Yaşar SÜNGÜ
Bırak bu işleri sen paradan haber ver
Sultan III. Mustafa ve Sultan III. Selim Türbesi'nin açılışına katılan İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Altuntaş ile dilenci baba ile kızın arasındaki monoloğu dinlediniz mi bilmiyorum.
Altuntaş'ın dilenci baba ve kızına okumanın önemini anlatırken, küçük dilenci kızın babasının kolundan çekerek, Vali yardımcısına, "Boşver bunları amca sen bana para ver" demesi aradaki kopukluğun derecesini ne güzel anlatıyor.
"Ata et ite ot vermek" gibi.
Dilenci kızın önceliği para, devletin önceliği eğitim.
Dilenci, "Ya benim karnım aç. Bana balık yedir" diyor, devlet, "Olmaz ben sana balık tutmayı öğreteyim" diyor.
Sorun tarafı ile çözüm tarafı arasında diyalog yok monolog var.
Herkes kendi kendine konuşuyor.
Sokak çocukları istatistik değildir.
Sokaklarda dilendirilen çocuk sayısı 41 binin üzerinde.
Yalnızca sokaklarda yaşayan çocukların sayısı ise 31 binmiş.
Veriler, Başbakanlığın valiler aracılığıyla yaptırdığı çalışmanın sonucunda elde edilen rakamlar.
Üstelik bu çocukların yüzde 98'i İstanbul'da.
Devletin görevi, sokaklarda dilendirilen çocuk sayısını tespit etmek değil herhalde.
Nerde bu sosyal devlet?
Magazine o kadar alıştırıldık ki, Bedrettin'in neden dilendiğini, sokaklardaki çocukların durumunu hiç merak etmedik.
Bedrettin'le ilgimiz sadece yediği dayak.
O da sabun köpüğü gibi.
Hacca gitmek için 750 bin kişi sıra bekliyor.
Trilyonluk sosyal fonlar ve odaların aidatları bankalarda faizde yatıyor.
İstanbul'un haliç köprüsünde 11-12 yaşlarında dilenci çocuklar tarafından, "Bizim alanımızda dilenme" diyerek işkence edilen 5 yaşındaki Bedrettin ve dilenci çocukların ortak çığlığı neydi?
Nerde bu sosyal devlet nerde bu dindar millet?!
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.