Aile ve Çocuk Terbiyesi-III

Çocuklar anne babaların maddi ve manevi özelliklerini taşıyan, yani biyolojik ve psikolojik olarak birçok benzerlikleri bulunan Rahman'ın mücessem ayetleridir. Bu cismani ayetlerin fıtrat ayarlarına zarar verilmeden hayra ve hasenata sevk edilmelidir.

İnsan olmak öğrenci olmayı, öğrenci olmak ödevlerinin ve sorumluluklarının farkına varmayı, dünyevi ve uhrevi görevlerinde duyarlı olmayı gerektirdiği bildirilmelidir. Sahip olduğumuz her şeyin sonsuz rahmet sahibi Rahman tarafından bizlere nimet olarak gönderildiği ve bunlar için bedel ödenmesi gerektiği öğretilmelidir.

Fıtrattan kaynaklanan ve çocuklara zararı olan sıfatları yok etmeye çalışmak yahut bastırmak, insan fıtratına savaş açmak olarak değerlendirilmelidir. Terbiyede, fıtratta bulunan bir hissiyatın veya ihtiyacın bastırılması yahut yok sayılması değil, yönünün hayra çevrilmesi ya da sınırlandırılmasına gidilmelidir.

Terbiye sürecinde öncelikli olarak asli unsurlar yani dini esasat öğretilmeli, ayrıntılar yani fürûat ve özel hususlar ileriye ertelenmelidir. Sıralama önceliğine dikkat etmek, ilerleyen yaşlarda özgün ve düzgün bir şahsiyet sahibi olmayı kolaylaştıracağı ve dâhilden harice çıkan erdemli sıfatları arttıracağı bilinmelidir.

Çocuk terbiyesinde amaç-araç farkı öğretilmeli, gaye-vesile dengesi gözetilmelidir. Dünyanın meşakkatli bir hizmet diyarı, ahiretin ebedi bir saadet sarayı olduğu ancak ahiret saadetinin dünyada kazanılacağı ısrarla bildirilmelidir. Aileleri tarafından böyle bir telkine muhatap olmayan çocuklardan, İslam adına büyük işler vücuda getirmelerini beklemek, muhali talep etmek olarak değerlendirilmelidir.

Maddeyi yüceltip maneviyata gereken önemi vermemenin yahut ahireti önemseyip dünyayı tamamen değersiz görmenin, yani ifrat ile tefritin birçok sıkıntılara hamile olduğu görülmelidir. Dünya-Ukba dengesi gözetilmeden yürütülen terbiye sürecinin tutarsız ve istikrarsız çocukların yetişmesine sebebiyet verdiği bilinmelidir.

Terbiye silsilesinde ifrat ve tefrit ile malûl dengesiz söylemlerden vazgeçilmeli, ahiret hayatını isterken dünyayı da ahiretin tarlası olarak görmek gerektiğine dikkat çekilmelidir. Bu mana, “dünya ahiretin tarlasıdır” hadisi ve “Rabbimiz dünyada da ahirette de bize iyilik ihsan eyle” gibi ayetler ile desteklenmelidir.

Çocuklar hayalleri kadar manen büyürler, hayallerinin sınırına kadar kendilerinde mecâl bulur yükselirler. Çocuk terbiyesi ve eğitiminde “gerçekleşmesi mümkün” hayallere sahip olmanın, yüksek ideallere odaklanmanın maddi ve manevi terakki için lüzumlu olduğu görülmeli ve yüksek hayaller gösterilmelidir.

Hayal sınırlarının inkişafı yani genişlemesi ve güçlenmesi adına teşviklere önem verilmelidir. Bediüzzaman Hazretlerinin, “Kur’an'ın sönmez ve söndürülemez manevi bir güneş olduğunu dünyaya ispat edeceğim, göstereceğim” gibi yüksek hedefler ruhlarına yüklenmelidir.

Yüksek hayallere ve ulvi hedeflere dair güzel örnekler üzerinden yapılan yönlendirmeler marifetullah, muhabbetullah ve marziyetullah gibi büyük neticelere ulaşmayı kolaylaştıracağı gibi “gaye-i hayal olmasa veyahut nisyan ve tenasi edilse, ezhan enelere döner, etrafında gezerler” ifadesinde bildirilen vartaya yuvarlanmaktan da koruyacağı bilinmelidir...

Çocuklara haklarını bildirmek kadar had bilmenin gerekliği de öğretilmelidir. Adil bir insan olabilmek için başkalarına zarar vermemenin, yani haddini bilmenin önemi de bildirilmelidir. Adil ve müşfik çocukların yetişmesine dair bu manadaki telkinler vicdani hassasiyete kuvvet vereceğinden, empati kabiliyetini inkişaf ettireceğinden önemsenmelidir.

Başkalarına verecekleri zararlar için ödeyecekleri bir bedelin (cezanın) olacağı söylenmelidir. Kısmi ve hafif cezalandırmalar bir terbiye aracı olarak görülmeli, çocukları sindiren ve psikolojilerini zedeleyen cezalardan çekinilmelidir. Çocukları ana babadan kaçıran, nefret ve adaveti doğuran cezalandırmalar terk edilmelidir. Verilecek cezalar tahribe değil, tamire ve terbiyeye sevk etmelidir...

Elhasıl; çocuk terbiyesinde mesuliyetini bilmenin, karşıya güven vermenin, erdemli bir şahsiyet sahibi olup Hakkın rızasını tahsil etmenin ehemmiyetine dikkat çekilmelidir. Dünyaya gelme gayesi her fırsatta dillendirilmelidir. Sıdk ve sadakat, şefkat ve adalet sıfatları yaşantımızla fiili olarak desteklenmelidir. İçinde şefkat ve adaletin, sıdk ve sadakatin bulunmadığı bir terbiyenin gerçekte terbiyesizliğe hizmet edeceği görülmelidir.

Çocuklar ana babadan şakadan da olsa yalan işitmemeli, şefkat ve adaleti zedeleyen fikirler ve fiiller düzeltilmelidir. Bir ana babanın gerçekte çocuk mu yetiştirdikleri yoksa sadece besleyip büyüttükleri ilerleyen yaşlarda anlaşılacağı bilinmelidir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
5 Yorum