasız peygamber dünyaya getirir.
Üzülme... Rabbim seninle...
Rabbim dilerse  “ol...” demesi yeterlidir.
Rabbim kulunun kalbinin en ince köşesinden geçeni ve hatta geçecek olanı bilir.
Ebrehenin ordusuna ebu talibin dediği gibi,'ben develerimin sahibiyim,develerimi düşünürüm,kabenin de bir sahibi var onu koruyacak olan da O cc dur'.

Burada durup bir tefekkür edelim;Eğer birşeyleri engelleyemiyorsak,ya da engellediğimizi sandığımız şeyler bize rağmen oluyorsa,sebeplerin ardında bir müsebibülesbab olduğunu görelim. Rabbim dilemedikten sonra,yaprak kımıldamaz dalında. Bu dilemeye bizim katacağımız en güzel olanda,rıza istikametindeki dualarımızdır. Olacak olan zaten olacaktır, hayrıda şerride Allah cc yaratır.
Dönüp üzerimizdeki libasa,aklımıza ve ruhumuza cüzi irademizle giydirdiğimiz libaslara bakalım. Hayır libası mı giyiniyoruz,şer libası mı?
Bizim sahibimiz de Allah cc dır,ve kulunu asla zayi etmez,kul ne ederse kendi eliyle eder.
Teslimiyet içinde olup ihlasla; 
LA TAHSEN İNALLAHE MEANA...
Üzülme... Allah cc bizimle... diyelim.
Diyelim bakalım,neler oluyor...?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
7 Yorum