Himmet UÇ
Arkadaşlarımız
Sabahları bir mesire yerinde ağaçlar arasında kitap okuyorum. Birkaç tane sokak hoşhoşu var. Bedüzzaman onlara hoş hoş demiş. Onlara ciğer alıyorum, tavuk taşlığı alıyorum. Yiyorlar, o kadar sevgi dolular ki, zıplıyorlar. Onların sevgiye karşı nasıl sevgi ile karşılık verdikleri kainatın mayasının sevgi olduğunu da gösteriyor.
Bediüzzaman “muhabbett şu kainatın bir sebeb-i vücududur, hem rabıtasıdır” der. Nasıl bir kimyası varsa, siz de muhabbet kıpırdamaya başlayınca onlarda da harika tezahür ediyor. Barış Manço’nun bir şarkısı vardı “Arkadaşım şek arkadaşım eşşek” diye başlayan. Cüneyt Arkın’ın da bir eşeği, bir köpeği bir de kedisi varmış. Bediüzzaman eşeğe de işlek dermiş, hiç kimseye hakaret etmek gibi bir niyeti yok. Bir kadın parkta köpeklere birşeyler vermemden rahatsız olmuş, onlara hakaret ediyor, köpekler diyor. “Lütfen onlara köpek deme” deyince “ama onların başka adı var mı” diye soruyor.
İnsanlar onları sofralarına dahi ortak etmeli, o kadar estetik yaratılmış canlılar, içleri muhabbet dolu ama saldırırsan onlar da sana saldırır. Normal değil mi? Köpekler dünyanın süsü. Yıldızlar da öyle değil mi. Onlar bizimle birlikte düşünülmüş, köpekleri çöp kutularına mahkum etmek ayıp değil mi? Sanki sen insan oldun da dilekçe mi verdin? Sonra ne kadar kanaatkarlar. Bizi kıskanmıyorlar, ne verirsek onunla iktifa ediyorlar. Alvarlı Efe bir gün bir köpeği yatarken görmüş. “Yat köpek yat kürkün eskimez, nefsin mercimek bilmez, sen benden iyisin“ demiş. Evliyanın her şeyi hikmet dolu.
Allah da (cc) kendi yarattığı bu canlıları anlatır.
”Allah davarları da yarattı, bunlarda sizi soğuktan koruyan (deri yün kıl gibi) maddeler ve birçok faydalar vardır. Hem onların etlerini ve ürünlerini de yersiniz. Onları akşamleyin ağıllarına getirir, sabahleyin otlaklarına götürürken bambaşka bir zevk alırsınız. Bunlar yüklerinizi taşırlar, öyle uzak diyarlara götürürler ki onlar olmaksızın son derece zahmet ve meşakkat çekmeden varamazdınız oralara. Gerçekten bunları size amade kılan Rabbiniz pek şefkatlidir, rahmet ve ihsanı boldur. Hem binmeniz, hem de zinet olsun diye atlar, katırlar, merkepler yarattı. Hem sizin bilemeyeceğiniz daha neler neler yaratacak.
“O’dur ki gökten yağmur indirir. Hem içeceğiniz su ondan oluşur, hem de hayvanlarınızı içinde otlattığınız ot ve ağaçlar. Allah o su sayesinde sizin için ekinler, zeytinlikler, hurmalıklar, üzüm bağları ve çeşit çeşit meyveler yetiştirir. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak bir ders var. Hem geceyi ve gündüzü, güneşi ve ayı sizin hizmetinize verdi. Diğer yıldızlar da onun hikmetiyle sizin hizmetinize ram edilmiştir. Elbette aklını çalıştıran kimseler için bunda alınacak nice dersler vardır. Yeryüzünde türlü türlü renklerde her çeşitten bitki ve hayvan olarak sizin için yarattığı daha neler neler var. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak ibret var.
“Yine O’dur ki denizi sizin hizmetinize verdi ki oradan taptaze et yiyesiniz ve takınıp kuşanacağınız ziynet eşyası çıkarasınız. Denizde gemilerin suları yara yara akıp gittiklerini görürsün. Bütün bunlar O’nun lütfedeceği nasibi aramanız ve nimetine şükretmeniz içindir. Hem dünya hareketiyle sizi sarsmasın diye yeryüzüne sabit dağlar koydu. Amaçlarınıza ermeniz için ırmaklar, geçitler yerleştirdi. Yol bulmada yararlanacağınız daha birçok alametler, işaretler koydu. Yıldızlarla da birkısım insanlar yol bulurlar. (Nahl Suresi)
Bediüzzaman, hayvanlara dikkat çeker ama nasıl: “Gördüler ki bir kısım mahluklar var, bir tarz ile konuşuyorlar, fakat bunlar onların dillerini bilmiyorlar. Yalnız işaretlerinden anlaşılıyor ki mühim işler görüyorlar ve ehemmiyetli vazifeler görüyorlar.”
Gel her tarafa bak herşeye dikkat et. Bütün bu işler içinde gizli bir el işliyor. Çünkü bak bir dirhem kadar kuvveti olmayan bir çekirdek -ağaçları başlarında taşıyan çekirdeklere işarettir- küçüklüğünde bir şey binler batman yükü kaldırıyor. Zerre kadar şuuru olmayan -kendi kendine yükselmeyen ve meyvelerin sıkletine dayanmayan üzüm çubukları gibi nazenin nebatatın başka ağaçlara latif eller atıp sarmalarına ve onları yükenmelerine işarettir- gayet hakimane işler görüyor. Mahluklar ise munis deve, öküz, koyun, keçi gibi hayvanat-ı ehliye olduğunu gördüm.”
Munis arkadaş demek onlara hayvanat-ı ehliye diyor. İnsan ve hayvanın farkını anlatır. Zoolog psikolog.
“Hayvan dünyaya geldiği vakit adeta başka bir alemde tekemmül etmiş gibi istidadına göre mükemmel olarak gelir, yani gönderilir. Ya iki saatte, ya iki günde veya iki ayda bütün şerait-ı hayatiyesini ve kainatla olan münasebetini ve kavanın-i hayatını öğrenir, meleke sahibi olur. İnsanın yirmi senede kazandığı iktidar-ı hayatiyeyi ve meleke-i ameliyeyi yirmi günde serçe ve arı gibi bir hayvan tahsil eder, yani ona ilham olunur. Demek hayvanın vazife-i asliyesi taallümle tekemmül etmek değildir. Ve marifet kesbetmekle terakki etmek değildir ve aczini göstermekle medet istemek dua etmek değildir. Belki vazifesi istidadına göre taammüldür, amel etmektir. Ubudiyet-i fiiliyedir.”
Okumadan, öğrenmeden geçen ömür, ömür sayılmaz, ilim okumakla yükselmek tekemmül etmektir. Bak hayatımıza ne kadar ilim az. O da felsefesi olmayan ilim. Diyanet İşleri Başkanı “toplumun yüzde elli dokuzu Kur’an okumasını bilmiyor” diyor. Mahalleleri, sokakları imamlara bölüştür, ümmeti Muhammed’e Kur’an okumayı öğretsinler. Kur’an hayatımızda yok ona göre düşünmüyoruz. Halbuki Kur’an’daki vakar prototiptir, insanların örnek alması için. Halimize bak, bir hüzün, bir elem kümesi. Müslüman bir toplumda mukaddes kitabına göre hayatı yorumlama yok.
“Kainat bir okul, ana rahmi mektep, koyun karnı mektep, arının peteği mektep, yumurtanın içi mektep, toprağa atılan tohum ve toprak öğretmen ve öğrenci gibi.” Orhan Veli
Bedri Rahmi de geçilmez.
Deli eder insanı bu dünya bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç.
Kirazın derisinin altında kiraz
Narın içinde nar
Benim yüreğimde boylu boyunca
Memleketim var
Canıma ciğerime dek işlemiş
Canıma ciğerime
Dostoyevski, “ineğin gözlerine bak ne kadar masum, bütün hayvanlar masumdur” diyor.
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.