Mustafa ULUSOY
Bugün yaprak toplama günün olsun
Karmakarışıksın. Dağılmış, saçıp savrulmuş. Hayat istediğin gibi gitmemiş. Gitmiyor. Gitmeyecek. Sanki her şey düşmüş olması gereken yerden. Bir mucize bekliyorsun.
Beklediğin mucize bir türlü gerçekleşmiyor. Beklemediğin mucizelere ne dersin?
Bir gün daha açılıyor önünde. Yaprak yaprak dökülüyor hayat ayakuçlarına. Haydi, topla hayatı. Tut. Bir yaprağı tutar gibi. Hayat aslında öylesine hafif ki. Ruh gibi. Rüzgâr gibi. Sen gibi.
Ağır olan senin kalbin, biliyorsun. Varsın kalbin ağırlaşmış olsun. Kalbindeki tüm olanlarla, olmayanlarla sensin. Hadi ama. Hadi.
Kalkıyorsun. Yollara koyuluyorsun. Her gün gidip geldiğin aşina yollara. Bir yerlere varmak için. Varıyorsun. İşyerine. Merdivenleri çıkıyorsun. Ağır ağır. Dura kalka. Kalbinin ağırlığı ayaklarına inmiş. Masana varıyorsun.
Oturuyorsun. Bir çay söylüyorsun. Dalıyorsun. Kaşığı tutuyorsun bir müddet parmaklarında. Hadi çık o karanlık dehlizden. Vehim ve vesveseler, acabalar, keşkelerle boğulduğun kuyudan çekip çıkaracak bir mucize gerçekleşecek birazdan. Kaşığı bardağın içine daldırıyorsun. Ağır ağır karıştırıyorsun. Şeker eriyip görünmezleşiyor. Daha başka hangi mucizeyi arıyorsun? İşte tam gözlerinin önünde mucize. İşte parmakların bardağı kavrıyor, elin hafifçe yanıyor. Başka ne istiyorsun hayattan? Başka ne sahiden! Hadi, gözlerin yorulmadı mı hayallerindeki vehimlere bakmaktan?
Yürürken bir ağacın önünden geçmiştin. Yaprak yaprak dökülmüştü hayat ayakuçlarına. Kalbinin ağırlığına odaklanmıyorsun. En azından bugün. Kalbinin içinde ne varsa her şeyiyle senin oluyor bugün. Her şeyiyle. Acısıyla tatlısıyla. Hüzünleri de senin, lezzetleri de. Senin kalbin o. Senin. Neden kalbine sahip çıkmıyorsun? Kalbinin hüznünü reddedenler hayatı reddeder. Sen hüzünden, toprağın hüznünden yaratıldın. Toprak en hüzünlü varlıktır. Aynı zamanda tüm neşelerin de kaynağı.
Hayır, ne hissedersen hisset, bugün oflama, puflama yok. Nedenler, niçinler, niyeler yok. Neden, biliyor musun? Bugün senin günün. Nesi mi var bugünün? Hadi ama baksana yapraklar dökülüyor. Yaprak yaprak dökülüyor hayat ayakuçlarına. Bugün yaprak topladın. Ayaklarının ucuna dökülmüş hayatı topladın ve masanın üzerine koydun. Masanda duran hayattır. Seyrediyorsun onu. Çalışırken bakışların ona kayacak sık sık bugün. Sana tebessüm etmeyenlerin yerine o tebessüm edecek. Yaprakların hışırtılarıyla dolacak yüreğin. O hışırtılar hayatın hışırtısı olacak.
Varsın desinler, varsın küçümsesinler seni. "Bu yaprağın burada ne işi var!" desinler. Bunu diyecek olanlar, yerden aldığın şeyin hayat olduğunu bilemeyecekler. Bugün senin yaprak toplama günün. Bugün senin günün.
Bugün önemli bir gün olsun. Bugün özel bir gün olsun. Ne özelliği var ki demeden. Hayat nazarımıza göre şekil alır. Bugün özel bir gün dersen özel bir gün olur. Bugün sıradan bir gün dersen de sıradan.
Arkadaşın masana bir poğaça bırakıyor. Mis gibi kokuyor. Baksana ne güzel kızarmış. Hâlâ bir mucize bekliyorsun. Mucize poğaçanın yüzeyinde yansıyor işte. Ateşte pişmiş. Senin için. Baksana, sonsuz rahmet tecelli ediyor. Sonsuz bir mucize. Daha ne istiyorsun?
Her şey, her varlık bir yol kavşağıdır. Bugün yapraktır önüne çıkan kavşak, yarın başka bir varlık. Sen yeter ki elinden tut yaprağın, seni hayata götürecek. Hadi, dalıp gitme vehimlerine. Vehimlerle dolu hayallerine. Bak, yaprak var masanda. Gerçek ve somut. Ona odaklanıyorsun. Her ne vakit vehimlere dalıp gidersen yaprağı eline alacak, onu koklayacak, seyredeceksin. Bunu neden istediğimi anladın değil mi?
Biliyor musun, niçin bunca yıldız vardır gökyüzünde? Yıldızlar da başka bir yol kavşağı. Her varlık bizi O'nun sonsuz rahmet âlemlerine götürür. Bir gün de belki gökyüzünü konuşuruz. Olur mu? Bu arada Rilke'nin şu dizeleri bugüne ışıltılar saçsın: "Düşer yapraklar, düşer sanki uzaklıklardan... Ama var Biri, bu düşmeyi ellerinde/tutar, sonsuz yumuşak"
Biliyor musun, istersen yarın da senin günün olabilir. Yeter ki iste. O'ndan.
Hey, dalıp gitme vehim ve vesveseli hayallerine. Önündeki yaprağı küstürme.
Zaman
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.