Habibi Nacar YILMAZ

Habibi Nacar YILMAZ

Aziz ve muhterem kardeşim

İslam'ın her derdine razı olduğunu söylüyorsun. O yüzden de bize aşk ve şevk veriyorsun. O zaman iyi dinle. İslam'ın her derdine razı olacaksın. Dikenler arasında güller toplayacaksın. Ayağın çıplak batacak, elin çıplaktır kanayacak ve sen buna sevineceksin. Firavun'un kucağında büyüyen çocuk Musaları safına alacaksın.Aldığın için dövecekler, konuştuğun için zindana atacaklar.Ve sen buna memnun olacaksın.

Çöllere sürülürsen, kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülürsen, ısınla sebze yetiştireceksin.Yeşilliği sevmeyenler olacak, yakacaklar, yıkacaklar, sen bunu sabırla seyredeceksin  Karanlık zindanlara sokarlarsa ışık, paslı vicdanları görürsen ümit, imkansız kalplere rastlarsan nur vereceksin. Sen verdiğin için suç, sen getirdiğin için ceza, sen konuştuğun için mahkum olacaksın. Sen buna şükredeceksin. Anadan, babadan, yârdan, serden ayrılacak; candan, gönülden Kur'an'a sarılacaksın.

Damla iken deniz, nefes iken tayfun olacaksın. Derdini yazmak için derini kağıt, kanını mürekkep edeceksin. Kimse ile görüştürmezlerse, Mecnun olup çöllere düşeceksin  Leyla arar gibi Nur arayanları bulacaksın. Bulamazsan, üzülmeyeceksin.

Makamlar, servetler verilse de nefsini unutacaksın. Yalan, iftira, çamur fırtınalarına tutulursan, hissiyatını terk edeceksin. Önüne duvardan set koyarlarsa, dişinle  deleceksin. Dağları toptan oyman gerekirse, iğne ile oyacaksın.

Unutma, nerede olursan ol, cehlin ve küfrün temelini  çüreteceksin. Bir gün Kur'an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen, hemen kemiklerini taş, etlerini harç, kanı da su edeceksin.

Etrafına ilimden, irfandan, faziletten ahlaktan kaleler dikeceksin. Kaleler fedai ister. Sen o kalede bir fedai olacaksın.

Bu mektubu okuyunca, Mesneviyi okuyan Yunus gibi, uzun olmuş diyeceksin.  Yunus'un "Ete kemiğe büründüm, Yunus gibi göründüm." deyişi gibi, sen de "Ne lüzum vardı uzun yazmaya, kısaca Kur'an'a talebe olacaksın, deseydin ya yeterdi." diyeceksin. 

Haklısın, zira İslâm yolunda girenler bilirler ki bu yol kıldan ince, kılıçtan keskindir. Her kişinin değil, er kişinin yoludur.

Bu mektubu yazan Zübeyir Gündüzalp, hakiki insan, fedakâr ve hizmet eri. Bu mektubu sonuna kadar okuma cesaretini gösterdiğinize göre, bundan sonrası okumak kolaydır kardeşim. Kendi adıma bu mânâların çok uzağında  olduğum için, bu mektubu günümüzün şartlarına göre uyarla yabilir miyim, bilmiyorum. Biraz zor ama deneyeceğim.

İslam'ın her derdine razı olmak yetmiyor, kardeşim. Kendine yeni dertler bulacaksın. Dert beklemeyeceksin,  dertleneceksin de. İnsanlar sana baktıklarında ya da dinlediklerinde, bu adam yangın yerine dönmüş, diyecekler. Başka dünyanın insan olmuş, diyecekler. Tereddütler seni yoklamayacak, her günün aynı olmayacak kardeşim. Bahane kelimesini unutacaksın. Göz hassasiyetini bırakacaksın, kardeşim. Ama ve fakat olmayan cümleler kurmanın yollarını arayacaksın. Dikenler arasından güller toplarken, dikenler hissesini de unutmayacaksın. Senin zindanının ismi değişti şimdi. Atalet oldu kardeşim. Seni atalet zindanına atacak kayıtları, iyi tanıyacaksın. Bu kayıtlar bir gün yeis, yarın nefsini düşünmek, başka bir gün enaniyet ve keyif olabilir. Onları aşacaksın. Bu zamanın en büyük fedakârlığı, fikrinden vazgeçmek ve  ehakkı bazen hak yolunda terk etmek olduğunu unutmayacaksın. Tembelliği lügatından sileceksin. Yorulduğunda dinlenmek için, başka bir işe başlayacaksın. 

Kur'an gökkuşağının bütün renklerini aksettiren Nurları, sathî nazarla değil, anlayarak okuyacaksın. "Çabuk ye'se inkılap eden hamiyet, hamiyet değildir. Şiddet-i mevâniye karşı şiddetli metanet gerektir."diyor Üstad. Bunları düstur edip ye'sin kenarına geldiğinde "fe firru ilâllah" diyeceksin.

Planın, programın, yolun yordamın olacak. Şeffaf, art niyetsiz olacaksın azizim. Gıybet sana ulaşamayacak, su-izan sana bulaşamayacak kardeşim. Şükür mesleğini unutmayacak, acz ve fakrını meslek edineceksin.

Her an hareket halinde ve zikirde, fikirde bulunacaksın. Makam, mevki ve teveccühte ders makamında kardeşini, ittiham ve kusur aramada kendini göreceksin. Zaman eski zaman değil kardeşim. Yeni usüller bulmak zamanı. Seriüsseyr olan bu zamanın evladını aramak, bulmak; hakkı ulaştırmak yollarını arayacaksın. İhlas ve irtibatta ifrat edecek; benlik ve enaniyette kendini sıfırlayacaksın.

Eskiden zindanlar vardı. Falakalarda ayaklardan dayak yemek vardı. Şimdilerde onun yerini rahatça ömrünü geçirmek, tembellik ve tenperverlik aldı. Bu zindanları tuz, buza çevireceksin. En küçük meselede bile istişareye başvuracaksın. İnhisar-ı fikirden vazgeçeceksin. Seni anlamayan ya da yanlış anlayan olabilir. Sen buna sabırla mukabele edeceksin. Kıllet-i kelâm ve kıllet-i neam ve kıllet-i taama dikkat edeceksin.Kendi eksiklerini değil ama arkadaşlarının eksiklerini gözardı edip icabında tamamlayacaksın. 

Bizim meşrebimizde fenafil ihvan  var. İhvanını sevap fabrikası görüp her halükârda terk etmeyeceksin. Seni terk edenleri de hoş görüp  yine onlara dua edeceksin. Ders makamı  tarafgirlik kaldırmaz, o makamda her türlü siyasî ve beşerî tarafgirliklerden uzak duracaksın.

Her nefes ve anı iktisatlı kullanıp dershaneni terk etmeyeceksin. Müsbet hareket tâcın, taraflilik haricin olacak. Evvel, ahir tesânüt düsturun olacak kardeşim. Sünnet-i Seniyye kalen, tövbe ve iltican silahın olacak kardeşim.

Evet dostlar, kısık ve kesik sesimle, kartondan adam hâlimle, bin bir müzahrafatla alûde zihnimle, yarı uykulu kalemimle ancak bunları yazabildim.

Selam ve dua ile.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
3 Yorum