Hekimoğlu İSMAİL
Yaptığımızın saadetini değil, yapamadığımızın ıstırabını çekmek!..
İnsan halden hale düşer. Çünkü insan acizdir.
Bazıları diyor ki; "Niye aciz olacakmışım! Ben gayet iyiyim!" Fakat gözle görülmeyen mikrop onu yere serebiliyor. Herhangi bir olay onu perişan edebiliyor. Böylece insan acizdir. Dünyaya Zaloğlu Rüstem gibi pehlivanlar gelmiş... Devlet başkanları, diktatörler, zenginler gelmiş fakat hepsi ölmüş gitmiş...
Demek ki, kaderin önünde herkes acizdir...
Mesela bir öğrenci, "Ben falan lisede okuyorum" diyor. Amma bu söz yetiyor mu? Okulda müdürlerine, öğretmenlerine itaat ediyor mu? Sınavlarda başarılı olup sınıf geçiyor mu? Mezun oluncaya kadar nerelerden geçiyor çocuk...
Aynen bunun gibi, dünyaya gönderilmemizin sırrı, İslamiyet'i yaşamaktır. Amma sadece "Müslüman'ım" demek yetmiyor. Allah, kulunu imtihan ediyor. Bu imtihanın sırrı şudur: Kul, Allah'a ne kadar bağlı, herhangi bir hadise karşısında O'na ne kadar itaat ediyor?
Birbirine zıt olan halleri düşünün... Zengin olan şahıs, bir günde fakir duruma düşebilir. Mesela depremden sonra bir adam dedi ki; "Evlerim, arabalarım vardı. Hepsi yıkıldı gitti. Şimdi bir ekmeğe muhtacım..." Sağlıklı olan bir kişi, bir anda sağlığını kaybedebilir. Mesela ben Eyüpsultan Camii'nde pat diye düşüp bayıldım. Uyandığımda felç olmuştum...
Bu birbirine zıt olan hayat şekillerini herkes kendine göre düşünsün...
Aileler perişan... Birisinin karısı ölmüş, birisinin kocası ölmüş, birisi işten çıkarılmış, birisine iftira etmişler, birisi en yakınını kaybetmiş, birisinin evi bombalanmış... Bunlar dünyanın çeşitli yerlerinde oluyor. Hayatta ne kadar olabilirlik varsa, her insanın başına bunlar her an gelebilir.
Görüldüğü gibi, insan acizdir... Bu sebepten sıkıldığım zaman hemen 20. Mektub'u açar okurum...
"Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünki sen kendini idare edemezsin, o yük ağırdır. Kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp, levâzımatını yerine getiremezsin. Öyle ise beyhude ızdıraba düşüp azab çekme, mülk başkasınındır. O Mâlik, hem Kadîr'dir, hem Rahîm'dir; kudretine istinad et, rahmetini ittiham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safâyı bul."
Bu dersten anlıyorum ki, Allah'ın yarattıklarında kötülük yoktur, insanın yaptığı işlerde kötülük vardır. Müslüman, Allah'ın karşısında kendini anne kucağındaki bir bebek gibi bilmeli. Çünkü dünyadaki bütün annelerin merhameti toplansa, Allah'ın kuluna olan merhametinin milyarda biri kadar olamaz...
Bizden daha kıymetli insanlar, bizden daha büyük dertlerle uğraşmışlar. Peygamberler, veliler, alimler... Amma çektikleri dertlerden şikâyetçi olmamışlar. İslam'ın derdini kendilerine dert edindikleri için, başka şeyleri dert edinmemişler. "Geçer gider..." demişler. Bir Müslüman İslamiyet'e hizmet ederse, Allah da o kuluna çeşitli imkânlar, ihsanlar verir...
Büyük insanlar, yaptıklarının saadetiyle bayram etmez, yapılması gereken işlerin ıstırabını çekerler...
Zaman
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.