Sibel ERASLAN
‘Allah da gelir’ hem de herkesten çok
Gelmek” ve “Gitmek” bahsinden kaleme aldığım geçen yazımdan sonra, posta kutum “gelenlerle” dolup taştı. “Kapıyı çalan kimdir” diye sormuştum, “İslami kesimin kendi aralarında çokça konuşmadığını, kendi içlerinde yeterince diyalog kuramadıklarına” işaret etmiştim. Hamdolsun kapım epeyce çalındı, bu bağlamda mütedeyyin kesimin, zannettiğim gibi bir sorunu olmadığını da öğrenmiş oldum, herkes herkesle görüşüyormuş, memnun oldum...
“Fırıncı Ağabey” ve “Çantacı Ağabey”lerin gerçekleştirdiği tebliğ ve gönül ziyaretlerden yola çıkarak, “gitme ve gelme” hiyerarşisinden mevzu açtığım kısma, değerli mihmandarım Cemal Uşşak’tan “gelen” nefsime ikaz bağlamındaki tavzihi, sizlerle paylaşmayı uygun buldum: “Hz. Mevlana, “Her kim olursan ol gel!” demiş. Günümüzün Mevlana gönüllüleri ise “Her kim olursan ol, ben sana gelirim” demek durumunda...”
Yazımda da belirttiğim üzre; zaten bu Ağabeyler gibi akil adamların, Azerilerin lehçesiyle söylersem, “ak sakallılar”ın nasihatine kendi içimizdeki isimlerin de ihtiyacı olduğunu söylemiştim. Keşke Ahmet Altan’a gittikleri gibi Adnan Oktar’a, Ahmet Ünlü’ye de gitmiş olsalardı demiştim. Hem Adnan Bey’in hem de Ahmet Bey’in sevenlerinden o kadar çok mektup aldım ki... Aman Allahım! En iyisi mi kimse kimsenin kapısını çalmasın diyecek kadar... Gördüm ki; bu gönül adamlarının Ahmet Altan’ı ziyarete gitmeleri, bizim mahallenin önderlerini ziyarete gitmelerinden çok daha mümkün, hem de çok daha maküldür...
***
İzzet sahibi bir alimin bir başkasına “gitmesi” hadisesi için; medeni örf gereği doğal ve rutin bir durum değildir, alimlerin özenle riayet ettiği bir kaçınmadır diyerek yazmıştım. İmam-ı Azam’ın, Süfyan-ı Servi’nin, Gazali’nin, İmam-ı Rabbani’nin “gitmemek” konusundaki meşhur örneklerini bu bağlamda zikredebiliriz. Lakin Cemal Uşşak’ın ikazında; “asrımızın Mevlanaları” şeklinde işaret ettiği hakikatin üzerinde de ciddi olarak düşünmek icapediyor. Tebliğin fıkhı ve metodolojisi var mıdır meselesini kastediyorum. Benim yukarıda “medeni örf” dediğim geleneksel metodolojinin, asra ve zamana göre yeni açılımlarla yani fıkıh imkanlarıyla yeniden ihya edilebileceği imkanına işaret ediyor Cemal Uşşak... “Ne olursan ol, yine de gel” perspektifinden, “ne olursan ol, yine de gelirim” kulvarına varışta, kuşkusuz “asrımızın” ihtiyaçları önemli bir rol oynamaktadır.
Birinin, bir alimin kapısını çalmasıyla, aynı alimin o kişinin kapısını çalması arasındaki klasik hiyerarşiyi, ezberi, kalıbı sarsan bir teklif, öyle değil mi? Ama şimdi insanlar arası bu hiyerarşi ezberini toptan sarsacak bir başka örnek vereceğim...
Süveyd b. Saîd’den rivayet edilen bir hadis. “(Dedi ki): Bize Hafs b. Meysera rivayet etti. (Dedi ki): Bana Zeyd b. Eşlem, Ebû Sâlih’den, o da Ebû Hüreyre’den, o da Resûlüllah’tan (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) nak≠len rivayet etti ki: Şöyle buyurmuşlar:
«Allah (Azze ve Celle): Ben kulumun bana olan zannının yanındayım. Beni zikrettiği yerde, Ben onunla beraberim, buyurdu. Vallahi! Allah ku≠lunun tevbesine sizden birinizin sahrada kaybolan hayvanını bulmasından daha çok sevinir. Her kim bana bir karış yaklaşırsa, Ben ona bir arşın yaklaşırım ve kim bana bir arşın yaklaşırsa, ben ona bir kulaç yakla≠şırım. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak gelirim.»
Ne kadar sarsıcı değil mi? Yaratıcının bile “koşarak geldiği” bir düzeyde, kulların yok ben gitmem o gelsin veya kim kime gitti, kim kimin kapısını çaldı ya da çalmadı cinsinden bir onur yarışına girmesi, herhalde abesle iştigaldir, hatta maazallah kibre kadar gidebilir ucu... Peki, Müslümanlar olarak nasıl bir dil kuracağız? Herhalde bunun da tek tip bir cevabı yok. Rahmeti gazabını aşmış Allah Teala’nın kuluna yönelik yakinlik gayreti, çok tesir etti bana... Gün gelip herkes sizi bıraksa da, Allah bırakmaz! Allah da gelir, hem de herkesten çok. Kapıyı çalan da aslen O’dur, başkası değil...
Star
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.