İsmail BERK
Vazifelerimizin farkında mıyız?
“Benim vazifelerim/sorumluluklarım nelerdir?” sorusu karşısında elimize bir kalem ve kağıt alıp uzun bir liste yapmaya ne dersiniz? Şu an vazifelerimizi hatırlama açısından zihnimizi tazelemeye değer.
Listemizde ne tür başlıklar olabilir?
Birincisi, Rabbimize karşı olan vazifelerimiz. Kulluk boyutu ile bizden istedikleri.
İkincisi, şahsi hayatımız, beslenme-barınma-iş-gelir ve hukukumuzu koruma gibi sorumluluklar.
Üçüncüsü, ailemize, başta eşimiz, çocuklarımız, diğer aile fertleri, büyük aile kavramına doğru yakınlarımızın üstümüzdeki hakları, onlarla diyaloglarımız ve yardımcı olma görevlerimiz.
Dördüncüsü, toplum hukuku ve toplum içinde değerler, yardımlaşma, onlarla müşterek noktalar ve birlikte cemiyetin inşa süreçlerinde bize düşen vazifeler.
Beşincisi, ülkemiz, diğer komşu ülkeler, İslam coğrafyası ve diğer kıtalarla birlikte dünya gezegeninde ve kainat çapında üstlenebileceğimiz, küçükten büyüğe doğru, merkezden muhite uzanan sorumluluklar zinciri.
Bu ana başlıkların altına hayallerimizi, hedeflerimizi, planlarımızı, projelerimizi ve hayatın öğrettikleri ile geldiğimiz noktayı, tecrübelerimizi ve bundan sonrası için yeni yol güzergahlarımızı belirleyebiliriz.
Bütün bunlar yeterli mi?
Başkaca görev tanımları ve tadat edebileceğimiz konular var mı?
Bu vazifeleri öncelik sırasına göre nasıl düzenleyeceğiz?
En önemli vazifemiz nedir?
Bütün bunlarla baş etmek için ayrıca bir felsefe,ruh,şuur ve gayretle birlikte metot ve süreç yönetimine ihtiyacımız var mI?
Bunları nasıl düzenliyoruz?
Kimlerden yardım alıyoruz?
Aldığımız yardımlar ne kadar sağlıklı?
Doğru kaynaklara/referanslara dayanıyor muyuz?
İstişare kanallarımız/sistemimiz karar kalitesi için ne kadar yeterli?
Vazifelerimizi ifa ederken elde ettiğimiz sonuçlardan, içimizde oluşan yeni halden ve sürdürdüğümüz gelişmelerden veya kesintilerden ne tür dersler çıkarıyoruz?
Yaşadıklarımız ve yapmaya çalıştıklarımız bizi ne kadar tatmin ediyor?
Tatminsiz alanlarda, hakikatin hakkını verebiliyor muyuz?
Netice alamadığımızda bile “Vazifelerimin hakkını verdim.”diyebiliyor muyuz?
İç huzurumuz, bizi sükunete,rahmani sığınağa, ihlasla düşünmeye ve yürümeye hazırlayan bir şevk,irade ve teşebbüs ruhu veriyor mu?
Peki, bu soruların cevaplarını açık kalple ve biz bize yazıp kendi kendimize okuduğumuzda, yüzleşmenin getireceği yeni başlangıçlara hazır mıyız?
Yoksa hala günü tamamlamaya mı çalışıyoruz?
İşte bu ve benzeri yüzlerce soru ve alt sorularla yüzleştiğimizde bize ana vazifemizi hatırlatacak bir ses, soluk ve nefes hissetmeye ihtiyacımız var? Bunu duymaya ne dersiniz?
Ehem-mühim dengesinde önceliklerimizi belirlemeye hazır mıyız?
Risale eksenli bir hayatın izdüşümünde vazifelerimizin konumu nasıl oluşuyor?
Son soru için “15 vazife konferansı”için zihin yormaya ne dersiniz?
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.