Bir yerde nizam varsa bir kurucusu ve koruyucusu muhakkak vardır
Kâinatın her bir noktasına yayılmış moleküller, elementler, atomlar, zerreler, hücreler, mineraller ve daha bir dolu sistem parçasıyla birlikte kusursuz bir işletim sistemi var.
Atom ve hücreler
Yaradan’ın mülkündeyiz. O’nun mülkünde O’nun yarattığı her şeyle birlikte yol alıyor, her yeni keşifle birlikte kâinatın bir başka yüzünü daha tanıyoruz.
Nasıl bir âlem, nasıl bir sır ve nasıl bir ihtişam var, baktığımız her yerde! İnsanı dış görünüş ve anatomik yapı dâhilinde ele aldığımızda da; insanın yaşadığı yer ve çevresine nazar ettiğimizde de her birinin bir “ayet” olduğunu anlamak çok zor değil. Kâinatın her bir noktasına yayılmış moleküller, elementler, atomlar, zerreler, hücreler, mineraller ve daha bir dolu sistem parçasıyla birlikte kusursuz bir işletim sistemi var. Işık, ses ve nesnel görünürlükle algılanan bir sisteme ek olarak; ancak deruna inildikçe keşfettiğimiz bileşikler ve daha keşfetmek gerekliliğini bile keşfedemediğimiz nice sırlar var. İnsanın vücudundaki hücreler bir dizi görevle sürekli hareket hâlindeyken; kâinattaki atomlar da aynı emirle hareket hâlindeler.
ŞAŞMAZ KANUN
Atom Teorisi’nde, atomların içindeki elektronların da bir yörünge dâhilinde hareket ettiğinden bahsedilir. Her ne kadar elektronların tam olarak izlediği yol bilinemese ve yörünge değiştirebilseler de çekirdeğe ‘yakın ve uzak’ elektron yörüngeleri mevcut. Geceyi ve gündüzü besleyen Güneş Sistemi elemanları da bir yörüngede yüzüp gidiyor. İnsan vücudundaki hücreler ve elementler de belli bir nizama ait hareket ediyor, var oluyor ve ölüyor.
Mevsimlerin dönüşümü, bitkilerin tohumdan hasat zamanına geliş süreçleri, insanın doğması ve büyümesi, toprağın gökten inen suyla beslenip suyun buharlaşarak gökyüzüne iadesi gibi pek çok hareket, kâinatta bir kanunun varlığına işaret eder.
Evet, kâinattaki tüm mevcudiyet, hücre ve atomlardan müteşekkildir. Ama her varlık, içindeki hücrelerin bütüne uygun hareketiyle anlam kazanır. Bitkileri meydana getiren milyonlarca hücre, o bitkinin yapısına ve kabiliyetine göre yaratıldığından, insan ve kâinattaki diğer tüm unsurları meydana getiren hücre ve atomlar da farklı eylemleri yapmak üzere birlik içinde çalışır. Her biri Yaradan’ın emrine tâbi olmakla ancak bunca varlık çeşitliliği içinde, hiçbir hücre - atom ve atomu meydana getiren bireysel yapı, meydana getirdikleri bütünün ahenginden şaşmazlar. Bu ancak Allah’ın nizamında bir emirle hareket eden parçacıkların varlığına delildir.
KAİNATI AYET AYET OKUMAK
Yeryüzünden atmosfere (troposfer katmanı) taşınan su buharının yağmura dönüşmesinde de bir nizam vardır. Damlaların toz zerrelerine tutunup rüzgârla bir araya gelmeleri ve bulut oluşturmaları gerekir. İşte bunlar kâinatın döngüsü içinde şaşmaz bir şekilde devridaim ederken; yaşam kaynağı olan yağmuru evvela Allah’ın ayetinden öğrenmekteyiz:
“Bulutları harekete geçirsin diye rüzgârları gönderen Allah’tır. Sonra O, bulutları gökyüzünde dilediği gibi yayar, bazen de parçalara ayırır; nihayet içinden yağmurun çıktığını görürsün. Onu dilediği kullarının üzerine yağdırınca da o kullar sevince boğulur.” (Rûm Suresi:48)
Sadece bulut ve buluttan inen su olarak bakıldığında bile İlahî kudretin, gereken yere gerektiği kadar yağmur indirmesini ayet ayet okumak mümkünken; bilimin, yağmur oluşumunda rüzgârın ve toz zerrelerinin etkisini keşfetmesinden evvel Yaradan’ın Kur’an’ında olayın detaylıca veriliyor olması da ayrı bir lütuftur.
Allah’ın atomları, hücreleri, rüzgâr, toprak ve su parçacıkları ve hatta toz zerreleri, verilen İlahî emirleri takip etmekte, kâinatı eşsiz bir nizamda yaşanılır bir mekân ve okunabilir bir kitap gibi gözler önüne sermektedir.
BİR NİZAM VARSA BİR SAHİBİ VARDIR
Kendi başına hareket eden veya öylesine oluşuveren tek bir mevcudiyet yoktur kâinatta. Eğer öyle olsaydı, bir kanun dâhilinde hareket etmeden, denk geldiği gibi hücreler ve atomlar bir araya gelip ayrışsaydı; yaşadığımız bu mekân sürekli hata verir ve kolayca sahip olduğumuz bütün yaşamsal veriler ters yüz olurdu. Güneşin doğuşu ve batışı, gecenin ve gündüzün birbirini takip edişi, yağmurun yere inişi, yeryüzündeki suyun buharlaşıp yağmur olmak üzere göğe çıkışı, bitkilerin hasat zamanı ve bütün bu hayatî girdilerin şaşmaz bir sistemle sürekli dönüşüm içinde olmasıyla, yani İlahî emre itaatle sağlanabilmektedir.
Bir yerde nizam varsa; o nizamın da bir kurucusu ve koruyucusu muhakkak vardır. Hiçbir molekül, içerdiği atomları kendi seçmediği gibi; bunlar deli divane salınırken bir araya gelmiş ve bir anlam kazanmış oluşumlar değillerdir. Kâinat, Allah’ın (cc) emri ile bir araya gelen atomların farklı farklı anlamlarla bir varlığı desteklemelerinde ve şaşmaz bir şekilde emrolundukları fiile sektesiz devam etmelerinde gizlidir.
Şayet bir nizam varsa sahibi vardır, sahibi ve düzenleyicisi olmayan hiçbir vasatta düzen ve süreklilik yoktur. Bir de yaradılışa Kur’an ayetleri üzerinden bakmalı:
“Allah gökleri ve yeri hikmet ve fayda esasına göre yarattı. Şüphesiz, inananlar için bunda ibret vardır.” Ankebût: 44
“Göklerde bulunanlar da yerde bulunanlar da Allah’ı tesbih etmektedir. O azîzdir, hakîmdir.” Saff: 1
“Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir.” Yasin: 38
“Ay için de menziller belirledik; sonunda o, hurma salkımının (ağaçta kalan) yıllanmış sapı gibi olur.” Yasin: 39.
“Ne güneşin aya yetişip çatması uygundur ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede yüzüp gider.” Yasin: 40
“Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: “Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin. Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!” Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamında bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.” Nahl Suresi: 68/69
“Şüphesiz biz her şeyi bir ölçüye göre yarattık.” Kamer: 49
“Güneş ve ay bir hesaba bağlı (olarak hareket ederler).” Rahmân: 5
Ahsen İlhan Yazar-Yeni Şafak
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.