Mehmet Selim MARDİN
Bediüzzaman’ın dostu Van Valisi Cevdet Tahir Bey
Bedîüzzamân Said Nursi’nin Van’daki yirmi yıllık hayat devresinde, çok yakın dostlarından olup 1898-1906 yılları arasında Van valiliği görevinde bulunan İşkodralı Tahir Paşa’nın oğlu olan Cevdet Tahir bey de Bediüzzaman’ın Horhor medresesi talebelerinden sadık bir dostu idi.
Birinci Cihan Harbi’nin başlamasıyla Bedîüzzamân’ın dostlarından olan İttihatçı Van Valisi Hasan Tahsin Bey 1914 yılında Erzurum’a atanınca, onun yerine yardımcısı doğma büyüme Vanlı olan Cevdet Tahir Bey getirildi. Cevdet Tahir Bey aynı zamanda Enver Paşa'nın kız kardeşinin de eşiydi. Valiliği döneminde Van’da Ermeni hadiseleri alevlenmeye başlamıştı.
Ermeniler, 28 Şubat 1915’te Van vilayetinin merkeze yakın kaza ve köylerinde yeniden isyan çıkarmıştı. İsyan kısa bir süre sonra Vastan, Çatak, Havasor ve Tımar gibi kaza ve köylere yayılmıştı. Bunun üzerine Vali Cevdet Bey, Van’daki Kürt Aşiretleri ile bir görüşme yapmış ve onlardan destek istemişti. Ruslar, Van Gölü Havzası’na doğru ilerlerken saflarında bulunan Ermeni alaylarına bölge Ermenilerinin oluşturduğu çeteler de katılmaya başlamıştı.
Van Valisi Cevdet Bey, 24 Nisan 1915’te Dâhiliye Nezareti’ne çektiği telgraf; “Asiler (Ermeniler) yol kesiyor ve civar köylere hücum ederek buraları yakıyorlar. Bunlara engel olmak imkânsızdır. Şimdiden birçok kadın ve çocuk yersiz-yurtsuz kalmıştır. Bunları aşiret köylerinde iskân etmek de uygun ve mümkün değildir. Bunların batıdaki vilâyetlere göndermeye başlanması münasip şeklinde” olup, Müslüman halkın katliamdan kurtarılması amacıyla onları göç ettirme (tehcir) izni istemişti. Verilen izinle Cevdet Bey kaleye sığınmış olan halkı göç ettirmiş ve zor durumda kalan binlerce kişi Bitlis’e sığınmıştı.
Ruslar bu durumdan yararlanarak iki koldan Malazgirt ve Van üzerine ilerleyerek, 11 Mayıs 1915’te Muradiye’yi, 12 Mayıs’ta Patnos ve Erciş’i işgal etmişti. Bu sırada Ermenilerin çıkardığı isyanı bastırmakla uğraşan Cevdet Bey, Rusların iyice yaklaştığı haberini alınca, şehri terk ederek Başkale’ye çekilmişti. 16 Mayıs’ta Osmanlı ahalisi de Van’ı boşaltmıştı. Aynı gün gelen Ermeniler, Müslümanların oturduğu mahalleleri ateşe vermiş ve kontrolü ellerine geçirmişlerdi. Van valisi Cevdet Bey ortaklaşa Rus-Ermeni baskısı karşısında tutunamayarak 16/17 Mayıs gecesi geri çekilmek zorunda kaldı; böylece Van, Rus ve Ermenilerin eline geçti. İşgal şartlarının hazır olduğunu gören Ruslar da 20 Mayıs 1915’te Van’ı işgal etmişti. (1)
Bedîüzzamân Said Nursi ve talebelerinden teşkil edilen milis güçleri de Van işgal edilmeden önce büyük gayret ve mücahedelerde bulunmuşlardı. Bu durum Tarihçe-i Hayat adlı eserde şöyle anlatılır:
“Bedîüzzamân, Kafkas Cephesinde Enver Paşa ve fırka kumandanının hayranlıkla takdir ettikleri hizmet-i cihadiyeyi yaptıktan sonra, Rus kuvvetlerinin ilerlemesinden dolayı Van’a çekildi. Van’ın tahliyesi ve Rusların hücumu sırasında, bir kısım talebeleriyle Van kalesinde şehit oluncaya kadar müdafaaya katî karar verdikleri halde, geri çekilen Van Valisi Cevdet Beyin ısrarıyla Vastan kasabasına çekildi. Vali, kaymakam, ahali ve asker Bitlis tarafına çekilirken, bir alay Kazak süvarisi Vastan üzerine hücum etmişti. Molla Said, Van’dan kaçan ahalinin mal ve çocuklarının düşman eline geçmemesi için otuz-kırk kadar kaçamamış asker ve bir kısım talebeleriyle o Kazaklara karşı koymuş ve hepsinin kurtulmasını sağlamıştır. Hatta hücum eden Kazaklara dehşet vermek için, geceleyin onların üstündeki yüksek bir tepeye hücum tarzında çıkıyor; güya büyük bir imdat kuvveti gelmiş zannettirerek, Kazakları oyalayıp ilerletmiyordu. Böylelikle, Vastan’ın Rus istilasından kurtulmasına sebep olmuştur. (2)
Bedîüzzamân, Van Valisi Cevdet Paşa ile birlikte (14 Kasım. 1915’te) Bitlis’e giderek orada bulunan beş yüzden fazla yetim muhacir çocukların iaşesi için onlarla uğraşır. (3)
Bedîüzzamân’ın Van’ın savunmasında beraber olduğu talebesi Van Valisi Cevdet Bey, Makedonya’da görev yapmış, Başkale ve Hakkâri Mutasarrıflığı, Van Valiliği daha sonra Adana ve Ankara valiliği yapmış, savaşın bitiminde İzmir’e yerleşmiş ancak İngiliz Yüksek Komiserliği tarafından tutuklanmış ve Malta’ya sürülmüştür. Malta sürgünleri arasında yer alması ise Amerikalıların İngiliz Yüksek Komiserliği’ne başvurması ile mümkün olmuştur. Yani Van’daki olaylar nedeniyle bu aylarda İzmir’de ikamet ettiği saptanan Cevdet Bey, bir müddet bulunamaz ancak daha sonra tutuklanır. Malta’dan Trabzon tehcir sanıklarından Acente Mustafa Bey (Kırzade) ile 1920 Aralık ayında kaçmış, daha sonra Anadolu’ya geçmiştir. (4) Cumhuriyet kurulduktan sonra kardeşi Fikret Belbez ile kurdukları İnkişaf adlı şirkette ticaret ile uğraşmış. Bu şirketin faaliyetlerine Halil (Kut) Paşa da katılmış.
Cevdet Tahir Bey, Soyadı Kanunu’ndan sonra Belbez soyadını almıştır. İşkodralı Tahir Paşa’nın ilk eşinden olan oğludur. İki eşinden toplam 11 çocuğu olmuştur. Cevdet, Fikriye ve Naima ilk eşinden, Münime, Münibe, Mükrime, Necdet, Fikret, Hikmet, Fahrünisa, Mihrinisa ise ikinci eşi Bedia’dan olmuştur. Cevdet Bey, Bedîüzzamân’ın Van’da ders verdiği Horhor’daki medrese talebelerindendir. Cevdet Bey’in devlet hizmetine ne zaman girdiği konusunda da net bilgilere ulaşılamadı. Ancak babası İşkodralı Tahir Paşa’nın oğullarının devlet hizmetine girmesi için yüksek saray görevlilerinden bir çeşit yardım istediğine ilişkin bilgiler de bulunmaktadır. (5)
Van Valisi Cevdet Tahir Belbez Bey 14.01.1955 Cuma günü İstanbul’da vefat etmiş ve cenazesi Rumelihisarı aile mezarlığına defnedilmiştir.
Valisi Cevdet Tahir Bey
1916 senesi Mart ayının başında Bitlis Rusların eline geçince, Bedîüzzamân’ın kardeşi Abdülmecid Diyarbakır’a hicret eder; bu esnada harbin yadigârı olan İşârâtu’l-İ’caz’ın müsveddesini de beraberinde götürür ve Vali Cevdet Tahir Bey’in evinde Müküslü Hamza ile beraber temize çeker. 1919 yılında basılan eserin kağıt masrafını Van Valisi Cevdet Bey’in kayınbiraderi olan Savunma Bakanı Enver Paşa karşılar.
İşârâtu’l-İ’caz’ın Van Valisi Cevdet Bey’in evinde temize çekilme hadisesi aynı eserde şöyle ifade edilir:
Diyarbakır’da Van Valisi Cevdet Bey’in evinde R. 19 Şubat 1331 (M. 4 Mart 1915) tarihinde Cuma gecesi bu tefsirin ilk Arabi nüshasını tebyiz ederken, şu şekl-i garib, tevafukan vaki olmuştur. Ve o gece vukua gelen Bitlis’in sukutuyla müellif Bedîüzzamân’ın esaretine rasgelir. Sanki şu şekl-i garibin, şu mucizeler ve harikalar bahsinde o gece husule gelmesi, müellifin Ruslara esir düştüğüne ve beraberinde bulunan bazı talebelerinin şehid olarak kanlarının dökülmesine harika bir işarettir. (6)
KAYNAKLAR
1)Asos Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Mart 2015, s. 176-192
2)Tarihçe-i Hayat. Sh.94
3)Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayatı.Abdurrahman Nursi.Sh.38
4)https://www.kuyerel.org/yazarlar/selcuk-uzun/1915-van-isyani-ve-vali-cevdet-belbez-
5)Asos Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 3, Sayı: 10, Mart 2015, s. 176-192
6)İşârâtü'l-İ'câz Sayfa 174
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.