Vatan hainliği ve Atatürk'ün malvarlığı
Armağan, Kılıçdaroğlu'nun "Atatürk’e karşı çıkmak vatan hainliğidir” sözlerini malvarlığı ile eleştirdi
Risale Haber-Haber Merkezi
Tarihçi ve Zaman Gazetesi yazarı Mustafa Armağan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Atatürk’e karşı çıkmak vatan hainliğidir” sözlerini Atatürk'ün malvarlığı ile eleştirdi.
Atatürk'ün ilahlaştırılmaya gidildiğine dikkat çeken Armağan, "Atatürk vatanla özdeş midir? Milletin kendisi midir? Nasıl böyle bir ilahlaştırmaya gidilebilir? İtalyanlar Garibaldi’ye, Amerikalılar Washington’a, Fransızlar Napolyon’a, Almanlar Bismark’a karşı çıktıklarında vatanlarına ihanet etmiş mi olurlar?" dedi.
Atatürk'ün Hind Müslümanlarının gönderdiği yüklü meblağı İş Bankası’nda nemalandırdığını ve muazzam bir servet edindiğini hatırlatan Armağan'ın yazısı şöyle:
Damat Ferid ile Atatürk ortakmış!
Kemal Kılıçdaroğlu, CNN Türk’te Enver Aysever’in sorusu üzerine Atatürk’ün bu ülkede yaşayan herkesin ortak paydası olduğunu söylemiş. Hızını alamamış olacak ki, “Atatürk’e karşı çıkmak vatan hainliğidir” incisini de düşürmüş ağzından. Sonra şu beylik cümleyi sarf etmiş: “Atatürk bütün mal varlığını bu ülkeye bağışlamıştır.”
Yoksa başka bir ülkeye mi bağışlamalıydı? diye başlayabilirdim söze ama öyle yapmayıp sırayla cevaplayacağım.
Demokratik bir ülkede kişiler ‘ortak payda’ olamaz. Bu tamamen anti-demokratik bir düşünce şeklidir. ‘Ortak payda’ her zaman halktır. Payda her zaman paydan büyük olduğuna göre millet nasıl Atatürk’ten küçük olur? Tersine, Atatürk milletin paylarından biridir. Hem başka payları da vardır milletin. Din, tarih, gelenek, dil, bayrak...
Atatürk’e karşı çıkmak neden ‘vatan hainliği’ olsun ki? Ancak totaliter bir görüşe sahipseniz ‘ortak payda’ olarak kurguladığınız Atatürk’e aykırı bir görüşü ‘vatana ihanet’le yaftalarsınız. Peki Atatürk vatanla özdeş midir? Milletin kendisi midir? Nasıl böyle bir ilahlaştırmaya gidilebilir? İtalyanlar Garibaldi’ye, Amerikalılar Washington’a, Fransızlar Napolyon’a, Almanlar Bismark’a karşı çıktıklarında vatanlarına ihanet etmiş mi olurlar? Kendilerine söylendiğinde şaka yaptığınızı zannedeceklerinden de emin değilim. Hakaret olarak görürler olsa olsa.
Atatürk ‘bütün mal varlığı’nı millete bırakmışsa o zaman CHP’ye bıraktıkları ne oluyor? Yoksa Atatürk ile milleti özdeşledikleri gibi millet ile CHP’yi de aynı mı kabul ediyorlar? Ediyorlarsa bu ‘millet’ kendilerine oy veren yüzde 20’den mi ibarettir? Geriye kalan yüzde 80 millet değil midir?
MAKBULE HANIM’IN ADASI VARMIŞ
Hem sonra Atatürk’ün CHP’ye bıraktığı mal varlığına ne diyeceğiz? Atatürk Hind Müslümanlarının gönderdiği yüklü meblağı aynı parayla kurduğu İş Bankası’nda nemalandırmış, muazzam bir servet edinmişti. Ayrıca satın aldığı veya hediye edilen ev, tarla, bahçe ve çiftlikleri, hatta lunaparkı bile vardı. Bunların büyük kısmı vasiyetnameyle hazineye devredilmişti.
Hazineye neden devrettiğini de incelemekte fayda var. Öncelikle devretmemiş olsaydı Türkiye’nin en büyük toprak ağası, Makbule Hanım’ın ikinci kocası Mecdi Boysan (ö. 1946) olacak ve bugün bile devam eden bir dava yumağı içinde kalacaktı gayrimenkuller. Nitekim Makbule Hanım’ın Atatürk Orman Çiftliği’nde hissesi bulunduğu için dava açtığını 1950’li yıllara ait “Cumhuriyet” gazetesinden okumak mümkündür.
Hayır, Atatürk ‘bütün mal varlığı’nı millete devretmemiş, nakit ve gayrimenkullerinin bir kısmını CHP’ye bırakmıştı. Başkalarına da bırakmıştır. Mesela Makbule Hanım’a bıraktığı ve sonradan parça parça sattığını öğrendiğimiz arsalar, portakal çiftlikleri, hatta Eğirdir Gölü’ndeki Can Adası neci oluyor? Demek ki Atatürk kız kardeşine ‘ada’ dahil bazı gayrimenkuller bırakmıştı.
Atatürk mallarını 12 Haziran 1937’de hazineye devrettikten sonra 5 Eylül 1938 tarihli vasiyetnamesiyle bütün nakit ve hisse senetleriyle Çankaya’daki menkul ve gayrimenkul mallarını CHP’ye bırakmıştı. Nakit ve hisse senetlerinin İş Bankası tarafından nemalandırılmasını, Makbule, Afet, Sabiha, Ülkü, Rukiye ve Nebile’ye maaş bağlanmasını, Sabiha’ya ev alınıp üstüne bir de para verilmesini, Makbule’ye yaşadığı sürece Çankaya’daki evin tahsisini, İsmet İnönü’nün çocuklarına yüksek tahsillerini tamamlamaları için para yardımı yapılmasını ve her yıl nemadan artan miktarın yarısının Tarih, öbür yarısının da Dil kurumlarına bırakılmasını vasiyet eden Atatürk’ün ‘bütün mal varlığını millete bıraktığını’ nasıl söyleyebiliyorlar? Hayret.
DAMAT FERİD’İN HİSSE SENETLERİ
Geçenlerde ‘hain’ Damat Ferid Paşa’nın torunlarından Halil Hurşit Bey, İş Bankası’nın ortağı olduğunu iddia edince ortalık fena halde karışmış. Bir süre sonra anlaşılmış ki, iş gayet ciddi: Meğer Damat Ferid’in torununun elinde vaktiyle İttihatçıların kurduğu İtibar-ı Milli Bankası’nın hisse senetleri varmış. Bunları kaydileştirmeye gelmiş bankaya. Nedense bu işlem sırasında arbede yaşanmış. Belli ki güçlerine gitmiş banka yetkililerinin. Malum İtibar-ı Milli, muazzam kaynaklara sahip bir bankaydı. El çabukluğu marifet bir günde İş Bankası’na dahil edilivermişti. Bu haberden öğrendik ki, Damat Ferid de Atatürk ile İş Bankası’nın ortaklarındanmış! (Sabah, 28 Aralık 2012)
Gözden kaçan bir ayrıntı daha: Başlangıçta Atatürk, üzerindeki bütün taşınır ve taşınmaz malları CHP’ye devretmek istemiş, ancak hukukçuların iyi bildiği ‘mahfuz hisse’ (saklı pay) sorunu yüzünden özel bir kanun çıkarılması gerekmişti. Nedense 1937’de bu kararından vazgeçti, CHP’ye ve bazı yakınlarına bıraktıkları dışındaki mallarını hazineye devretmeye karar verdi. Neden böyle bir karara vardığını İnönü’nün 12 Haziran 1937 tarihli Meclis konuşmasından öğreniyoruz.
İnönü’ye göre Atatürk, çiftlikleri CHP’nin malı olarak saklıyordu. Şimdi hazineye terk etmesi, CHP’nin artık hükümetten ayrı bir siyasal kuruluş olmaktan çıkmış, hükümetle kaynaşmış, milletin ve devletin ‘ortaklaşa bir kurumu’ haline gelmiş olmasından kaynaklanıyordu. Nitekim Nadir Nadi, “şimdi parti ile devletin aynı şey olmak derecesine yükselmiş olmasından dolayı Atatürk’ün çiftlikleri doğrudan hükümetin yönetimine emanet ettiğini” yazacaktır.
NAKİT VARLIĞI CHP’YE
Atatürk mallarını bağışladığının ertesi günü “Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere Türk milletine canımı vereceğim.” demiştir. Bence yalnız canını değil, bütün nakit varlığını ve hisse senetleriyle Çankaya’daki taşınır ve taşınmaz mallarını da Türk milletine hediye etmiş olsaydı çok daha uzak görüşlü davranmış olurdu.
Muhtemelen uzun bir süre çok partili hayata geçilmeyeceğini, geçilince de kurduğu partiyi yüzyıllarca ayakta tutacak bir mal varlığını garanti etmeyi tasarlamıştı. Kendisi bu partinin kurucusu ve her şeyiydi, öldükten sonra da kendisini savunacağını biliyordu. Bu yüzden parti ile devleti bütünleştirdikten sonra mal varlığının bir kısmını hükümetin, öbür kısmını da partinin tasarrufuna bırakmıştı.
Demokrat Parti bu mal varlığına hükümet adına el koymaya kalkışınca ortalık toz duman oldu. Darbenin sebeplerinden biri de Menderes’in, devletin gayrimenkullerini partiden geri almaya kalkma günahını işlemesiydi. Onlara dokunulamazdı.
Kılıçdaroğlu’nun diline vurmuş olan “ihanet” vurgusu, arkasına saklanıp nemalandıkları Atatürk’ün maddi mirasından güç almaktadır. Kendilerini devletle, onu da Atatürk’le aynılaştıranların neden ikide bir “Atatürk herkesin ortak paydasıdır” dediklerini anlıyorsunuzdur artık. Hem bu ‘karşı çıkan’ herkesi hainlikle damgalama alışkanlığından vazgeçseler iyi olur. Zira bizzat hatıratında ona nasıl ‘karşı çıktığı’na dair satırlarla karşılaştığında İsmet Paşa’nın bile ‘hain’ ilan edilme riski doğabilir. Benden söylemesi!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.