Misafir Kalem
Abdulmuhsin Alkonavi’nin ardından ve Hannover
Avni Altıner–Hüsamettin Kudu’nun yazısı
Almanya, İkinci Dünya savaşında büyük zayiat görmüş bir ülke… Bu savaşta en çok tahrip gören şehirlerden biri de Aşağı Saksonya Eyaletinin başkenti olan Hannover şehridir. Hannover, 1852 yıl geriye uzanan geçmişi ile Almanya’nın tarihi şehirlerinden biridir.
Almanya’da Türklerin yoğun olduğu Hannover Şehrinde bir sivil toplum kuruluşu olarak hizmet vermeye devam eden, ”İslamische Gemeinschaft Jama'at-un Nur“ 1970’li yıllardan bu yana gayet verimli, güzel ve hayırlı çalışmalar yapmaya çalışmış ve halen yoğun bir şekilde çalışmalarına devam etmektedir. Bu çalışmalardan biri de; Türk ailelerinin çocuklarına Kur’an-ı Kerim, din dersi ve Kur’an’ın bu asra bakan mana ve yorumları olan Risale-i Nur tefsiriyle faydalı olmaya çalışmaktalar.
"İslamische Gemeinschaft Jama'at-un Nur’un" çalışmalarını gerçekleştirdikleri dernek binasının görünümü
Bu (dernek) Nur cemaati; Niedersachsen Eyaletinin başşehri olan Hannover’de yapmış olduğu verimli çalışmaları ve iyi ilişkileriyle kapılarını diğer dini cemaat ve sivil toplum kuruluşlarına da açarak (İsevi cemaatler de dâhil olmak üzere), okul ve sınıf ziyaretlerini başlatmış, karşılıklı dostluk köprüleri kurmayı başarmıştır. Almanya’da yaşamakta olan altmış Müslüman sivil toplum kuruluşu ile birlikte “Din Dersinin” okullarda verilmesine katkı sağlamasından dolayı diğer dernekleri temsilen Hannover Büyükşehir Belediye Başkanı Stephan Weil‘in aldığı bir karar ile Hannover (Stadtplakkette) Liyakat Nişanı almış bir sivil toplum kuruluşudur (cemaattir). Bu cemaat, kurum kültürü oluşturmuş bir ekiple fedakâr bir şekilde çalışmalarına devam etmektedir. Yapılan bu çalışmaları, zaman zaman oraya yolu düşüp ziyaret edenler bilirler. Allah gayretlerini arttırsın.
Bu derneğin bir farklı yönü de, hiçbir cemaat ve dernek ayrımı gözetmeksizin her zaman herkesin yardımına koşmasıyla “ihlâs ve hakperestliğin, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun istifadelerine taraftar olmaktır” düsturunun bir örneğini sergilemeleridir.
”İslamische Gemeinschaft Jama'at-un Nur“dan bir kare
Bu faaliyetlerden biri de yakın zamanda; Almanya'nın başkenti Berlin’de yaşamakta olan, 19 Kasım 2019 tarihinde Hakkın rahmetine kavuşan Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinden Abdülmuhsin Alkonavi’nin (Muhsin Alev) vefatı münasebetiyle yapılması gereken görevleri üstlenerek bir kardeşlik örneği göstermeleridir.
Vefatından hemen sonra Türkiye Cumhuriyeti Berlin Büyükelçiliğiyle irtibata geçerek, Berlin’deki Türk Şehitliği Mezarlığına defin konusunu hallettiler. Sonra ailesiyle defin tarihine birlikte karar verdiler. Daha sonra Türkiye’den ve Avrupa genelinden gelecek olan misafirler için gerekli hazırlıkları yapıp mihmandarlıkta bulundular. Cuma namazındaki konuşmacıdan cenaze namazının kılınışına kadar üstüne düşen görevleri yerine getirme gayreti içerisinde oldular.
Abdulmuhsin Alkonavi’nin Ardından
Abdulmuhsin Alkonavi; 1931 tarihinde Konya’da doğdu. Baba tarafından aslı Bulgaristan’a dayanmaktadır. Risale-i Nurları, Konya’da 1946’da ortaokulda tanıdı. Lise eğitimimi 1949’da Konya’da tamamladıktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne kaydolur. Felsefe bölümünü tamamlamadan, Psikoloji ve Sosyoloji bölümüne kayıt yaptırır. Bu bölümleri başarıyla tamamladı. Üniversite eğitimine devam ederken Risale-i Nur hizmetleriyle de iştigal eder. Bediüzzaman Said Nursi’nin talebesi Zübeyir Gündüzalp ile sürekli irtibat halindedir. Bediüzzaman Hazretlerinin isteği üzerine 1951’de Gençlik Rehberi’ni matbaada fasikül fasikül tab ettirir. Bediüzzaman, Gençlik Rehberi adlı eserinden dolayı mahkemeye verilir. Bunun üzerine 1952’de İstanbul’a gelir. 1953’te Samsun davasından dolayı Bediüzzaman tekrar İstanbul’a gelir. Abdulmuhsin Alkonavi her iki İstanbul ziyaretleri sırasında Bediüzzaman’la birlikte olur.
Abdulmuhsin Alakonevi, 1954’de İstanbul’dan maceralı bir yolculuktan sonra Isparta’ya gider ve Bediüzzaman Hazretlerinin kaldığı evin bir odasında üç-dört ay zarfında, kendi satın aldığı daktilosuyla Risale-i Nurları yazarak, teksir makinesiyle çoğaltmaya çalışır.
Abdulmuhsin Alkonavi 1954 yılında ani bir kararla önce Bulgaristan üzerinden Gümilcine’ye, oradan İskeç ve Bosna’ya oradan da Berlin’e hicret eder. Almanya üzerinden oradaki Nur hizmetlerine devam eder. Aynı yıl Berlin Frei (Hür) Üniversitesine kayıt yaptırır. Öğrenimine devam ederken bir mescit açar. Burayı hem toplantı hem medrese ve hem de talebelerle bir buluşma yeri olarak kullanırlar. Burada öğrenimine devam ederken yeminli tercüman olarak da çalışır. Bu esnada 1955’te Berlin Teknik Üniversitesine de kayıt yaptırır. Sonra 1954-56 yıllarında Berlin’deki Türk Şehitliğinin ilgili ilçe belediyesi Park Bahçeler Müdürlüğü ile yaptığı çalışmalar sonucu Türk Şehitliğinin ihyası ve kullanıma açılması için gayret sarf eder.
Berlin Üniversitesindeki eğitimini tamamladıktan sonra üniversitede okul inşaatlarında mühendis olarak çalışır ve bir ara inşaat mühendisliği yapar.
Daha sonra Risale-i Nur hakkında bir kitap yazar. Almanca olarak basılır ve doktora tezi olarak kabul edilir. Böylece doktor unvanını da kazanmış olur. Doktora tezine “Bediüzzaman Said Nursi’nin yazılarındaki (Risale-i Nur’larda) Diktatörlük Ve Anarşi Veya Kaosa Karşı İslamî Cemiyet” adını verdi.
Bu arada Almanya’da İslam’ın doğru anlatılmasına ve tanınmasına ciddi bir ihtiyaç olduğunu fark eder ve Risale-i Nurları tanımasına vesile olduğu Bediüzzaman hazretlerinin talebesi olan Mehmet Fırıncı ile irtibata geçerek yardım ister. Bunun üzerine Mehmet Fırıncı İstanbul Edebiyat Fakültesinde okuyan Ali Uçar’ı gönderir. Ali Uçar’la birlikte Berlin’de başlattıkları İman ve Kur’an hizmeti kısa zamanda Almanya’ya yayılır.
Risale-i Nur’da Bediüzzaman Hazretlerinin kendisine hitaben yazdığı bir mektup ve ayrıca Tarihçe-i Hayatta Abdulmuhsin imzasıyla da bir mektubu bulunmaktadır.
Abdülmuhsin Alkonavi’nin hayatının büyük bir kısmı Almanya’da geçmiş olmasına rağmen, o her zaman ülkesine bağlı kaldı ve Türkiye’nin hasretiyle yandı. O Almanya’da Kur’an ve İman hizmetinin temsilciliğini yaparken, Türkiye’nin de adeta gönüllü fahri temsilciğini yaptı. Ruhu şad olsun!..
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.