Bediüzzaman’ı nasıl bir ana-baba yetiştirmiş acaba?

Bediüzzaman’ı nasıl bir ana-baba yetiştirmiş acaba?

Şahin, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin anne ve babasını anlattı

Risale Haber-Haber Merkezi

Zaman yazarı Ahmed Şahin, Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin anne ve babasını anlattı.

Risale-i Nur Külliyatının, belli bir kesimin dünyasını değil, tüm insanlığın dünyasını imar edecek zenginlikte ve güçte olan Kur’an güneşinin nurunu insanlığın vicdanına tutmakta olduğuna dikkat çeken Şahin, "Külliyatın tüm insanlığı aydınlatıcı bu özelliğini görünce diyoruz ki, böyle farklı eser ve hizmetlerin sahibi ilim ve irşad adamlarını yetiştiren ana babaların da farklı bir dinî hassasiyet ve takva titizliğinde oldukları görülmektedir tarih boyunca. Acaba Bediüzzaman’ı yetiştiren ana baba nasıl bir dindarlık ve takva titizliğindeydiler, çocuklarını nasıl bir sevap-günah hassasiyeti içinde yetiştirip büyütmüşlerdir?" diyerek Bediüzzaman Hazretlerinin ana babasının hayatından kısa bir dönemi aktardı:

"Bir okuduğunu bir daha okuma ihtiyacı duymadan ezberleme kabiliyetine sahip olan öğrenci Said’in zekât, fitre gibi yardımları kabul etmeyişi, çocuk halinde bile asla yalana tenezzül etmeyişi, çocuksu münakaşalarda bile mertlikten ayrılmayışı.. gibi çok farklı halleri hocasının dikkatini çeker. Bu fevkaladeliklere tatmin edici bir izah bulamayan Müderris Nur Mehmed Efendi, nihayet küçük öğrencisine bir teklifte bulunmaya kendini mecbur hissederek:

-Said der, seni yetiştiren aileyi iyice merak etmeye başladım. Bir gün sizin aileyi ziyaret etmek istiyorum, ne dersin? Küçük Said buna sevinçle cevap verir. Ve bir gün Hizan yaylasındaki medreseden çıkan hocalar ikindiye doğru Nurs’a gelirler, ancak Sofi Mirza Efendi’nin evde bulunmayışı yüzünden kapıdaki ağacın gölgesinde beklemeye başlarlar. Az sonra önünde iki öküz ve bir inekle çıkagelen Sofi Mirza Efendi’yi tecessüsle takip eden Müderris Mehmed Efendi, inek ve öküzlerin ağızlarında torba bağlı bulunduğunu görünce merakla sorar:

-Mirza Efendi bu hayvanların ağzını niçin torba ile bağladın? Sofi Mirza’nın hocayı şaşırtan cevabı şöyle olur:

-Efendim, gidip geldiğimiz tarlamız biraz uzakçadır. Hayvanların ağızlarını bağlamazsam yol kenarındaki komşu tarlalarından ekin koparıp yiyerek gidiyorlar. Böylece komşumuzun ekinine mahsulüne ziyan vermiş olmakla kalmıyor, haram yiyen öküzle tarlamızı sürmüş, yine haram yiyen ineğin sütünü de içmiş oluyoruz. Bunun için öküzle ineğin ağızlarına torba bağlıyorum ki, gidip gelirken ne komşularımızın mahsulüne zarar versinler, ne de biz haram yiyen öküzle tarlamızı sürmüş, haram yiyen ineğin de sütünü içmiş duruma düşelim.

Bu cevaptan sonra öğrencisi Said’in annesini çağırtan Müderris Mehmet Efendi, ona da sorar:

-Nuriye Hanım anlatır mısın Said’i yetiştirme tarzınızı? Bir anne olarak yavrunuzu nasıl bir dini titizlik ve takva anlayışı içinde yetiştirip büyüttünüz?

Nuriye Hanım’ın cevabı da şöyle olur:

-Efendim, ben Said’e anne olacağımı hissettiğim günden itibaren abdestsiz yere basmamaya gayret ettim. Ayrıca Said dünyaya geldikten sonra da aynı dikkat ve titizliğimi devam ettirdim, ona abdestsiz hiç süt vermedim!.

Gerisini beklemeye ihtiyaç duymayan Said’in hocası Nur Mehmed Efendi, yanındaki hoca arkadaşına döner:

-Şimdi der, merakımı çözdüm, böyle baba ve böyle anadan böyle çocuğun dünyaya gelmesi normaldir, kalkın gidelim!.

Fatebiru ya ülil ebsar!.. Düşünün ey basiret sahibi ana babalar!.. Kendileri haram yemeyi bırak, tarlasını sürdüğü öküzüyle, sütünü içtikleri ineğin dahi haram yememesi için tedbir alıyor, kendilerini sorumlu tutuyorlar!

Yazının tamam için tıklayınız