Dursun SİVRİ
Yapay zekâdan yapan zekaya
Bilgi çağı, bilişim çağı derken şimdi de “Endüstri 4.0” ve “Yapay Zekâ” kavramı, günlük deyimler arasına girdi.
Fizik biliminin şubelerinden olan “Elektrik Fiziği”nin alt başlığı olan elektrik akımının manyetik etkisi bu çağın keşiflerinin ilgili sahasıdır.
Elektrik akımı atomun son yörüngedeki elektronlarının atomdan atoma geçişi ile etrafında manyetik alan husule gelir. Yani mıknatıslık etkisi, manyetik dalgalar zuhur eder.
Manyetik gücü toplamak, yoğunlaştırmak, etkisini artırmak için elektrik akımı geçen iletkenler demir nüve üzerine sarılır bobin haline getirilir daha güçlü manyetik alan meydana getirilir.
Manyetik alan gücü nispetinde uzaklara uzanır. Uydulara yansıtılır oradan dünyaya döner.
Haberleşme-telekominikasyon olayı sesin elektrik akımına, akımın manyetik alana dönüşmesi, hedefe vardığı noktada tekrar sese dönüştürülmesidir.
İletişim araçları bu temel prensip üzerine çalışır. Atomun elektronu etrafındaki manyetik alandan istifade etmektir. Yani kökü atomun özelliğine dayanıyor.
Diğer bir elektrik elektronik temel mesele silikon teknolojisidir.
Ancak buradaki tabirden maksat silisyumun elektronik, bilişim teknolojilerinin temel maddesi olmasındandır.
Denizdeki, deredeki bildiğimiz kum. Silisyumdiosit. Betonun da bilgisayarın da temel malzemesidir...
Elektrik elektronik devrelerdeki, diyot, transistör vs entegre devrelerin, mikrochipler, mikroişlemcilerin esas malzemesi silisyumdur.
Bütün elektrik elektronik ve bilişim teknolojilerinin çalışmalarında yarı iletken tabir edilen silisyum atomundan yapılan temel devre elemanları (diyot, transistör, entegre devre) tasarlanıp kurgulanmaktadır.
Bu devrelerin çoklu ve küçük işemci olarak çok fonksiyonu bir arada birleştirilmiş elemana entegre elemana “mikro işlemci” deniliyor.
Bilişim teknolojileri de birden fazla rutin işlemler şarta bağlı otomatik komutlara göre programlanıyor.
Bilgisayar “0” ve “1” rakamının elektrik devresindeki devrenin açık hali “0” kapalı akım dolaşır hali “1” mantığı üzerine kuruludur.
Bilişim sistemleri iki boyutlu çalışıyor.
Evet–Hayır, öyleyse böyle... vb. şartlara göre işlem yapılır.
Şartlar tanımlanır programa yüklenir. Şartlar oluşmasına göre işlem gerçekleşir.
“Eğer şu şartlar zuhur ederse şu işlem yapılacak“ yazılım dilinin temelidir.
Yapay zekâ denilen şey önceden tanımlı sınırlı tanımlı şartlara göre sistemin işletilmesidir.
Akıllı işletmeler (Endüstri 4.0)
Rutin işlemleri (satın alma işlemlerini, üretim proseslerini, satış işlemlerini, sevkiyatları vs. Aynı tekrar işlemleri) otomatik yapabilen kuruluşlara deniliyor. İmalat proseslerinde çoktan beri kullanılıyor.
Endüstri 4.0 veya yapay zeka robotların yaptıkları işlerin kapsamı genişliyor.
“Yapay zekâ” demek insan zekâsına hakarettir.
İnsan beyni 11 boyutlu çalışmaktadır. Bilgisayar 2 boyutlu çalışmaktadır. Saniyede 11 milyon işlemi gerçekleştirebiliyor. Hafıza kapasitesini insan ömür boyu ancak yüzde 1’i kadarını doldurabiliyor.
Beyin çok boyutlu çalışıyor. Mücerret (soyut) kavramlar, değerler, sevgi, acımak, şefkat, merhamet, hayal vs sayısız latifeler, istidatlar, kabiliyetler yapay zekâ ile mukayese edilemez.
Bilim dünyası insan beyninin maddi sırlarına daha tam olarak vakıf olunabilmiş değildir.
Beyin fonksiyonlarında önemli dönüm noktası devrim niteliğindeki keşif iki beynin tespitidir.
1983 Nobel Tıp Ödülünü alan Prof. Dr. Roger Spery sağ beyin sol beynin fonksiyonlarının farklı olduğunu keşfediyor.
Beynin sağ beyin duyguları, renkleri, ritim gibi işlemleri, sol beyin matematik mantık işlemlerini yönettiğini keşfetmiş.
Daha sonra çoklu zekâ teorileri ortaya çıktı.
Beynin iki bölümünü de kullanmak kapasiteyi artırdığı ve bunu zekâ farkı olarak ortaya konuldu.
Bizim eğitim sistemimiz tek beyin matematik mantık ağırlıklı işlediği için insan yarım yetişiyor.
Bedenin yarısı felçli insanla sağlam insan kapasitesi matematik olarak yarım değil belki onda bir nispetindedir.
Risale-i Nur öğretisinde de akıl ve kalbin imtizacı iki beyin keşfini teyid etmektedir.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Akıl ve Erdem“ sözünü bu şekilde anlamak gerek.
Din ilimleri ile fen ilimlerinin birlikte okutulması yine fıtrattaki beynin iki bölgesinin kullanımı gereği ve gerçeğine dayanıyor.
Beyni etkili kullanmak demek matematik, mantık yanında, duygu, heyecan, sanat, edebiyat, estetik gibi alanlara da ilgi gerektir.
Matematiği güçlü olsun da gerisine gerek yok diyenler çocukların veya kendilerinin beyinlerini felç ediyorlar.
Şefkat, merhamet, aşk, muhabbet de sağ beyin fonksiyonudur.
“Vicdanın ziyası ulum-u diniyedir, Aklın nuru fünun-u medeniyedir. İkisinin imtizacı ile talebenin himmeti pervaz eder. (Yüksek motivasyon) Ayrıldıkları vakit birinden taassup diğerinden şek ve şüphe doğar.” (Said Nursi, Münazarat)
Bugün deizim, ateizim sapkınlıklarının kök sebebi materyalist paradigma ile sadece fen ilimleri öğrenen ruhsuz biyomekanik robotik nesiller geleceğin teminatı gençlik olamaz. Cinayet makineleri, seri katiller ruhsuz robotik insan tipinin kötü örnekleri ve sonuçlarıdır.
Şefkati merhamet, hürmet gibi sosyal hayatın mayası nasıl elde edilir?
Bir işin içinde aşk yoksa zevk de yoktur.
-İnsanlar neden işlerini sevmiyorlar?
-Aşkı bilmiyorlar ki. Aşkı cinselliğe indirgiyorlar.
“Dünyada her ne var ise aşk imiş
Gerisi kıylü kal (gevezelik) imiş” (Fuzuli)
Aşk en etkili motivasyon vesilesidir. Her şeyde aşk vardır olmalıdır. Mecnun’u çöllere, Yunus’u yollara düşüren, Ferhat’a dağları deldiren aşk nerede?
Bugün çıt kırıldım, eften püften şeylere küstüm diyenler aşkın alfabesinde aşkın “A”sını bile bilmiyor.
“Yapay zekâ” meselesine dönecek olursak.
Bilişim teknolojilerindeki her keşif önemlidir. Değerlidir. Emeğe saygı gereğidir.
Bunlar insan beyninin etkili kullanıldığı akıl, kalp, ruh ve sair lâtifelerin birlikte kullanılmasıyla elde edilen sonuçlardır.
“Yapay zekâ” ile insan zekâsı olan “yapan zekâ” ile mukayese edilmez.
Yapay zekadan yapan zekanın ne kadar harika hakikatına varılabilir.
İnsan gib eşref-i mahlûkat yaratıcının nakş-ı âzamı olan muazzam makinedeki beyin ve bedendeki sanattan yapandan yaradana giden yolun farkında olmak gerçek farkındalık şuurudur. Tahkiki iman vesilesidir.
İnsanda dercedilmiş, donanım, yazılım, istidatlar, kabiliyetler hamdin şubelerinden olan “şükr-ü örfi” nin gereğini yerine getirmek vazifedir.
Sahip olduğumuz istidat kabiliyetleri yaratıcının emri istikametinde kullanılırsa vazife hakkıyle ifa edilmiş olur.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.