İsmail BERK
Yalınlık
Hayat, sade bir üslubun rafine sisteminden geçse,ne tatlı olur.
İnsan, hakikatin özünde ilerlese, ne çok huzur bulur.
Varlıklar, tevhid mührünün bir nişanesi. Farklı, özgün, kendine has bir yaratılış numunesi.
Her varlık, bir alem. Hikmet dokularını en güzel temsil ediyor. Saf, sade ve yalın. İsraf yok. Abartı ve daha iyisi de yok. En güzeli, en mükemmeli bu.
Yaratılış mucizesi, hilkatin en doğru ve maksada en uygun tasavvur ve tezyinini de beraberinde dokumuş. İsrafın kol gezdiği günümüze mesajlar taşıyan bu yaratılış iktisadı, tasarrufun hakiki sahibinden bize gelen bir emir ve nehiy çizgisidir.
Yalın düşünmek, kesrette boğulmamak, vahdet dairesinde yaşamak, günümüzün en acil ihtiyacı. Zihni berraklığımız buna bağlı. Fikri tekamülümüz de.
Çok şey, çok gereksiz ilgi ve bilgi yığını; aklı ve hisleri felç etmektedir. Gerçek fonksiyonlarından uzaklaştırmaktadır. Yaratılış amacına ters her türlü fikri, hissi ve ticari beslenmeler, obur nefsin pençesinde hantal ve obezit bir düşünce kalıbında yeknesak hale getirmektedir hayatı.
Kendi yükünün ağırlığında sağırlaşan ve hareket kabiliyetini kaybeden bu hal,hal değildir. Bir sefalet ve atalettir. Doğru bir gidişattan uzaklaştıran bir durumdur.
Fikri obezite, beraberinde ağırlığın eziyetini ve nefes almanın bile rahatsız ettiği eylemsizlik halini yaşatır.
Bizi şişmanlatan ağır girdilerimizden, kontrolsüz ve bandrolsuz gayr- meşru kaynak ve sahiplenmelerden kurtulduğumuz nispette, fikri sağlığı yerinde birer hareketle insani oluruz.
Bunun için, bir gayret, hassasiyet ve emek mahsulü kazanç ve istiğna şart.
Kaynağı tartışılır hiçbir girdi hayır getirmez. Hayırda da kullanılamaz. Hayra, hayırla gidilir. Maksat kadar vasıtada doğru olmalı.
Obezite olmamak, yerimizde ağırlaşmamak, bir hareket ve şevk karşısında aldığımız tutum ve davranışlarla kendini açığa vurur.
Nefsimizin beğenmediği doğrularla tanışmadıkça, yaptığımız yanlışlardan dolayı çevremizle yüzleşmedikçe, acaba nefsin tıka basa kalbimize ve ruhumuza yedirdiği ve akıl midemizi fesada veren obezite halden kurtulabilir miyiz?
Bunu düşünmekte fayda var.
Hem de uzunca.
Enfusi yolculukta vicdanın dürbünüyle, hayata ve hadiselere bakarak.
Bilmem siz ne dersiniz?
Kendimizle hemhal olmaya ve nefis muhasebesi yapıp, hatalarımız için diyet yapmaya ne dersiniz?
İstememeye, yüz suyu dökmemeye ve istismar etmemeye ne dersiniz?
Zira kazanmadığımız bizim değildir. Emeğimizin geçmediği, hesabını veremeyeceğimiz her tasarruf, bizi yalınlıktan, keyfiyetten ve itimat kazanmaktan uzaklaştırır.
Başkasının maddi ve manevi varlıklarına dokunamayız. Zımni rızasızlık bile sahiplenmeye ve bekçiliğe mani bir haldir.
Kamu vicdanı, kamu kaynakları olan bu emanetlerin şeffaf tutulmasını ister.
Aksi halde, kesretten vahdete, ataletten harekete, imtiyazdan adalete ve karışıklıktan yalınlığa geçemeyiz.
Tefekkür rafinerisinden güvenli ihlas yakıtı almak için temiz depolar ve ambarlarımız olmalı akıl ve kalp dairesinde.
[email protected]
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.