Yeni Anayasa ve Kürtler (2)

Bir önceki makalemizde PKK olayına “Müslüman bir Kürt” gözlüğü ile bakmaya çalışmıştık. Bugünkü yazımızda “Devlet Perspektifinden” değerlendirmeye çalışacağız.
 
“Prof. Dr. Çetin Yetkin’e göre Cumhuriyet’in kurucuları İttihatçı menşeli seçkinler azınlığıdır. Anadolu halkının yukarıdan aşağıya buyrulan dönüştürme projelerinin adı “Tanzimat ve Islahat’tan” sonra bu sefer inkılâp olarak karşımıza çıkıyordu. Son tahlilde temel maksat yine aynıydı: Devleti güçlendirmek. Ankara reformunun stratejisi; modern bir Türkiye planlayan seçkinlerin güvenle yaşayabilecekleri steril bir ortam yaratmaktı.” (1)  Bu nedenle iç ve dış stratejistler harıl harıl yeni bir millet oluşturmanın ilke ve uygulamalarını hayata geçiriyorlardı. Kısa zamanda yüzyıllara sığan icraatlar ve reformlar tatbik edilmişti. Bu uygulamalar faşizan ve despotça halkın gözyaşına bakmadan yapılmaktaydı. Bir millet tarihi ile birlikte maziye gömülmekteydi. 

O kadar ki, Türk inkılâbının tahlilini yapan yabancı gözlemciler, ilginç bir ayrıntıya parmak basarlar:“Sadece siyasi müesseseleri değiştiren Fransız İhtilalinin, sadece sosyal müesseseleri değiştiren Rus İhtilalinin aksine Türk İhtilali siyasi müesseseden, sosyal münasebetlere, dine, aileye, ekonomik hayat geleneklerine, hatta cemiyetin moral temellerine hücum etmişti. (2) Belirlenen ideolojiye göre adeta bütün bir halk ‘standart bir elbiseye sığdırılmak için vücut uzuvları budanan veya dolgu yapılan bir plastik sanat malzemesine acımasızca dönüştürülüyordu.

Tamamen Müslümanlıktan soyutlanmış bir toplum oluşturmak artık seçkinlerin ana hedefi idi. “Bu devir öyle kesif bir İslâm aleyhtarı propagandaya dönüşmüştü ki, bazı çevreler “Türkiye’nin artık İsa’ya kulak vereceğini” iddia eder hale gelmişlerdi.” (6)
 
Batıdan ithal edilen şark toplumuna taban tabana zıd fikirler yüksek öğrenim görenlerin önemli bir bölümü üzerinde, bilhassa Mülkiye, Askeri Tıbbiye ve Harbiye’de tesirli olmuştur.”bu okullarda yetişen yeni nesil, Batı’nın materyalist düşünürlerinin, dini cemiyetten dışlayan pozitivist öncülerin ve Darwin gibi aykırı düşünen ilim adamlarının kalıcı tesirleri altında ruhlarını ve kafalarını şekillendirmişlerdi. Bu o kadar ileri gitmişti ki, Üsküdar’da bir hastaneyi ziyaret eden ve müşahedelerini anlatan Mac Farlane Tıbbiye’nin kütüphanesini görünce çoktan bu kadar düpedüz Materyalizm kitaplarını toplayan bir koleksiyon görmemiştim. Genç bir Türk doktoru oturmuş dinsizliğin el kitabı olan ‘Systeme De La Nature’ü okuyordu. Raflar Fransız devrimcilerinin, özellikle materyalistlerin kitaplarıyla doluydu. (7)

İşte bu değerler manzumesinden hayata bakan seçkinlerin oluşturduğu Cumhuriyetin başında uygulanan yanlış kararların ve  politikaların bugünkü terör hareketinin filizlenmesine zemin hazırladığını görüyoruz.

Bugünkü hadiselerin boyutunu daha asrın başında müşahede eden asrın imamı Bediüzzaman Said Nursi hazretleri; Batılı fikirler ile zehirlenecek gençlerin memlekete verecekleri zararı ve vahşeti engellemek, bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğini sarsılmaz temellere oturtmak ve menfi ırkçılığı önlemek için din ve fen ilimlerini beraber veren bir üniversitenin kurulması için Millet Meclisine teklifte bulunuyor.“Van’da kurmak istediği Medresettüz Zehra teklifi uygun görülerek Mecliste kabul ediliyor. İslâm kültürüne şiddetle karşı çıkan bir kısım milletvekilleri dahi teklifi imzalıyorlar. Yalnız onlardan ikisi dediler ki; “Biz şimdi ulum-u an’ane ve ulum-u diniyeden ziyade yani İslam kültüründen ve dini ilimlerden daha çok Batılılaşmaya, Batı kültürüne ve Batı medeniyetine muhtacız.”

Bende cevaben dedim: “Siz, farz-ı muhal olarak hiçbir cihette ihtiyaç olmasa da ekser peygamberlerin Asya’da, Şarkta gelmesi ve ekser filozofların ve bilim adamlarının Batıda gelmeleri gösteriyor ki; Asya’yı hakiki yükseltecek fen ve felsefenin tesirinden ziyade hiss-i dini olduğu halde; bu fıtrî kanunu nazara almayarak Batılılaşmak adına İslam kültürünü terk etseniz ve ladini (din dışı) bir esas yapsanız dahi, dört-beş büyük milletlerin, merkezinde olan Vilayat-ı Şarkiyede (Doğu Anadoluda) millet, vatan selameti için dine, İslamiyetin hakikatlerine kesinlikle taraftar olmak size lazım ve elzemdir. Binler örneklerinden bir küçük örnek size söyleyeceğim:

Ben Van’da iken, hamiyetli bir Kürt talebeme dedim ki: “ Türkler İslamiyet’e  çok hizmet etmişler. Sen onlara ne niyetle bakıyorsun? dedim
Dedi: “Ben Müslüman bir Türkü, fasık bir kardeşime tercih ediyorum. Belki babamdan ziyade ona alakadarım. Çünkü tam imana hizmet ediyorlar.
Bir zaman geçti –Allah rahmet etsin- o talebem, ben esarette iken, İstanbul’da mektebe girmiş. Esaretten geldikten sonra gördüm; bazı ırkçı öğretmenlerden aldığı aksülamel (reaksiyon) ile, o da Kürtçülük damarıyla başka bir mesleğe girmiş. Bana dedi: “Ben şimdi gayet fasık, hatta dinsiz de olsa bir Kürd’ü Salih bir Türk’e tercih ediyorum. Sonra ben onu birkaç sohbette kurtardım. Tam kanaati geldi ki; Türkler bu İslam milletinin kahraman bir ordusudur.(8)

Yukarıda ifade edildiği gibi daha Cumhuriyet’in temelleri atılırken ayrıştırma üzerine bina edildiğini, bütünleştirici olmadığını görüyoruz.  Özellikle bu Anadolu toprakları üzerinde üç büyük kavim ki, Türkler, Araplar ve  Kürtleri birbirine bağlayan en güçlü  ve yegane bağın Din bağı olduğunu, bunun tarihle, mazi ile perçinlenerek 20.yüzyıla kadar geldiğini, bu bağ kesildiği taktirde aynı topraklarda kader birliği yapan kardeşlerin birbirlerine yabanîleştiğini, birbirine düşman olabileceğini hususan Bediüzzaman’ın Kürd talebesinden verdiği örnekte çok aşikâr görülmektedir.

 Bu nedenle; terör ve anarşinin en büyük sebeplerinden birisi ‘dinsizliktir’. Yani din, iman ve Kur’an derslerini almamış ve soyut olarak felsefî ve tabii fen bilimlerinin tesiri altında tahsil görerek yetişmiş bir nesil terör ve anarşinin kaynağı ve maşası olacaktır.
Asrın başında din duygusunun, maneviyat ihtiyacının Anadolu insanının fıtratından cebir, baskı ve zulüm ile sökülüp atılması bugünkü terörü doğurmuştur. İnsanlık fıtratını elmastan kömüre çeviren ve insanlık ahlakı ve faziletinden mahrum kalmış, en vahşi ve canavar hayvanlardan çok aşağı derekelere indiren, sadece tek hedefin hayvanca bir yaşam olduğunu empoze eden, egoizm üzerine kurulan maneviyatsız batılı maddeci materyalist fikirlerden meydana gelmiş bir eğitim sistemi bugünkü terörden sorumludur.

Konu oldukça geniş ve teferruatıyla ele alınması gerekir.  Daha detaylı bilgi için Yeni Asya Neşriyatı içinde çıkan “İslâm Kardeşliği İçinde Türk-Kürt ilişkisi” kitabı okuyucularımıza tavsiye ediyorum. Bediüzzaman’ın Doğu’da açmak istediği Üniversitede eğitim dilinin bilhassa Türkçe, Arapça ve Kürtçe olmasında ve Fen Bilimleri ile birlikte Din İlimlerinin de mutlaka tedris edilmesi gerektiğinde ısrar etmesi zannediyorum bugüne kadar 60.000 insanımızın kaybedilmesi (Kurtuluş savaşında 10 bin insanımızı kaybetmiştik) ve 400-500 milyar dolarlık bir maddi zararın bu millete çıkardığı vahşet ve fakirlik faturası  onun  ne kadar haklı olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Özellikle bugünkü seçkin yetkililerimiz insanlarımıza yeni ve mutlu yarınlar adına oluşturacakları “yeni bir Anayasa’da”  mutlaka Üstad’ın fikirlerini ve endişelerini dikkate almalıdırlar. Bir yüzyıl daha kaybetmeye ne tahammülümüz var ne niyetimiz. Sivil toplum güçleri olarak kaderimizi tayin edecek olan “Anayasa”  için daha yüksek seslerle,  fikir ve düşüncelerle Türk kamuoyuna kanaatimizi her platformda ilan etmeliyiz ve edeceğiz.

Bir sonraki makalemizde Devletin atması gereken bazı önemli adımlar ve açılımlara değineceğiz. Tüm Kardeşlerimin Kurban Bayramı’nı kutluyor ve Bayramın yakın istikbalde İslam aleminde güzel günlere vesile olmasını Cenab-ı Allah’tan temenni ediyorum.

1.Başkaya, Fikret Doç.Dr.
2. Gentizon, Paul/M.Kemal ve Uyanan Doğu/ Kültür Bakanlığı yay.
3.Ahmad, Feroz.
4.Akandere, Osman Dr.
5.Yörük, Hüseyin/Türkiye’nin Demokrasi tarihi.
6.A.g.e./
7.Charles, Mac Farlane,s.270
8.Emirdağ Lahikası sh.2/223

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
1 Yorum