Misafir Kalem
Yetmez, ama….
Melik Serdaroğlu'nun yazısı
Özür dilemek güzel bir haslet.
Özür dileyecek hata yapmamak ondan da güzel bir özellik..
Keşkeler; özürün pişmanlığı, nedametidir.
Her şeye rağmen hata ve kusur karşısında “Özür” bir insanlık onurudur.
Hayatın her safhasında özür bizi alçaltmaz, aksine erdem, fazilet yükleyerek yüceltir.
Son hafta ülkemizde bir “özür” konuşulur oldu.
Siyaset arenasında hiç alışık olmadığımız türden..
Siyasetçilerimiz özür beyan ediyorlar. Ya da siyasi rakibini köşeye sıkıştırarak “özür dilemesini” istiyorlar.
Demokrasi açısından son derece olumlu bir gelişme.
Özür olayının özünü “Dersim” oluşturuyor.
Yaşları 40’ın altında olanlar için fazla bir şey ifade etmese de yaş ortalaması 50-60’lı olanların dünyalarında acı hatıraların canlandığı bir kelime Dersim.
Kısaca 1936 yılında bugünkü Tunceli vilayetimizde çok ağır, “orantısız güç” kullanarak yaşanan ve tarih açısından insanlığın yüzünü kızartacak olaylar silsilesi…
Elbette ”Resmi tarih” ile “tarafsız tarih” belgeler ışığında objektif alanda bunun tartışmasını yapacak ve vicdan denilen mahkeme kararını verecek.
Özür tartışmaları iki farklı cephede yaşanmakta..
Siyasi İktidar o bölgede yapılanların hata olduğunu belirterek yaşananlar karşısında
“Milletten devlet adına özür” dilemekte..
Yeter mi?
Yetmez.
Elbette ki 13 bin masum insan ve ardından analarından babalarından koparılmış yavrular ve daha bebek yaşta evlatlık verilerek kültür ve etnik asimilasyona tabi tutulan yavrular…
Ama bu özür bir başlangıçtır. Yıllardır konuşulamayan yakın tarihimizin şalı altında örttüğümüz, gözümüzü kapatarak yok kabul ettiğimiz hadiseler artık konuşulmaya başlanmıştır. Bu bir başlangıçtır.
Peki; ama ile başlayan cümlenin arkasından ne gelmeli?
1936 Dersim olaylarının bütün arşivleri, açılmalı.
Başbakanlığı, genelkurmayı, cumhurbaşkanlığı gibi çok başlı ve farklı arşivler “koruma ve kollama” görmeden açılmalı.
Yüksek sesle konunun uzmanlarınca arşiv belgeleri ışığında yaşananlar yeniden değerlendirilmeli. Bilgi kirlenmeleri, enformatik yönlendirmeler gerçek bilgilerle yeniden kamuoyuyla paylaşılmalı. Yaşananlar bu topraklarda yaşayan herkesin bilmeye hakkı olan gerçeklerdir. Onun ötesinde herkesten çok o bölgede yaşayanların bilmesi gereken hadiselerdir.
“Açıklanırsa yer yerinden oynar. Taşlar yerinden oynar!” diyorsanız. Bilgi çağında hiçbir bilgi uzun yıllar artık saklı kalmaz. Elbet bir gün kozmik kasalarda sakladıklarınız ortaya çıkar..
Bu yapılmalı. Bunu kim mi yapacak? Elbette ki siyasi iktidar. Korkmadan, korkutmadan. Ama hiçbir bilgi ve şahsı koruma altına almadan. Gerçek neyse o..
Muhalefet ki; başını, başında Dersimli genel başkanının oluşturduğu bir parti; “özür dilemekle bitmez” diyerek adeta topu taca atmakta. Kaset skandalı ile parti koltuğuna oturmadan az önce Onur Öymen tarafından Türkiye kamuoyuna gelen Dersim karşısında aslan kesilen bugünün genel başkanı anlaşılan geçen sürede dersine çalışmamış. Hâlbuki Dersim özürü partisinin Türk kamuoyunda itibarı olabilecek bir manevraydı. O gün bu özrü yapabilseydi bugün kamuoyunda “Dersim katliamını yapan siyasi parti” iddiaları karşısında geçmişte yapılan hatalar ile bugün arasına bir miat koymuş olacaktı.
Eğer bir özür dilenecekse. Bunu Dersimli parti genel başkanı şimdi, hemen başlayarak dilemeli. Çünkü şimdi başlarsa ancak ömrünün sonuna kadar her gün özür dilese bu millete yine de özür dileyeceği bir şeyler çıkar.
Yardımcı olması bakımında biz özür dileyeceği konu başlıklarını verelim!
-Kurtuluş savaşına parasal destek ve komuta kadrosunu Anadolu’ya göndererek başlatan, dessas İngilizleri oyalayarak zaman kazanan ama sonra vatan haini İlan edilen Vahdettin ve Osmanlı sülalesinden başlamalı
-Zengin petrol yataklarına sahip ve üretimin yüzde 10’u Türkiye’ye bırakılan Musul, Kerkük için İngilizlerin oyununa gelip Şeyh Sait isyanını gerekçe göstererek bölgede etnik temizlik yapan o günkü tek parti iktidarı karşısında etiketlenen bölge halkından,
-Siyasi kadrolarının ülkede milletin beklentilerinden uzakta tam bir keyfi saltanat sürmesine halkın tepkisini Menemen hadisesi ile bastırarak bugün bile aba altından sopa gösterdiği Menemen halkı ve dindar kitlelerden,
-Şapka giymediği için başka Rize olmak üzere Karadeniz Sahilini Hamidiye zırhlısıyla bombalayan, İskilipli Atıf Hoca başta olmak üzere sadece şapka giymedikleri için idam sehpalarında can veren masum insanlardan,
-Halkın gönlünde taht kurmuş, bugün bile teşhisleri ülkenin geleceği açısından önemli olan Said Nursi’ye 35 yıl sürgünden sürgüne gönderip,19 defa zehirledikleri, sırf iman hakikatlerini okudukları için dayak, eziyet ve işkence yaparak eziyet ettiği insanlardan,
-Adnan Menderes’i idam sehpasına yollayan ihtilalcilerin ardındaki siyasi irade desteği için özür dilemeli.
Yetmez, ama şimdilik…
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.