Hüseyin EREN
Vatana varış
Uzak vuslat ile yakın gurbet arası sıkışmadır ömür. An yok ki gurbet olmasın, an yok ki vuslata akmasın. Geçmiş çok geçmiş değil, gelecek çok uzak değil. Bir daralmada dönüp duruyor an.
An bir ömür, ömür bir an. Zaman içinde zaman; gurbet derin bir mahzen, vuslat geniş bir sahra; ikisinin döküldükleri deniz aynı. Bir ah veya oh; iki aynı damla.
Başlangıçtan bitişe dairesel döngü durup duruyor. Küçük şeylerle avunmak, büyük şeylerle savrulmak ve dönüp başa dönmek… Kâinat ile zerreyi aynı kefede bir görmek…
Ömür ile ölümü, gece ile gündüz, siyah ile beyazı buluşturmak...
Masumiyet ve hüzün. Zulüm ile zalimlik… Hayır ile şer… Zıtlar manzumesi evren. Zaman, zıtlıklar nehri… Nehrin bir ucu gurbet, bir ucu vuslat.
Zerre ile yıldızın ne farkı var. Kâinat büyük bir insan, insan küçük bir kâinat değil mi? Bundan olmalı kendini bilmek en büyük biliş ve buluş.
Sırlara sarılmış ve yüklenmiş de gelmiş insan. Zıtlıklarda yol ve yordam arıyor, asli vatanına gitmek için. Sürgün içre sürgün soluklaması, ağlayışı, arayışı hep bundan.
Siyah ile ağlıyor, beyaz ile avunuyor. Masumiyetini yitirmeyen için güçlük yok, üzüntü ve korku yok.
Geçiciliğin girdabında sonsuzluğun izlerini bulur masum kalp, işleyen akıl. Hüzün ve gurbet adımlarla yürür vatanına doğru. Gölgeye gölge kadar değer verir.
Zıtlar diyarına atılışı mücadele içindir bilir. Masum kalacak ve emaneti temiz teslim edecek mi, yoksa zalimler sınıfına mı düşecek?
Ömrü masum bitirmek en büyük bayram. Kurban hakikati hayatın en büyük gerçeği, zıtlıkların kesişme noktası ve bitişi.
Bu noktadan sonra zıtlıklar yok, hüzün yok, firak yok. Hep vuslat, hep sevinç… Zerre ile yıldızın aynı yerde buluştuğu ve birleştiği yer. Vatana varış, yarana erişme… Bayram içre bayram, can içre can.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.